Her yıl olduğu gibi bu yıl da mevsimlik tarım işçileri Yenişehir’i mesken tutmuş. Aslında geçen yıl çoğu işçi artık gelmeyeceklerini söylese de ‘don vurması’ bu yıl da işçileri göçe zorlamış.
Yedek iş gücü her yıl giderek büyüyor. Kürtler, Araplar, Suriyeli göçmenler…
Geçen yıl Mustafakemalpaşa’da işçiler sıcak havalardan dolayı gece 2’de madenci fenerleriyle çalışıyorlardı. Fakat Yenişehir’de böyle bir durum yok. 40 derece sıcağa aldırış etmeden yüzlerini ve ağızlarını puşilerle örterek sabah 8- akşam 6 tarlada çalışıyorlar. Götürü sistemde ise; patates ve soğan tarlalarında çalışan işçiler, ürünün tonajına göre çalışma saatlerini kendileri ayarlıyorlar.
Yevmiye geçen yıldan 100 lira fazla
Bu yıl Bursa Ziraat Odası tarafından belirlenen yevmiye ücreti; 980 lira. Yevmiyenin yüzde 10’u dayı başına veriliyor. Geçen sene 750-800 lira olan yevmiyeden bu yıl işçinin eline kalan 900 olmuş. Fakat işçilerin ve dayı başının pazarlığıyla daha yüksek yevmiye alınabildiğini öğreniyoruz.
Bursa Su Kolektifi'nden Habib Göbelez ve Figen Ovat'ın gözlemleriyle; mevsimlik tarım işçisinin günlük yevmiye ya da götürü şeklinde ücretlerinin düşük tutulmasının arka planında, işçinin emeğinin sömürülmesinde Ziraat Odası, işveren (tüccar), dayı başı (Çavuş) arasında iş birliği halinde olmaları yatıyor. İşçi ne kadar şifahen düşük ücrete itiraz etse de bu alanda kurumsallaşan modern kölelik sisteminde emek, barınma, sağlık, eğitim vs. hakkını aramaktan bıkmış, sindirilmiş.
‘Hayat hayat değil, cehennem azabı’
Hayvan Pazarı bölgesindeyiz. Yenişehir’de bu sene 8 bin mevsimlik tarım işçisi olduğu söyleniyor.
Mayıs ayında gelmişler. Genellikle Şanlıurfa’nın Harran, Akçakale ilçelerinden Arap işçiler ve Ceylanpınar’dan Kürt işçiler var. 500’den fazla çadır kurulmuş. Çadırlarda ilk karşılayan çocuklar ve meraklı gözleri oluyor. Sonra kadınlar…
Kadınların dillerinden dökülenler arasında “Hayatımız yok” cümlesi yaşantılarını anlatıyor.
Kadınlar yaşadıkları zorlukları erkekler istemediği! için anlatamıyorlar, video ve fotoğraflarının çekilmesine izin vermiyorlar.
“Hayat hayat değil, cehennem azabı. Tarlada çalıştır, evde çalıştır. Üstelik dilleri bu kadar. Ana, avrat…”
Bazen de şiddete maruz kaldıklarını itiraf ediyorlar. Yazın çalıştıkları için (bir nevi işe yaradıkları için) şiddet görmediklerini söylüyorlar.
Çocuk sayısını sorunca, “Ben 32 yaşındayım, 6 çocuğum var” cevabını alıyoruz bir kadın işçiden. 8 çocuklu çadırlar da olduğunu öğreniyoruz. Çocukların hepsi her gün ishal, kusma hastalığı yaşıyor.
Tel örgülerle çevrilmiş bölge
Biber Pazarı Bölgesi, lağım arıtma tesisinin bulunduğu yerdeyiz. Lağım arıtma tesisinin olduğu bölge tel örgülerle çevrilmiş, girişinde bir çocuk parkı, bir yanında konteynerden mutfak, tuvalet, banyolar var, bir tarafta Suriyeli göçmenlerin kaldığı çadırlar. Girişte bulunan tabelada “Mevsimlik Tarımda Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi Projesi- Bu yerleşke Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali desteği ile yapılmıştır.” yazıyor.
