Bursa Akademik Odalar Birliği’nde düzenlenen panelde, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yılında uzmanlar, kentin deprem riski ve alınması gereken önlemler konusunda açıklamalarda bulundu. Bursa’da yapı stoğunun yüzde 88’inin riskli bölgede yer aldığı vurgulanırken, Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, 6,8 ile 7,3 büyüklüğünde bir deprem üretebilecek Kayapa-Yenişehir fay hattını anlattı. 27 Ocak'taki depremin bu fay hattı üzerinde gerçekleştiğini söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 06.02.2025 20:54
Haber Güncellenme Tarihi: 06.02.2025 22:45
Muhabir:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
6 Şubat 2023'te Kahmaranmaraş merkezli depremlerin 2. yılında Bursa Akademik Odalar Birliği'nde (BAOB) '6. Şubat depreminin 2. yılında Multidisipliner Bir Bakış' paneli gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı Rahmi Dede'nin yaptığı panele konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Akademisyen Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, Bursa Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Akademisyen Doç. Dr. Ersan Koç, İnşaat Yüksek Mühendisi M. Bora Bulut, Mimar Ömer Selçuk Baz, Bursa Tabip Odası'ndan İsmail Seçkin Kara katıldı. Panelin açılış konuşmasını Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme ve Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş yaptı.
'YAPI STOĞUNUN YÜZDE 88'İ AŞKIN BÖLÜMÜ RİSKLİ BÖLGEDE'
Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme, kırsal yerleşkelerin terk edilerek kentlere göç etmek zorunda bırakıldığını, bu nedenle kentlerde yığılmaların olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. İlkme, son 25 yılda yaşanan iki depreme bakıldığında ana sebebin ve sorunun kentsel politika yaklaşımları olduğunu belirterek, "Kentlere göç riskin daha da yükseklere tırmanmasına sebep olmaktadır. Risk ve toplumun zarar görmesini azaltmak, afetlerin olumsuz etkilerini önlemek için stratejiler geliştirmeli, hukuki, siyasi ve teknik çalışmalar yapılmalı. Kentlerimizi afetlere dirençli kentler haline getirmemiz lazım. Afet yönetimini 3 başlık altında ele almamız gerekiyor. İlk olarak; şehir planlıcısı, mimar ve mühendislerin en büyük sorumluluk alanı olan biz kentlerimizi afete dirençli hale getirmemiz lazım. İkinci aşamada; afet anınd ayapılacaklar, üçüncü aşamada ise; afetten sonra yapılacakları göz önüne almak lazım" diye konuştu. İlkme, "Günümüzde afetlerin asıl sahnesi kentlerdir. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin 2019'da 100 binlik çalışmalarında hazırladığı bir veri var. Bizim şu anda konut stoğumuzun yüzde 88'i aşkın bir bölümü afet açısından riskli bir bölgede yer almakta. Biz kentimiiz komple başka bir yere taşıyamayacağımıza göre demek ki bizim artık kenti afete hazırlamamız lazım. Ancak bazı şeyler hep konuşmada kalıyor. Unutmamamız lazım ki kentimiz Bursa'mız için saat işlemektedir. Bir an önce eyleme geçmek gerekmektedir. Yarın değil ama hemen şimdi diyorum" ifadelerini kullandı.
Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş ise, 99 depreminin ardından bir daha hiçbir şeyin aynı olmayacağını söylediklerini fakat 2023'te daha kötü bir felaketle karşılaşıldığını dile getirdi. Temizlik ve hijyen açısından deprem bölgelerinde halen daha olağanüstü koşulların olduğunu vurgulayan Binbaş, Osmangazi Belediyesi'nin 3 tane Aile Sağlığı Merkezi'ni depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkacağını, Yıldırım Belediyesi'nde riskli yapılar olmasına rağmen böyle bir girişimin olmadığını söyledi. Deprem sonrasında sosyal ve psikolojik travmaların yıllar geçse de atlatılamadığını ifade eden Binbaş, "Artık böyle şeyler yaşanmasın diyoruz ama 78 kişi de basit bir yangında ölebiliyor bu ülkede" diye konuştu.
'BURSA'DA DEPREM OLMADAN ÖNCE FAYIN VARLIĞI ORTAYA ÇIKTI'
Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, fayın ne olduğu ve çeşitleri hakkında temel bilgi vererek konuşmasına başladı. Kahramanmaraş depremleriyle Bursa'da yaşanılacağını düşündükleri sistem arasında benzerlikler olduğunu söyleyen Seyitoğlu, depremden bir ay sonra uydu verileriyle yüzey kırıklarının oluşturduğu haritalamayı göstererek, "Burada ilk depremin merkezinin bulunduğu yer. 7,8 büyüklüğünde deprem var. Yüzey yırtılmasıyla oluşan fayın izi bir havzabiçen fay yarattı. Havzabiçen fayın önemi, örtünün altında olduğu için o zamana kadar fark edilmesi oldukça zor. Bu diri fay haritalarında gösterilmiyor. Deprem olduğu zaman yüzey yırtılmasıyla kendisini ortaya koyuyor. Biz o zaman anlayabiliyoruz burada bir fay olduğunu" dedi.
