SON DAKİKA
Hava Durumu

Naci Sönmez: Fatsa mücadelenin içinde doğdu

'Terzi Fikri' olarak tanınan Fatsa'nın efsanevi Belediye Başkanı Fikri Sönmez, ölümünün 35. yıl dönümünde anılıyor. Fikri Sönmez'in oğlu Naci Sönmez, Fikri Sönmez başkanlığında Fatsa'da oluşan devrimci demokratik belediye anlayışını anlattı. Sönmez, devrimci anlayışın o güne kadar yerel yönetimlerde çok fazla örneğinin olmamasını "Fatsa gibi bir deney o güne kadar yaşanmadı. Bir miktar Fatsa mücadelenin içinde doğdu denebilir" sözleriyle değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 05.05.2020 02:39
Haber Güncellenme Tarihi: 05.05.2020 02:39
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Naci Sönmez: Fatsa mücadelenin içinde doğdu

Pelin AKDEMİR / BURSAPORT

4 Mayıs 1985, Amasya Cezaevi'nde koğuşa çöken buz gibi sessizliğin nedeni Fatsa'nın adını tarihe yazdıran Belediye Başkanı Fikri Sönmez'in bir daha geri dönmeyecek oluşundandı. Nam-ı diğer Terzi Fikri, yıllardır çektiği kalbindeki rahatsızlık cezaevinde kaldığı, işkence gördüğü sürede onu hiç rahat bırakmamıştı. Fatsa'nın hayat dolu devrimci belediye başkanının cezaevinden çıkışı kalbindeki rahatsızlıktan olacaktı. Fatsa ağladı...

Fikri Sönmez, 1979 yılında seçimi kazanarak Fatsa'da Belediye Başkanlığı görevine başladığında değişim başlamıştı. Değişimi kendine değil, güvendiği Fatsa halkına, yönetim anlayışına, birlik-beraberlik-dostluk ve kardeşliğe mal etmişti.

Fatsa'da halk vardı, huzur vardı, halkın yönetimi vardı, kadını, erkeği, genci, yaşlısı ile aktif olarak politikaya katılan ve özgür ve eşit bir toplumu yaratma çabalarını sürdüren bütün bir halk vardı, farklı görüşlerle birliktelik vardı, başka bir dünya mümkün diyenler ve buna inanıp gerçekleştirenler vardı, geleceğe umutla bakan insanlar vardı...

Dokuz ay süren Fikri Sönmez'in başkanlığında halkın belediye yönetimine katılmasını sağlayan komiteler, köylerin, mahallelerin yol, su, elektrik sorunları, kaçak elektrik sorunlarına geçici çözüm yolları, kentte düşen suç oranı, erkeklerin ev işlerinde görev alması, geleneksel erkek kadın rollerinin yıkılması, kadına şiddetin suç olarak görülmesi, Fatsa Halk Şenliği vardı. Halk komiteleriyle demir, kömür, çimento, margarin, benzin, mazot, et gibi temel ihtiyaç malzemelerinin karaborsaya düşmesine karşı mücadele vardı. Kurtuluş Mahallesi sakinlerinin mahallenin tam ortasındaki bataklıktan kurtuluşu, yıllardır çektikleri kurbağa seslerinden, sivrisineklerden, yılanlardan kurtuluşu vardı. 'Terzi Fikri', köstebek yuvasına çevrilen Fatsa sokaklarını halkla birlikte döşeyip, çamurdan kurtarmış, yeni yollar yeni caddeler açmış, suları akıtmış, yanmayan elektrikleri yakmış, karaborsayı, istifçiliği, rüşveti engellemiş, belediyenin yağmalanan yeşil alanlarına sahip çıkmıştı. Halk ne belediyeye ne de devletin imkanına bırakıyordu işini. 'Terzi Fikri', bütün bunlara rağmen 'vatan haini, 'dış güçlerin maşası' olmaktan kurtulamamıştı.

'Çamura Son Kampanyası'

Halk komitelerinin gerçekleştirdiği önemli çalışmalardan biri 'Çamura Son Kampanyası'. Kanalizasyon, Fatsa'nın en büyük sorunuydu. Önceki dönem belediyeler müteahhitle anlaşma yapmış, müteahhit kendi çıkarları doğrultusunda bütün şehri hendeklemiş, Fatsa'nın sokaklarını çamur deryası içinde bırakmıştı. Belediye bütün imkanlarını seferber etse, devlete kalsa bu sorun dört senede ancak çözülür diyorlardı. Halk harekete geçti. Civar belediyelerden araçlar hizmete alındı. Arabası olan arabasıyla, el arabası olan el arabasıyla, kimisi kazmasıyla, küreğiyle, kentten, köyden gelen insanlar girişti Fatsa'nın sokaklarında işe. Civar kentlerden yardıma gelen insanlar misafir edildi. Fatsa'nın sokakları çamur deryasından el birliğiyle böyle temizlenmişti.

