SON DAKİKA
Hava Durumu

Bundan sonra ne olacak?

Yazının Giriş Tarihi: 25.06.2019 01:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.06.2019 01:23

İstanbul seçimi tamamlandı ve Ekrem İmamoğlu'nun tarihi zaferiyle Türkiye'de yeni bir dönem başladı.

Bundan emin olabilirsiniz!

YSK'nin 6 Mayıs'ta İstanbul seçimini iptal etmesi ve yenileme kararı vermesi üzerine Bursaport'ta Mayıs ayında art arda 4 yazı yazdım: 

İstanbul iptali: Bir devrin sonunun ilanı (7 Mayıs)

23 Haziran 2019, AKP'nin 22 Temmuz 2007'si olacak (8 Mayıs)

AKP kaybetmeye neden mecbur? (9 Mayıs)

23 Haziran, yalnızca İstanbul seçimi olmaktan çıktı. Neden? (11 Mayıs)

İlgi duyanlar linkleri tıklayarak bu yazılardaki analizleri okuyabilirler.

Bu yazılarla ayrıntılı biçimde aktarmaya çalıştığım çerçevenin özeti şu:

  • İptal kararı sonrası muhalefet cephesinde oluşan "boykot" yerine sonuna kadar "seçim" imkanı zorlanmalı (Seçime girildi).
  • Muhalefet cephesinde parçalanma, dağınıklığa imkan verilmemeli (verilmedi).
  • Muhalefet pozitif bir dille, halkın geleceğine yönelik somut politikalara odaklanmalı (sağlandı).

Bu dört yazıdaki temel iddialar da şunlardı:

  • Seçim iptali, yaklaşık 17 yılı merkezi, 25 yıllık AKP iktidarının sonunun ilanıdır.
  • AKP, ne yaparsa yapsın kaybedecek.
  • 23 Haziran 2019 seçimi yalnızca bir İstanbul seçimi olmaktan çıktı, bir Türkiye seçimine dönüştü.
  • 23 Haziran 2019 seçimi, AKP'nin yükselişine ivme kazandıran ve Erdoğan'ın önünü sonuna kadar açan 22 Temmuz 2007 seçiminin benzeri bir etki yaratacak.

23 Haziran akşam saatleri itibariyle süreç öngörülerimizle paralel sonuçlandı. Tayyip Erdoğan'ın yenilmezlik algısı tuzla buz oldu. Birçok yorumcunun dile getirdiği gibi 23 Haziran 2019, Erdoğan açısından sonun başlangıcının tarihi oldu.

Seçim sonuçlarına ve yarattığı etkiye bakılacak olursa, 23 Haziran 2019, 22 Temmuz 2007 seçimiyle benzer siyasi sonuçları doğurma yolunda ilerliyor. 23 Haziran gece yarısı Beylikdüzü'nde yüzbinlere seslenen Ekrem İmamoğlu'nun artık salt bir belediye başkanı değil, yükselişi ivme kazanmış yeni bir siyasi lider kimliğiyle tarih sahnesindeki yerini almaya başladığını görebiliyoruz.

Peki, bundan sonra bizi nasıl bir gelecek bekliyor?

Başlıklar altında sırasıyla analiz etmeye çalışalım...

Tayyip Erdoğan...

"Tek Adam" rejimine yönelerek, yönetim gücünü oluşturan, meşruiyet kazandıran tüm siyasi ve bürokratik mekanizmaları çökerten Tayyip Erdoğan'ın bu ağır yenilgi sonrası yeniden ayağa kalkmasını sağlayacak çevresinde ne bir kadro, ne de O'nu ayağa kaldıracak bir entelektüel güç var.

Menfaat şebekesinin kuşattığı Erdoğan'ın toplumun beklentilerini karşılayacak yeni bir söylem, dil üretmesi, halkın gündemine uygun yeni politikalar geliştirmesi bundan sonra imkansıza yakın.

Ekonomik kriz ve toplumsal talepler, şikayetler arttıkça başvuracağı otoriter yol ve yöntemler, Erdoğan açısından "yönetememe" sorununu ve "erken seçim" taleplerini hızlandırmaktan başka hiçbir sonuç doğurmayacak.