Suriyeli işçiler bu bölgede kalmak için belli bir kira ücreti ödüyorlarmış. Diğer çadırların aksine Suriyelilerin konumlandığı çadırların hepsinde çamaşır makinesi var. Bazılarında klima da mevcut.
Buradan aşağıya bakınca Şişecam Lisesi ve önündeki boş arazide Kürt ve Arap işçilerinin çadırları görünüyor.
Burada bizi yolun kenarına atılmış çöp birikintileri karşılıyor.
Dolu su şişeleri güneşin altında ısınması için bırakılmış. Bu alanda banyo, tuvalet, mutfak yok.
41 derece sıcağın altında tarlada
Son durağımız, Menteşe Bölgesi. Diyarbakır, Şanlıurfa Viranşehir’den gelen tarım işçileri var. Burada geçen sene durum neyse yine aynı. Belediyeye, tarım müdürlüğüne, birçok yetkili kuruma gittikleri halde bir çözüm bulunmadığını, çadırların halen daha sorun olduğunu söylüyorlar.
İşçilerin itiraz etmesiyle buradaki işçilerin günlük yevmiyesi biraz daha iyi durumda. Erkek işçiler 1400, kadın işçiler 1000 lira alıyor.
Öğlen vakti kamyonet kasasında tarlaya giden işçilere biz de eşlik ediyoruz. 40-41 derece sıcağın altında fasulye topluyorlar.
Ortaokul çağına gelmiş çocuklar da tarlada işçi olarak çalışıyor.
(Bursa Su Kolektifi Habib Göbelez, Figen Ovat, Pelin Akdemir)
Her yıl olduğu gibi bu yıl da mevsimlik tarım işçileri Yenişehir’i mesken tutmuş. Aslında geçen yıl çoğu işçi artık gelmeyeceklerini söylese de ‘don vurması’ bu yıl da işçileri göçe zorlamış. Yedek iş gücü her yıl giderek büyüyor. Kürtler, Araplar, Suriyeli göçmenler… Geçen yıl Mustafakemalpaşa’
“Biz bu derede yüzmeyi öğrendik.” Bursa’da doğup büyüyen belli bir yaşın üstünün genellikle kurduğu bir cümledir. Osmangazi ilçesine bağlı Armutköy’de de Dereçavuş Köyü’nde de konu Nilüfer Çayı olunca aynı cümleleri duyduk. Armut, şeftali, elma yetiştiricisi Sedat Uyar da aynı cümleyi kullanarak kö
Gecenin sabahla buluştuğu o sessiz saatlerdi. Saat 04.38. Hava hâlâ karanlıktı, yalnızca sokak lambalarının solgun ışığı kaldırım taşlarının üzerine dökülüyordu. Şehir uykudaydı. Ama o sokağın başında, farları yanık, motoru kısık çalışan dört siyah minibüs, başka bir uyanışa hazırlanıyordu. Görevi
Eğer halk desteğini her geçen gün kaybeden, siyaseten çürümüş yapının ülkeyi yönlendirdiği gündemden fırsat bulabilirsek… Eğer Cumhuriyet Halk Partili 17 belediye başkanının tutuklanmasının hangi gerekçelerle yapıldığını sorgulamaktan düşüncelerimizi azat edebilirsek… Eğer ‘Terörsüz Türkiye’ söyle
Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, “Terörsüz Türkiye” diyerek MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı, PKK’nin silah bırakma ve fesih bildirisiyle devam eden sürece ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin üniter devlet yapısının, ulus devlet yapısının yok edilmeye çalı
Türkiye, 1950’de Kore Savaşı’na asker göndererek Batı’ya olan bağlılığını fiilen gösterdikten sonra 1952 yılında NATO’ya resmen kabul edilmiştir. Amerika ile ilişkilerin düzelmesiyle 60’lı yıllarda Amerikan gemileri ülkeye gelmeye başlar. ABD Başkan Yardımcısı Spiro T. Agnew’in de Türkiye’ye gelişi
Merak duygusu, sıradan hayatlarımızda mucize kapısının anahtarıdır. Hayatı öğrenmeye meraklı bir eğitimcinin başarı dolu hikayesidir anlatılan. Okuma arzusunda olup da 50’li yıllarda maddi gerekçelerle üniversite okuyamayan gençlerden biridir hikayesi anlatılan. Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bö