(Fotoğraf; Saim Tokaçoğlu)

Nokta Operasyonu

Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Fatsa'da aktif olarak demokratik bir biçimde politika yapılmasından rahatsız olacak ki Çorum'da katliamlar devam ederken "Çorum'u bırakın Fatsa'ya bakın" diyecekti.

11 Temmuz 1980 günü haklarında gıyabi tutuklama kararı olan onlarca faşist muhbir önderliğinde bir mekanize piyade taburu, jandarma komando birliği, il alay komutanlığı takviye birlikleri, Ordu, Konya, Erzincan, Samsun Emniyet Müdürlüğü ekipleri zırhlı araçlar eşliğinde Fatsa'yı işgal ettiler. Sokağa çıkma yasağı kondu, mahalle mahalle, ev ev bütün ilçe didik didik arandı. İnsanlara hakaret edildi, evlerinde kadın erkek demeden dövüldü sövüldü, maskeli muhbirlerin gösterdiği kişiler gözaltına alındı. 

Fatsa'da başlayan direniş, köylere yayılırken, çatışmalarda onlarca insan hayatını kaybetti.

Fikri Sönmez'in başkanlığında halkın kendi kendini yönetme süreci edilgen, apolitik, eylemsiz, güvensiz, bilinçsiz insanlardan oluşacak yönetilir bir topluluğu isteyenler tarafından büyük bir darbe yedi. 12 Eylül Dönemi geldiğinde ise gözaltı, işkence, baskı, zulüm, katliamlar, geleceğin belirsiz karanlığı vardı.

Fikri Sönmez, savunmalarının birinde "Devrimcilerin vatan haini olduklarını bugüne kadar tarih hiçbir dönemde yazmamıştır, bundan böyle de yazmayacaktır" diyecekti.*

(*Anlatılanlar Pertev Aksakal'ın Fatsa Devrimci Yol Savunması/ Yerel Yönetim Deneyi ve Fatsa Gerçeği kitaplarından alıntılanmıştır.)

Naci Sönmez Fatsa'yı anlatıyor

Fikri Sönmez'in oğlu Naci Sönmez, babası Fikri Sönmez'in döneminde Fatsa'da oluşan devrimci demokratik belediye anlayışını anlattı.

Soru 1: Dışarıdan bakanlar Fatsa ile ilgili çok çeşitli yorumlar yaptı. Kızıl Terörden devrime kadar çeşitli sıfatlarla anıldı Fatsa deneyimi. Peki içerden bakıldığında görünen neydi Fatsa'da ne oldu?

Naci Sönmez: Fatsa'ya dışarıdan ya da içeriden nereden bakılırsa bakılsın bu iddiaların ve yakıştırmaların hiçbir emaresi bulunamaz. Fatsa o söz konusu tarihlerde memleketin en sakin ilçelerinden birisidir. Bunu biz değil o günkü gazeteler ve yapılan araştırmalar, istatistikler söylüyor. 11 Temmuz 1980 tarihine kadar, memleketin her yeri yangın yeriyken Fatsa politik olaylar açısından en sakin yerleşim yeridir. O günlerin popüler gazetesi Günaydın Gazetesi o günlerde bunu teyit etmiştir. Fatsa'nın çatışmalı bir ortamla anılması özellikle 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin algı operasyonudur. Evet Fatsa'da olaylar olmuştur. Ama bu olaylar Fatsa'ya 12 Eylülden 2 ay önce başlatılan Nokta operasyonuyla başlamıştır. Buda Fatsalı devrimcilerin tercihi değil, o günkü Milliyetçi Cephe Hükümeti ve onun emrindeki Vali Reşat Akkaya'nın tercihi olmuştur. Fatsa'da o günkü hükümeti ve genel olarak egemenleri korkutan şey, kurulu mevcut düzenin anti demokratik yönetim anlayışına alternatif halkın kendi kendisini yönetme iradesi göstermiş olmasıdır. Fatsa'da halkın söz, karar ve yetki sahibi olması, başka bir dünya umudunun yeşermeye başlaması o günkü yönetici eliti rahatsız etmiş ve Fatsa çıban başı görülerek ezilmesine imha edilmesine karar verilmiştir.

Soru 2: O güne kadar devrimcilerin seçime katılıp yerel yönetimlere talip olmasının çok fazla örneği yoktu. Bu karar nasıl alındı?