"Yargı reformu" hamlesinde olduğu gibi, ağır tahribat ve politik söylemden sonra "yeniden demokratikleşme" politika ve önerilerine de bu saatten sonra toplum kulak asmayacak ve inandırıcı olamayacak.

Ekrem İmamoğlu...

Ekrem İmamoğlu, toplumsal gerginlik ve çatışma dilinden bunalan ve ekonomik krizin yarattığı derin tahribatla yeni bir arayışa yönelen geniş kitlelerin imdadına yetişen isim oldu. Erdoğan'ın deyimiyle "kenar bir ilçeden" yola çıkarak ve neredeyse kimsenin tanımadığı bir isimken 6 ayda Türkiye'nin gündemine ve 23 Haziran'dan itibaren dünyanın gündemine yerleşti.

Ekrem İmamoğlu, duruşu, politik dili, söylemi ve vaatleriyle geniş kitlelerde yarattığı coşkuyu, "su ve ulaşım indirimlerindeki" gibi somut politikalarla uygulamaya dönüştürdükçe değil birkaç yıl, birkaç ay içerisinde çok daha geniş bir kitleden destek bulacak ve yükselişini önlenemez şekilde sürdürecek.

Yüzde 50-50 cepheleşmesi ve kutuplaşma çöktü

Ekrem İmamoğlu'nun muhalefet cephesini mobilize etmesi ile birlikte toplumun muhalefet enerjisi ve direnci geri döndü. Ülkenin entelektüel kapasitesini oluşturan geniş kitlelerdeki yılgınlık sona erdi ve yeni bir toplumsal mücadele ve değişim talebinin güçlü zeminini oluşturmaya başladı.

Tayyip Erdoğan'ın gücünü oluşturan ve "cepheleştirici" dil ile inşaa ettiği ve sırtını dayadığı yüzde 50'lik kitlesel yapı, Ekrem İmamoğlu'nun duruşu, söylemi ve tavrıyla yıkıldı. AKP'nin yüzde 5 ile 10 arasındaki bir seçmen kitlesi 23 Haziran'da muhalefet bloğuna kaydı.

Daha da önemlisi bu oransal geçişkenlikten daha çok İmamoğlu'nun kapsayıcı tavrı nedeniyle önümüzdeki dönemde bu geçişkenliğin çok daha yüksek oranlara ulaşma ihtimalinin çok yüksek olması. İmamoğlu'nun, "İstanbul İttifakı", "16 milyon İstanbullu için geliyoruz" gibi ötekisiyle çatışma ve kutuplaştırma söylemi dışında kuşatıcı duruşu CHP ve İyi Parti dışında özellikle HDP, SP, MHP gibi parti tabanlarından da sempati görmesi ve desteğe dönüşmesini teşvik etti. 

Gerek 31 Mart seçimleri, gerekse 23 Haziran seçimi bundan sonra"çatışma ve gerginlik" politikasıyla toplumsal bir destek sağlanamayacağını gözler önüne serdi. Aynı zamanda da Erdoğan'ın inşaa ettiği iki kutuplu siyasal yapıyı ayakta tutan politik kurgusunu yıktı.

Ali Babacan, Erdoğan'ın bakiyesini devralacak

Belki sert bir söylem, ama doğru bir tespit, Nesrin Nas'ın söylediği gibi "bundan sonra AKP'den söz etmek mümkün değil."

Ahmet Davutoğlu, ama özellikle Ali Babacan'ın yeni partilerini kısa süre içinde kurmalarıyla Erdoğan politikalarından bıkan önemli orandaki AKP destekçisi Babacan'ın partisine akın edecek.

Uluslararası alandaki sempatisi ve ulusal düzeyde elde ettiği güvenilirlikle AKP tabanının ve dışlanmış eski kadrolarının kayda değer bölümü Abdullah Gül'ün himayesi ve Ali Babacan'ın parti liderliğiyle yeni bir siyasi hareketi başlatacak. 

Önümüzdeki ayların Erdoğan-Gül-Babacan-Davutoğlu ile onların etrafında pozisyon almış kesimler arasında iç kavgalarla geçeceği, sert tartışma ve suçlamaların havada uçuşacağı bir dönem olacak.

