SON DAKİKA
Hava Durumu

Elon Musk'ın 677 milyar doları: Kapitalizmin iflasının fotoğrafı!

Yazının Giriş Tarihi: 16.12.2025 20:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.12.2025 20:36

Elon Musk, serveti 600 milyar dolar aşan ilk kişi olmuş.

Elon Musk gibi sınırlı sayıda “tekno kapitalist”, servetlerine servet katarken, dünyada milyarlarca insan yoksullaşmaya devam ediyor.

Oysa bize yıllardır anlatılan ne güzel “masaldı”: Teknoloji geliştikçe “bolluk ve refah” artacak, yaşam insanlık için cennete dönecekti!

Olan ise, “refah” az sayıda tekno-otokrata, “bolluk” ise milyarlarca yoksula düştü!

Tarih boyunca imparatorlar, krallar, sömürgeciler hep vardı. Ama hiçbiri, Elon Musk'ın ve az sayıdaki benzerinin bugün sahip olduğu servete ulaşamadı.

600 milyar dolar…

Tam rakamla: 600.000.000.000

Bu rakamı yazmak bile zor geliyor.

Bir ömür boyu her gün 1 milyon dolar harcasanız, bu serveti bitirebilmek için 1600 yıl yaşamanız gerekir.

Tek bir insanın sahip olduğu bu servetin karşısında, dünya nüfusunun yarısı günde 6 dolardan az parayla hayatta kalmaya çalışıyor.

İşte kapitalizmin 21. yüzyıldaki çıplak yüzü bu…

Distopya diye okuduğumuz romanlar gerçek olmuş, ama kimse farkında değil gibi!

SORU ÇOK BASİT: 600 MİLYAR DOLAR NASIL BİRİKİR?

Bir insan nasıl 600 milyar dolara sahip olur?

Nasıl bir “çalışma”, nasıl bir “birikim” böyle bir “servetle” sonuçlanabilir?

Sorular retorik, ama yanıt aslında son derece net: “Hiçbir şekilde.”

Hiçbir “emek”, hiçbir “yenilikçilik”, hiçbir “deha” böyle bir serveti meşrulaştıramaz.

Elon Musk'ın serveti, SpaceX'in halka arz hazırlıklarıyla birlikte 677 milyar dolara ulaşmış. Tek bir günde 168 milyar dolar eklenmiş bu servete. İki ayda 100 milyar dolar.

Dünya nüfusunun yarısının toplam servetinden daha fazla para, tek bir kişinin servet hanesine yazılıyor.

Bu, basit bir “zengin daha zengin oldu” hikâyesi değil.

Bu, kapitalizmin “en çıplak”, “en vahşi” halinin, herkesin gözü önünde yaşandığı bir “distopya”.

Birkaç gün önce ayrıntılarını incelediğim bir yazı da yazdığım Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı'nın verilerine baktığımızda tablo daha da netleşiyor: “Küresel servetin yüzde 75'i nüfusun sadece yüzde 10'una ait.”

2020 ile 2024 arasında yaratılan yeni servetin yüzde 41'ini en zengin yüzde 1 tek başına almış.

Dünyanın en yoksul yarısı, yani 4 milyar insan, bu servet artışından sadece yüzde 1 pay alabilmiş.

Bu rakamları okurken bir an durup düşünmek gerekiyor:

“Bir yanda her gün serveti 100 milyon dolar artan 10 insan var, öbür yanda günde 2 doların altında yaşamaya çalışan yüz milyonlarca insan.”

“VİZYONER DEHA” MASALI

Elon Musk, bu düzenin en görünür sembollerinden biri.

Tesla’daki hisseleri, SpaceX’teki payı, xAI’deki yatırımları... Her biri muazzam değerlemelere ulaşıyor.

Ama bu servet nereden geliyor?

Elon Musk vakumda yalnız başına roket mi inşa ediyor, elektrikli arabalar mı üretiyor?

Tabii ki hayır!

Bu serveti yaratan, Tesla fabrikalarında ter döken işçiler, SpaceX'te çalışan binlerce mühendis, kamu fonlarıyla desteklenen araştırmalar, devlet teşvikleri ve vergi muafiyetleri.

