SON DAKİKA
Hava Durumu

Genelev gerçekleri: "Yankee Go Home!"

Yazının Giriş Tarihi: 31.05.2025 12:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.05.2025 12:29

Türkiye, 1950’de Kore Savaşı’na asker göndererek Batı’ya olan bağlılığını fiilen gösterdikten sonra 1952 yılında NATO’ya resmen kabul edilmiştir. Amerika ile ilişkilerin düzelmesiyle 60’lı yıllarda Amerikan gemileri ülkeye gelmeye başlar. ABD Başkan Yardımcısı Spiro T. Agnew’in de Türkiye’ye gelişi gündemdedir. Bir yandan gittikçe büyüyen devrimci üniversite gençliğinin örgütlenmeleri ABD savaş gemilerini ülkede istememektedir. 16 Şubat 1969 günü İstanbul Dolmabahçe’de bir grup Amerikan gemilerini kıble kabul edip namaz kılarken, bir yandan "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!", "6. Filo defol!" sesleri yükselir. ‘Kanlı Pazar’ olarak tarihe geçen gün, hikâyenin çoğu kişinin bildiği tarafıdır.

Fakat ABD askerlerinin Türkiye’de ilk kez protestoyla karşılandığı yer Dolmabahçe değildir. Filonun uğradığı ilk liman İzmir’di. Gemiden inen Amerikan askerlerinin ilk istikameti Tepecik olur. Tepecik, genelev kadınlarının yaşadığı yerdir. Amerikan askerlerini gören genelev kadınları sokağa dökülür, askerlere “Sizi istemiyoruz!” diye haykırır. Rivayet edilir ki bazı kadınlar, Amerikan askerlerine şu sözlerle kapılarını kapatmıştır: "Vietnamlı kadınlar gibi biz de direniriz. Biz onlardan para değil, onurumuzu aldık."

Demeter Eşitlikçi Kadınlar Derneği’nin ‘Hiç Kimsenin Hikayesi’ tiyatro oyununda da anlatılıyor genelev kadınlarının bu tepkisi. Oyunun hikayesi ‘Kadın’. Kadın denilince de ülkemizde artık ilk akla gelen ‘cinayet’ kelimesi. Sezen Aksu’nun ‘Ünzile’ şarkısıyla katledilen kadınlara bakıyoruz. Şule Çet, Pınar Gültekin, Gülşah Aktürk… Ve binlerce kadın ismi… Gazete küpürlerinden başlıklar; “Her 15 saatte bir kadın öldürüldü”, “Kadın cinayetlerinin üzeri örtülmesin”, “Kadın cinayetleri durdurulamıyor”, “Ölmek istemiyorum”.

Bir yıl 365 gündür de 2017’de 354, 2018’de 409, 2019’da 425, 2020’de 419, 2021’de 433, 2022’de 409, 2023’de 418, 2024’de 448, 2025 yılında 190 kadın erkekler tarafından öldürüldü. https://anitsayac.com/?year=2025 Tek tek kadın isimlerini okuyabilir misiniz?

“İmdat, Adam öldürüyorlar” diye bağırınca bakıyorlar. “İmdat, Kadın öldürüyorlar” denilmez. Kadınlar “Ben bu adamı öldüreceğim” deselerdi öldürülmekten kurtulurlardı diyor oyuncular. Çünkü örneği var; emniyete giden adamı emniyet ekipleri kadın bir şey yapacak diye güvende tutuyor, böylece adam kadından uzak tutulmuş oluyor.

Favlama ve bir kadının sesini duyurmak için bekleme. Sosyal medyanın ikiyüzlülüğünü “yılışık empati” ve “bencil duyarsızlık” kelimeleriyle aktarılıyor. Her gün cins kırıma uğrayan kadınların isimlerini sosyal medyada da göremez olduk. Anıt Sayaç’ta binlerce kadının adı vardır ama kimseleri, hikayeleri yoktur. Çünkü bu ‘Hiç Kimsenin Hikayesi’dir.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.