Ali Babacan'ın kulislere yansıdığı gibi olursa farklı siyasi çevreleri bir araya getirmeye çalışması, AKP'nin kuruluş dönemini çağrıştırsa da bu sert tartışmaları ve gerginlikleri önleyemeyecek.

AKP odağındaki bu gergin ve iç kavgalarla geçecek dönem muhalefet cephesinde moral motivasyonla sağlanan iç huzurlu dönem ve özellikle İmamoğlu'nun başkanlık koltuğunda sergileyeceği performansla çok daha geniş bir toplumsal kesime ulaşma imkanını sağlayacak.

Bunun analizi yapıldığı için CHP kurmayları erken seçimi ağızlarına almadıkları gibi sürekli "seçimsiz geçecek 4 yıldansöz ediyorlar. Oysa onlar da biliyorlar ki, Türkiye en geç 2020 sonu ya da 2021 başında erken seçime gidecek.

Ancak ağır ekonomik tablo ve mahalle içi siyasi kavgalarla dağılmış bir AKP iktidarı ve eski siyasi ortaklarını, "yönetememe sorunu" nedeniyle gelecek erken seçimde siyasi yenilgiye uğratmak kolaylaşacak.

İYİ Parti ve MHP eriyecek

Çok büyük bir olasılık ki, yeni bir siyasi dil üretemeyen, kısa sürede MHP muadili olmak dışında bir siyasi alan yaratamayan İYİ Parti, CHP ve Ali Babacan'ın kuracağı parti içinde eriyip gidecek. 

İYİ Parti'nin de "inşaatında" harç koyduğu Ekrem İmamoğlu politik olarak yükselişini sürdürdükçe, İmamoğlu'nun tasarladığı politik alan dışında Meral Akşener ve İYİ Parti'nin politik olarak ayakta kalması mümkün olmayacak.

AKP ittifakıyla klasik politik pozisyonunu ve gücünü kaybeden MHP'de aşağı yukarı aynı kaderi paylaşacak. Milliyetçi kimliği önemseyen toplumsal kesimlerin seküler kimliği ağır basanları CHP ve Ekrem İmamoğlu şemsiyesi altında, daha muhafazakar yapıda olanlar da Ali Babacan'ın kuracağı parti içerisinde eriyecek.

Teknoloji ve dijitalleşmeyle şekillenen yeni ekosistem ve yeni dünyada genç kuşakların bir dünya vatandaşı kimliğiyle yetişmeleri, klasik anlamdaki milliyetçi parti ve siyasi hareketlerin gücünü kaybetmesini hızlandıracak.

Kürt halkıyla büyük uzlaşı...

23 Haziran seçimi Kürt halkıyla büyük uzlaşı ve barışın toplumsal psikolojik temellerinin de atılmasını sağladı. 7 Haziran 2015'te HDP'ye CHP seçmeninin baraj desteğiyle tohumları atılan toplumsal uzlaşı süreci 23 Haziran 2019 İstanbul seçimiyle Kürt halkının bir bütün olarak CHP ve İyi Parti'nin temel yapısını oluşturduğu Millet İttifakı'na neredeyse yüzde 100 destek vermesiyle bu uzlaşı tohumları yeşermeye, meyve vermeye başladı.

Bu uzlaşı zeminini güçlendiren önemli bir etken de biraz önce İyi Parti ve MHP yorumumuzda aktardığımız öngörüler etkili olacak. Kürt halkı için kültürel, insani ve demokratik haklar önemini ve talebini korumakla birlikte, "toprağın ve sınırların" önemini kaybettiği bir dünyada ve gelecekte "milliyetçi/ulusal" talepler önemini kaybedecek.

Teknoloji ve dijital şirketlerin yer kürenin her yerini sararak yeni bir ekonomi ve dünya yarattığı koşullarda, Türkler ve Kürtler'in eşit biçimde yoksullaştığı ve eşit bir biçimde yeni bir dünya tasarımının parçası olma imkanını sunduğu koşullarda, çok daha fazla Türk, Kürt, Çerkez, Süryani bir araya gelecek, ortak duyguları, değerleri paylaşacak.