Yani çalışan ve emek harcayan ve işçilerin ödediği vergilerle oluşan bütçeden teşvik ve vergi muafiyetleriyle transfer edilen milyarca dolar ile yaratılan servetler…

Hani, herkesin eve kapandığı pandeminin zirve döneminde evde kalmaları istenen işçileri, Elon Musk’ın Kaliforniya Valisi’ne rest çekip ve dahi meydan okuyup Tesla fabrikasında çalışmaya çağırdığı insanlar, emekçiler, işçiler…

Onların alın terleri, canları üzerine ihdas edilen servetler…

Ama servet, bu emeği verenlere, vergiyi ödeyenlere değil, “vizyoner” masalıyla kutsanan bir kişiye gidiyor.

Bu durum sadece “ahlaksız” değil, aynı zamanda “tehlikeli”.

Çünkü aşırı servet yoğunlaşması, demokrasinin bizzat kendisini tehdit ediyor.

Donald Trump, durup dururken çıldırmış olamaz, bu servetlerle çıldıran tekno-otokratların sözcüsü, sembolü, temsilcisi yalnızca O!

Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı’nın raporunda da vurgulandığı gibi, böylesine ekstrem bir servet eşitsizliği, toplum ve hükümet üzerinde orantısız bir etki yaratıyor.

Elon Musk gibi milyarderler sadece “ekonomik güce” değil, “siyasi güce” de sahip hale geliyorlar. Medya kuruluşları satın alınıyor, siyasi kampanyalar finanse ediliyor, lobicilik faaliyetleriyle yasalar şekillendiriliyor.

Musk’ın Twitter’a (bugünün X’i) neden 44 milyar dolar ödeyip, şahsi bültenine dönüştürdüğünü şimdi daha iyi anladınız mı?

Trump, ikinci kez koltuğa oturur oturmaz, Elon Musk’ın eline testereyi alıp, binlerce çalışanı doğraması, kapı önüne koyması da boşuna değil…

600 milyar dolar servete giden yoldaki yalnızca bir kilometre taşı…

Oysa demokrasi, teoride herkesin eşit söz hakkına sahip olduğu bir sistem olmalı, öyle değil mi?

Ama pratikte, 600 milyar dolarlık bir servetle konuşan bir adamın sesi, milyonlarca sıradan insanın sesinden çok daha gür çıkıyor.

İKLİM KRİZİ: ZENGİNLERİN SUÇU, YOKSULLARIN CEZASI

Bu sistemin sürdürülemez olduğu artık kimse için sır değil.

İklim krizi bu eşitsizliğin en somut sonuçlarından biri.

Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı’nın bulgularına göre, en zengin yüzde 10’luk kesim, küresel karbon emisyonlarının yüzde 77’sinden sorumlu.

Elon Musk gibi ultra-zenginlerin özel jetlerle yapılan seyahatleri, dev malikâneleri, uzaya gönderilen roketleri muazzam bir karbon ayak izi bırakıyor.

Oysa iklim krizinin faturasını ödeyen yine en yoksul kesimler oluyor.

Kuraklık, sel, aşırı hava olayları...

Bunlar zenginlerin “lüks villalarını” değil, yoksulların “barınaklarını” yıkıyor, yakıyor!

TÜRKİYE'DE DE AYNI FİLM

Türkiye'deki tablo da pek farklı değil.

Gelir eşitsizliğinde “Avrupa'da birinci, dünyada 28. Sıradayız”.

Gini katsayımız 0,433'e çıkmış durumda.

En zengin yüzde 10'luk kesim gelirin yüzde 35'ini alıyor, en yoksul yüzde 50 ise sadece yüzde 8,2'sini.

Servet eşitsizliği ise daha da derin: “En zengin yüzde 10'luk kesim toplam servetin yüzde 68'ine sahip.”

Pandemi sonrası dönemde durum daha da kötüye gitti.

Ortalama servet yüzde 10, medyan servet ise yüzde 11 oranında geriledi. Aynı dönemde dolar milyoneri sayısı yüzde 8 arttı.

Yani zenginler daha zengin olurken, halk daha da yoksullaşıyor.

Bu tablo karşısında hala “Neden bu kadar öfkeliler?” diye soran birileri çıkıyor.

Öfke duyulmaması için neden var mı peki?

