Haklarında TSK'den ihraç kararı verilen teğmenlerin avukatlarından açıklama
Haklarında TSK'den ihraç kararı verilen teğmenlerin avukatlarından açıklama
Tuzla Piyade Okulu'nda 10 Kasım günü Atatürk'ün fotoğrafını yakalarına takmak istemeyen teğmene tepki gösteren 3 teğmen ordundan ihraç edildi. Teğmenlerin avukatları yaptıkları açıklamada, Atatürk'ün bir kutuplaşma nedeni olarak gösterildiği ileri sürülerek, cezanın ölçüsüz ve hukuka uygun olmadığını ifade ettiler.
Haber Giriş Tarihi: 09.02.2024 23:07
Haber Güncellenme Tarihi: 09.02.2024 23:21
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım töreninde Atatürk fotoğrafı takmak istemeyen teğmenlere tepki gösteren ve haklarında ihraç kararı verilen teğmenlerin avukatları ortak açıklama yaptı. Açıklamada, Atatürk'ün, sözkonusu soruşturmada bir kutuplaşma nedeni olarak gösterildiği ileri sürülerek, "Anayasa ve 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu’na göre Atatürk siyaset üstüdür" denildi.
Törende Atatürk fotoğrafı takmayanları uyaran teğmenlerin avukatlarının ortak açıklamasında, şu ifadeler yer aldı:
"Kamuoyunda 'Piyade Okulu’nda 10 Kasım olayları' olarak yer alan iddialarla ilgili olarak disiplin soruşturması tamamlanmış ve K.K.K. Yüksek Disiplin Kurulu tarafından müvekkilimiz Atatürk’ün hatırasına yapılan hakarete karşı tepki gösteren üç teğmenin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Disiplin soruşturmasının başlangıcında tarafımızca yapılan basın açıklamasında, 'olayı bağlamından koparmanın ve genç teğmenleri siyasi bir tartışmanın tarafıymış gibi göstermenin haksızlık olduğunu' belirtilerek idari ve adli sürecin tamamlanmasının beklenilmesi gerektiği ifade edilmiştir. İdari sürecinin sonunda verilen ceza kararının hukuka uygun bir karar olmadığı, kararın bu haliyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yüz yıllardır süregelen tarihsel duruşuna da uygun düşmediği müşahade edilmiştir.
‘BİR ÇEKİŞME YOK’
Büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla karşıladığımız bu kararın ölçüsüz ağırlığı karşısında, kararın müvekkillerimiz hakkında kamuoyunda yanılgılı değerlendirmelere sebebiyet vermemesi, müvekkillerimizin bir kutuplaşmanın öznesi olarak görülmesinin önlenmesi bakımından iddia ve kararların mahiyeti konusunda kamuoyunu bilgilendirme gereği doğmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki; iddiaya konu vakıada dini inanç ve ibadet özgürlüğü temelinde bir çekişme veya kutuplaşma bulunmamaktadır. Müvekkillerimizin hiçbir surette bir kısım medyada gösterilmek istediği gibi dini değerlere yönelen veya ibadet özgürlüğünü baskılayıcı bir söz ve eylemleri olmamıştır. Müvekkillerimize atfedilen fiil, İstanbul C. Başsavcılığının fezlekesinde vasıflandırıldığı şekliyle Atatürk’ün hatırasına yapılan hakarete karşı gösterilen sözlü tepkilerden ibarettir. Ayrıca, vakıanın medyada tartışma konusu haline getirilmesinde müvekkillerimizin hiçbir dahli bulunmamaktadır.
‘KUTUPLAŞMA OLDUĞUNUN KABULÜ ANLAMINA GELİR’
6413 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 16/c maddesinde yer alan tanıma göre göre müvekkillerimize verilebilecek en yüksek ceza 'kınama' cezası iken, söz ve eylemlerinin hizmete engel davranış olarak kabul edilmesi suretiyle müvekkillerimiz hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezası verilmesi; Atatürk konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir kutuplaşma olduğunun ve bu kutuplaşmanın hizmete engel olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir. Anayasa ve 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu’na göre; Türk Milletinin siyaset üstü değeri olan ve devletin kuruluş ideallerini ve temel felsefesini yansıtan Atatürk konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir kutuplaşma olduğunun kabul edilmesi ise müvekkillerimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan büyük bir haksızlıktır.
‘VERİLEN CEZALAR ÖLÇÜSÜZ’
Müvekkillerimizin suç teşkil eden eylemleri olduğu varsayılmışsa bile; aynı söz veya eylemlere ilişkin zaten İstanbul C. Başsavcılığınca ayrıca hakaret suçundan bir ceza soruşturması yürütülmektedir. Dolayısıyla Yüksek Disiplin Kurulunun görevi müvekkillerimize atfedilen eylemlerin 6413 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’na göre vasıflandırmak ve buna göre işlem tesis etmekten ibarettir. Verilen cezalar bu yönüyle de kanunun tanıdığı sınırı aşan, ölçüsüz, genç müvekkillerimizin istikballerini önemsemeyen kararlar olmuştur. Elbette bu haksız kararlara karşı müvekkillerimizin yasal hakları kullanılacaktır." (Aydınlık)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Haklarında TSK'den ihraç kararı verilen teğmenlerin avukatlarından açıklama
Tuzla Piyade Okulu'nda 10 Kasım günü Atatürk'ün fotoğrafını yakalarına takmak istemeyen teğmene tepki gösteren 3 teğmen ordundan ihraç edildi. Teğmenlerin avukatları yaptıkları açıklamada, Atatürk'ün bir kutuplaşma nedeni olarak gösterildiği ileri sürülerek, cezanın ölçüsüz ve hukuka uygun olmadığını ifade ettiler.
Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım töreninde Atatürk fotoğrafı takmak istemeyen teğmenlere tepki gösteren ve haklarında ihraç kararı verilen teğmenlerin avukatları ortak açıklama yaptı. Açıklamada, Atatürk'ün, sözkonusu soruşturmada bir kutuplaşma nedeni olarak gösterildiği ileri sürülerek, "Anayasa ve 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu’na göre Atatürk siyaset üstüdür" denildi.
Törende Atatürk fotoğrafı takmayanları uyaran teğmenlerin avukatlarının ortak açıklamasında, şu ifadeler yer aldı:
"Kamuoyunda 'Piyade Okulu’nda 10 Kasım olayları' olarak yer alan iddialarla ilgili olarak disiplin soruşturması tamamlanmış ve K.K.K. Yüksek Disiplin Kurulu tarafından müvekkilimiz Atatürk’ün hatırasına yapılan hakarete karşı tepki gösteren üç teğmenin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Disiplin soruşturmasının başlangıcında tarafımızca yapılan basın açıklamasında, 'olayı bağlamından koparmanın ve genç teğmenleri siyasi bir tartışmanın tarafıymış gibi göstermenin haksızlık olduğunu' belirtilerek idari ve adli sürecin tamamlanmasının beklenilmesi gerektiği ifade edilmiştir. İdari sürecinin sonunda verilen ceza kararının hukuka uygun bir karar olmadığı, kararın bu haliyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yüz yıllardır süregelen tarihsel duruşuna da uygun düşmediği müşahade edilmiştir.
‘BİR ÇEKİŞME YOK’
Büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla karşıladığımız bu kararın ölçüsüz ağırlığı karşısında, kararın müvekkillerimiz hakkında kamuoyunda yanılgılı değerlendirmelere sebebiyet vermemesi, müvekkillerimizin bir kutuplaşmanın öznesi olarak görülmesinin önlenmesi bakımından iddia ve kararların mahiyeti konusunda kamuoyunu bilgilendirme gereği doğmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki; iddiaya konu vakıada dini inanç ve ibadet özgürlüğü temelinde bir çekişme veya kutuplaşma bulunmamaktadır. Müvekkillerimizin hiçbir surette bir kısım medyada gösterilmek istediği gibi dini değerlere yönelen veya ibadet özgürlüğünü baskılayıcı bir söz ve eylemleri olmamıştır. Müvekkillerimize atfedilen fiil, İstanbul C. Başsavcılığının fezlekesinde vasıflandırıldığı şekliyle Atatürk’ün hatırasına yapılan hakarete karşı gösterilen sözlü tepkilerden ibarettir. Ayrıca, vakıanın medyada tartışma konusu haline getirilmesinde müvekkillerimizin hiçbir dahli bulunmamaktadır.
‘KUTUPLAŞMA OLDUĞUNUN KABULÜ ANLAMINA GELİR’
6413 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 16/c maddesinde yer alan tanıma göre göre müvekkillerimize verilebilecek en yüksek ceza 'kınama' cezası iken, söz ve eylemlerinin hizmete engel davranış olarak kabul edilmesi suretiyle müvekkillerimiz hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezası verilmesi; Atatürk konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir kutuplaşma olduğunun ve bu kutuplaşmanın hizmete engel olduğunun kabul edilmesi anlamına gelir. Anayasa ve 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu’na göre; Türk Milletinin siyaset üstü değeri olan ve devletin kuruluş ideallerini ve temel felsefesini yansıtan Atatürk konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir kutuplaşma olduğunun kabul edilmesi ise müvekkillerimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan büyük bir haksızlıktır.
‘VERİLEN CEZALAR ÖLÇÜSÜZ’
Müvekkillerimizin suç teşkil eden eylemleri olduğu varsayılmışsa bile; aynı söz veya eylemlere ilişkin zaten İstanbul C. Başsavcılığınca ayrıca hakaret suçundan bir ceza soruşturması yürütülmektedir. Dolayısıyla Yüksek Disiplin Kurulunun görevi müvekkillerimize atfedilen eylemlerin 6413 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’na göre vasıflandırmak ve buna göre işlem tesis etmekten ibarettir. Verilen cezalar bu yönüyle de kanunun tanıdığı sınırı aşan, ölçüsüz, genç müvekkillerimizin istikballerini önemsemeyen kararlar olmuştur. Elbette bu haksız kararlara karşı müvekkillerimizin yasal hakları kullanılacaktır." (Aydınlık)
En Çok Okunan Haberler