N.S: Evet Fatsa gibi bir deney o güne kadar yaşanmadı. Bir miktar Fatsa mücadelenin içinde doğdu denebilir. Fatsa'da devrimcilerin bütün enerjisi Karaborsa ile mücadeleye, Fındıkta Sömürüye karşı ve tefecilikle mücadeleye yoğunlaşmıştı. Fatsa'da ülkenin farklı yerlerindeki gibi sokaklardaki faşist saldırılar kısa sürede sonlandırıldı. Ayrıca Fatsa'da farklı sol grupların rekabeti ve birbirleriyle çekişmeleri de yoktu. Dolayısıyla bütün enerji halkın temel sorunlarına yoğunlaşmış ve bunun sonucunda sorunlarda çözüme gidildikçe halkın ilçeyi devrimcilerin yönetmesi gerektiğine dair kanaatleri oluştu. Dolayısıyla süreç seçimlere müdahil olmaya vardı. Tabi ki birde Fikri Sönmez gibi bir ismin olması da ayrı bir avantaj olarak öne çıktı.

"O bütün devrimcilerin Fikri abisiydi"

Soru 3: Seçim öncesinde Fatsa'da siyasal tablo nasıldı?

N.S: Aslında Fatsa Karadeniz kentleri gibiydi. Muhafazakar bir yanı olmasına rağmen aynı zamanda farklı etnik kimliklerin yaşamış olduğu bir kentti. Geçmiş tarihinde Ermeni ve Rumlara ev sahipliği yapmış, sonrasında Ermeni ve Rumların göç ettirilmesine bağlı olarak farklı yerlerden bölgeye yerleşmiş farklı etnik kimliklerin yaşadığı bir kent. Gürcüler, Çerkezler falan. Siyasi olarak klasik geleneksel CHP, Adalet Partisi arasında güç dengelerinin değişiklikler gösterdiği bölgede Fatsa CHP'li kimliği ile öne çıkar. Bir o kadar da Türkiye İşçi Partisinin kuruluşuyla 60'lı yıllar Fatsa'yı başka bir yönüyle de öne çıkarır. Ziya Yılmaz, Fikri Sönmez ve Ertan Saruhan gibi sosyalist gençler Fatsa'da yetişir. 1972'de Kızıldere'de 3 Fatsalı katledilmiştir. Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy ve Nihat Yılmaz. Bu olayın kendisi Fatsa'da özellikle gençlik içinde soldan yana bir dalgalanmaya neden olmuştur. Fikri Sönmez Kızıldere olayından tutuklanıp 25 ay cezaevinde yatıp yargılanmıştı. Tahliye olduktan sonra mücadeleye devam edince o günkü gençler arasında büyük saygı gördü. O bütün devrimcilerin Fikri abisiydi. Fikri Sönmez gençlerde karşılık gördüğü kadar halkın içinde de karşılık bulmaktaydı. Kararlı duruşu, mücadeleye bağlılığı, yoksul halkın sorunlarına ilgili olması toplumun her kesimi içinde saygı duyulmasına neden olmuştu. Zaten Fatsa gibi bir kentte belediye başkanı seçilebilmiş olması da bunu doğrulamaktadır.

"Kampanya sürecinde Fikri Sönmez'e iki kez suikast düzenlendi"

Soru 4: Nasıl bir seçim çalışması yürütüldü? O dönemde ne tür zorluklar yaşandı? Bu zorluklar nasıl aşıldı? Halkın kampanyaya katılımı ne düzeydeydi?

N.S: Büyük bir seçim kampanyası yürüdü. Fatsa'da toplumun her kesiminden insan kampanyaya dahil oldu. Genç, yaşlı, kadın, erkek, esnaf, çiftçi. Özellikle kadınlar bu süreçte çok önemli katkı verdiler. Fikri Sönmez'in en büyük destekçileri kadınlar olmuştur dersem abartmış olmam. Çünkü Karadeniz kadını erkek egemen bir aile yaşantısını hep baskısı altında olmuştur. Fikri Sönmez ve devrimciler hayatın farklı alanlarında kadınların maruz kaldığı eşitsizliğe de son verecek adımlar atmışlardı. Dolayısıyla kampanyanın en istikrarlı katılımcıları kadınlar olmuştur. Zorluklar elbette oldu. Devlet Fikri Sönmez'in seçim kazanma ihtimalini düşünmek bile istemiyordu. Kampanya sürecinde Fikri Sönmez'e iki kez suikast düzenlendi. Biri evinin önünde, oradan yaralı olarak kurtuldu. İkincisi seçim konuşması yaptığı bir kahvehaneye saldırıldı. İki kişi öldü, onlarca insan yaralandı. Fatsa'da 2 MSP'li milletvekili, Yozgat milletvekiliydi yanlış hatırlamıyorsam, araçlarında bombalarla ve çeşitli krokilerle yakalandılar. Ancak bütün bu zorluklar bir bir bertaraf edildi.

Fikri Sönmez'in oğlu Naci Sönmez

Soru 5: Belediye kazanıldığında nasıl bir yol haritası çıkarıldı? Yerel yönetim vizyonu neydi?