Elon Musk'ın tek bir günde kazandığı para, milyonlarca insanın hayatını değiştirebilecek bir miktar. Ama o para, zaten astronomik servete sahip bir adamın hesabına akıyor.

Musk, birkaç günde servetine servet katarken, gıda ve sağlık yardımları kesilen milyonlarca yoksul ölüme gönderiliyor.

Bu, kapitalizmin “serbest piyasayı kutsayan en iyiler kazanır” mavalının ne kadar çürük olduğunu gösteren en net kanıt.

Çünkü Elon Musk'ın dünyaya katkısı, bir öğretmenin, bir hemşirenin, bir işçinin katkısından milyonlarca kat daha değerli olamaz.

Ama serveti milyonlarca kat daha fazla.

NE YAPILABİLİR?

Peki ne yapılabilir?

“Demokratik sosyalist” vizyon, bu soruna net yanıtlar sunuyor.

İlk olarak, zenginler üzerinden alınan vergilerin artan oranlı olması şart. Zenginler, servetlerine uygun vergi ödemeli.

Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı’nın önerdiği gibi, küresel bir servet vergisi artık zaman geçirilmeden uygulanmalı.

“Vergi cennetleri” kapatılmalı, “offshore hesaplar” şeffaflaştırılmalı.

İkinci olarak, “kamu hizmetleri” güçlendirilmeli ve neoliberalizmin yok ettiği “kamu geri getirilmeli”.

“Ücretsiz sağlık, ücretsiz eğitim, ücretsiz ulaşım, insanca kaliteli konutta yaşam hakkı...”

Bunlar lüks ve ayrıcalık değil, “temel hak”.

Üçüncü olarak, “işçilerin örgütlenme hakları” korunmalı, neoliberalizmin yok ettiği “sendikalar” yeniden güçlendirilmeli. Çünkü sermaye ile emeğin eşit bir pazarlık gücü olmadan adil bir bölüşüm mümkün değil.

Ama en önemlisi, “üretim araçlarının mülkiyeti” sorgulanmalı.

Büyük şirketlerin, dev tekelerin halka ait olması, demokratik katılımla yönetilmesi sağlanmalı.

Çünkü Tesla’yı, SpaceX’i yaratan sadece Elon Musk değil…

Oradaki binlerce çalışan, bu şirketlerin başarısına katkıda bulunuyor; elleriyle, emekleriyle, ödedikleri vergiler teşvik ve muafiyetlerle bu şirketlere transfer ediliyor.

Ama kârdan pay alan tek kişi var: “Patron”.

DEĞİŞİM İÇİN GEÇ DEĞİL

Elon Musk'ın 600 milyar dolarlık serveti, sadece bir kişinin zenginliği değil. Bu servet, bir “sistemin çürümüşlüğünün”, bir “düzenin iflasının” somut göstergesi.

Bu düzen, birkaç kişinin astronomik servete sahip olmasını sağlarken milyarlarca insanı yoksulluğa mahkûm ediyor.

İklim krizini derinleştiriyor, demokrasiyi aşındırıyor, toplumları parçalıyor.

Yürü ya Elon Musk, kim tutar ki seni!

Ama bir gün, belki yakında, insanlık bu düzenin değişmesi gerektiğini anlayacak.

Tarihin her döneminde, “sürdürülemez olan sistemler” çöktü, değişime direnenler “tarihin çöplüğüne gömüldü!”

Feodalizm bitti, kölelik bitti, bu “vahşi kapitalizm” de bitecek.

Çünkü matematik basit:

“Birkaç kişinin sonsuz servet biriktirdiği bir dünyada, milyarlarca insanın insanca yaşaması mümkün değil. Bu iki şey bir arada olamaz.”

O gün geldiğinde, 600 milyar dolarlık servetler tarihe karışacak.

Çünkü “adil, eşitlikçi, sürdürülebilir” bir dünyada, tek bir insanın böyle bir servete sahip olması mümkün olmayacak.

Olmamalı da…

İnsanlık bunu hak etmiyor.

Değişim için çok geç değil, ama her geçen gün biraz daha geç kalıyor, biraz daha acı çekiyoruz.

Seçim yapmamız gereken zaman şimdi:

“Ya bu sistemi değiştireceğiz, ya da bu sistem bizi yok edecek.”

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.