Ekrem İmamoğlu gibi bu buluşmayı, kucaklaşmayı vaat eden siyasetçiler geniş kitleler arasında heyecan yaratacak ve destek bulacak. 

Yalnızca bu gerçekliği bile ortaya çıkartması nedeniyle 23 Haziran 2019 seçiminin tarihi bir seçim olduğunu söyleyebiliriz. Yüzbinlerce CHP, İyi Parti, SP ve hatta MHP ve AKP seçmenini Beylikdüzü'nde aynı alanda buluşturan motivasyon, "ortak acılar, kederlerden" daha çok, "gelecek kaygısı ve hayallerinin" ortak olması...

Dolayısıyla önümüzdeki aylar ve yıllarda bu toplumsal uzlaşı zeminini güçlendiren, savunan politikacılar ve partiler yükseliş eğilimini sürdürecek. Bu noktada Selahattin Demirtaş'ın duruşunu, direncini takdirle karşımadığımızı vurgulamak istiyorum. Demirtaş, İmamoğlu ve Babacan ile birlikte Türkiye siyasetine gelecekte damga vuracak siyasetçilerden birisi olacak.

Siyasetin geleceğine kadınlar ve gençler damga vuracak

Ekrem İmamoğlu mitinglerinde de gözler önüne serildiği gibi, önümüzdeki dönemde siyasetin temel dinamiğini gençler ve kadınlar oluşturacak. Özellikle teknoloji ve dijital kültürle doğup büyüyen 2000 ve sonrası doğan Z kuşağı siyasin temel dinamiği olacak. Yine kadınların gücü, inancı, enerjisi, gelecek hayalleri siyasetin geleceğini de belirleyecek.

Daha da önemlisi, organizasyonu, söylemi ve politikalarında gençleri ve kadınları öncelemeyen partilerin, liderlerin başarı şansı olmayacak.

Kendi yaşamlarını tasarlayan ve kuran gençler, siyasette de kendi geleceklerini şekillendirecek. Bunun ekonomisini, psikolojisini, sosyolojisini anlayamayan siyasi yapılar mum gibi eriyecek.

İstanbul seçiminde oy kullanan 10,5 milyon seçmenin üçte birinin 30 yaş altında olduğunu ve bu kitlenin ezici bölümünün Ekrem İmamoğlu'na oy verdiğini anımsamak bile nasıl bir geleceğin bizleri beklediğini anlamak için yeterli.

Hiyerarşi ve kariyer temelli siyaset bitti

Politikayı, siyasi partiler ve yapılar taşısa da, yeni dönemde "siyaseti tetikleyen, geliştiren ve kuran" toplumun bizzat kendisi olacak. Bunu da, dijital platformlar başta olmak üzere farklı kanal ve platformlarda her gün, her an yapacak. Politik fikirlerin ve kararların oluşması için "belirli zaman ve mekanlarda" bir araya gelme zorunluluğu giderek azalacak.

Parti üyesi ile politik sempatizan arasındaki sınırlar teknoloji ve dijitalleşmenin yarattığı imkanlarla belirsizleşecek.

"Politik kimliği" sözler, tutumlar, tavırlar ve dijital platformlardaki "birlikte hareket etme"belirleyecek. Giderek "dijital eylemlilik", politika üretmenin yeni formu, "agorası" olacak.

Dijital neslin iş yaşamına ve politik alana daha fazla dahil olmasıyla birlikte "politik içerik, politika üretme şekli ve politikaya katılım" biçimi de büyük değişiklik gösterecek.

Hasılı, bugünkü parti kadroları ve organizasyon yapıları bu politik değişim rüzgarını karşılamaktan çok uzak olduğu için, mevcut parti organizasyonları ve kadroları ne olduğunu bile anlamadan, Ekrem İmamoğlu, Ali Babacan, Selahattin Demirtaş gibi yeni nesil politikacılar siyaset süreçlerini alt üst edecek.

23 Haziran 2019 seçiminin yalnızca sonuçları itibariyle değil, öncesi ve sonrasında belirleyici olan ve olacak dinamikleriyle ne derece tarihi bir seçim olduğu, önümüzdeki hafta ve aylarda daha net biçimde anlaşılacak.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.