N.S: Aslında önceden deneyimlenmiş bir program yoktu. Çalışmalar başladığında her şey yolda oluşturuldu. Halka tek bir vaat verilmişti. Bütün kararlar halkla birlikte alınacak ve halkla birlikte uygulanacaktı. Belediye kazanılınca bu yapıldı. Mahallelerde kurulan halk komiteleri aracılığıyla yapılan her şey halkın onayıyla yapıldı. Bu müthiş bir şeydi. O güne kadar kendisine değer verilmeyen insanlar kendi kendini yönetmenin tadına vardılar ve bunun müthiş bir şey olduğunun hissini hazını yaşadılar.

Soru 6: Neler başarıldı? Neler eksik kaldı? Belediye kazanıldığında düşünülenlerle yapılabilenler örtüştü mü?

N.S: Çok eksik şey kaldı. 9 ayda ne kadarı yapılabilirdi ki. Devlet bu 9 aya tahammül edemedi. 9 ayda yapılanlar bile Fatsa'ya yönelik bütün devlet güçlerinin harekete geçmesine neden oldu. Fatsa daha işin başındaydı. Zamanı olsaydı Türkiye'nin demokrasi tarihine çok fazla not düşebilirdi. Ancak bu kısa sürede yapılanlar bile hala bir işaret fişeğidir.

Soru 7: Nokta Operasyonu olmasaydı nelerin yapılması planlanıyordu?

N.S: Her şeyden önce toplumun kendi kendini yönetme deneyimi sanırım toplumsal bir bilince çıkarılmaya çalışılacaktı. Başarılan her şeyin bir bilince dönüşmesi ve bunun hem bir kapitalizm eleştirisi hem de geçmiş sosyalist pratiklerin eleştirisi olarak geliştirilecekti. Halkın kendi kendini yönetmesinin ve doğrudan demokrasi modelinin içselleştirilmesi sağlanacaktı diyebilirim.

"Fatsa saldırılar karşısında sahiplenilme noktasında yalnız kaldı"

Soru 8: Fatsa iktidarı neden bu kadar rahatsız etti? Nokta operasyonu türü bir şey bekleniyor muydu?

N.S: İktidarın neden bu kadar rahatsız olduğunu daha önce ifade etmeye çalıştım. Halkın kendi kendini yönetmeye başlaması egemenleri müthiş tedirgin etti. Nokta Operasyonu gibi müdahaleler tabi ki bekleniyordu. Ancak Türkiye'nin demokratik güçlerinin mücadelesi ve sahiplenmesiyle belki bunun püskürtülebileceği düşünülmüştü. Ancak Fatsa kendisine yönelik saldırılar karşısında sahiplenilme noktasında bir miktar yalnız kaldı. Bu konuda elbette kimi çabalar oldu ancak Fatsa'yı bu saldırılar karşısında korumaya yetmedi.

"Bir çok genç devrimcinin hayatına mal oldu"

Soru 9: Nokta Operasyonu sonrası Fatsa'da neler yaşandı? Halk ve devrimciler için o dönem nasıl yaşandı?

N.S: Hiç konuşmak istemediğim dönem Nokta Operasyonu dönemidir. Keşke o dönem hiç yaşanmasaydı. Devletin organize saldırıları ve politikaları karşısında devrimciler o dönemi beklendiği ölçüde iyi yönetemediler. Bu onların niyetinden bağımsız bir şeydir. Operasyon yapılmış Fatsa büyük bir kuşatmaya maruz kalmıştı. O dönemin genç devrimcileri bu denli topyekûn saldırıyı göğüsleyebilecek güce ve deneyime sahip değillerdi. Bu dönem bir çok yanlışa neden olduğu gibi bir çok genç devrimcinin hayatına da mal oldu. Halk açısından ise büyük bir hüsran. Bütün bunlar bu kısa röportajın sınırlarını aşan bir boyuta sahip olduğu için bu konuyu kısa kesmek doğru olacak.

Soru 10: Fatsa deneyinin bugüne dair anlattıkları neler?

N.S: Bugüne dair ne anlatmıyor ki. Bugün ülkede demokrasinin kırıntısı kalmamış. Yerel bütün demokratik olanaklar merkezi iktidar tarafından yok sayılmakta. Halkın seçtiği yerel yöneticilere kayyım atanmakta halkın iradesi yok sayılmakta. Yeni sistemle birlikte her şey Cumhurbaşkanında toplanmakta. Meclis tamamen devre dışı. Belediyeler tamamen zayıflatılmakta. Yasama, yargı, yürütme hepsi tek merkeze bağlanmış durumda. Bu koşullarda Fatsa çok şey anlatmakta, çok şey ifade etmekte. Fatsa bugün aşılmayı ve güne uygun revize edilmeyi beklemekte.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.