"Biz AFAD projesi kapsamında yaptığımız çalışmada Bursa ovasını ortadan biçen bir fayın varlığını ortaya koyduk" diyen Seyitoğlu, Bursa için avantajının deprem olmadan önce böyle bir fayın varlığının ortaya çıkarılmış olması olduğunu söyledi. Bursa, İzmir, Akhisar, Balıkesir'in önemli fay zonu üzerinde olduğunu söyleyen Seyitoğlu, 1850-1855 yıllarında meydana gelen depremlerin hangi faydan türediği belirsizliğinin yapılan çalışmalarla giderildiğini söyledi. Seyitoğlu, fayın bulunuşunu şöyle anlattı:
"Bugün Bursa ovasındaki bütün akarsular, kanal içerisinde aktıkları için doğal akış yönlerinde değiller. Akarsuların doğla akış yönleri nasıldı diye eski haritalara baktık. Akarsuların ani yön değiştirmeleri bizim için önemli. Bu fay göstergesi. Hazırladığımız hipotezleri test edecek sismik yansıma metodunu kullandık. Sismik yansıma metodu, bugün petrol aramacılığında kullanılan jeofizik mühendislerinin kullandığı en önemli aletlerden bir tanesidir. Ovaları çevreleyen ve ob-vayı ortadan biçen iki türlü fay var. Ovayı biçen fay, ani yön değiştirmesi yapa akarsuların varlığını biliyoruz. Uzmanlık alanına sahip arkadaşlarla birlikte çalıştık. Yapısal biyolojik tektonik, sismik yansıma, sismoloji, sismik tomografi, gravite, elektrik öz direnç ve GPS temelli blog modelleme çalışmalarını bir araya getirdik. Ovaları ortadan biçen tek parça bir fayla karşı karşıyayız."
FAYIN NET GÖRÜLDÜĞÜ YERLER TİMSAH ARENA, PAŞAÇİFTLİĞİ
Faylarla ilgili su çıkışlarının da olduğunu, takip ettiklerini söyleyen Seyitoğlu, Timsah Arena'nın bulunduğu alanda sağ yana ötelenmiş bir derenin olduğunu, fayın en net görüldüğü yerlerden birinin ise Paşaçiftliği olduğunu belirtti. Ankara-Bursa yolunda da fayı görmenin mümkün olduğunu söyleyen Seyitoğlu, "Bazı yerlerde yüzeyde, bazı yerlerde alüvyonun altında devam ediyor. Bu sistem Kayapa Vadisi'nin içerisine giriyor, diğer sisteme atlıyor. Ulubat Gölü'nden Mustafakemalpaşa'nın içine doğru gittiğini görüyoruz. Kayapa Vadisi'nde fay sistemini net bir biçimde görüyoruz. Kayapa ve Tahtalı'da yaptığımız sismik kesitlerde de Kayapa- Yenişehir fayının pozisyonunu net görebilmek mümkün. Fay sisteminin yüzeye ulaştığını görebiliyoruz. Yüzeye ulaşması demek, fayın yaşının genç olduğunu ifade ediyor. Morfolojik olarak baktığımız zaman fayın etkilerini görebiliyoruz" diye konuştu.
'YAKLAŞIK 6,8 İLE 7,3 ARASINDA BİR DEPREMİ BEKLİYORUZ'
Fayın deprem üretip üretmediği sorusuna yanıt bulmaya çalıştıklarını aktaran Seyitoğlu, 27 Ocak Nilüfer ilçesinde yaşanan depremin bu soruya yanıt verdiğini belirtti. 4 büyüklüğündeki depremin ovayı biçen fay üzerinde olduğunu net bir şekilde söyleyebildiklerini belirten Seyitoğlu, yeraltının tomografisini çektiklerini, bu yöntemle 30 kilometre kadar derine inildiğini ifade ederek, "Bu fayın üzerindeki kayma miktarı nedir? Bizim yaptığımız hesaplara göre maksimum 8,8 milimetre/yıl, minimum 3 milimetre/yıl bir kayma değeri var. 1855 yılındaki depremde neresi kırılmış? Hasar dağılımına bakacak olursak, Susurluk'tan Kestel'e kadar kırıldığını görebiliyoruz. Her durumu dikkate alarak bir senaryo yaptığınız zaman yaklaşık 6,8 ile 7,3 arasında bir depremi bekliyoruz bu havza biçen fayın üzerinde" diye konuştu.
Bilgilerin uygulamaya aktarılmasının önemli olduğunu belirten Seyitoğlu, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin JICA projesindeki ekibe senaryoları anlatacaklarını, 13 Şubat'ta yapılacak toplantıyla projenin çıktılarının paylaşılacağını aktardı. Seyitoğlu, "Bursa, Türkiye içerisindeki en şanslı kentlerden biri. Eskişehir veya Bolu'da da aktif faylar geçiyor ama hiçbir belediye veya yönetimin umurunda değil. Hiç olmazsa Bursa'da bu tür bir çalışma yapıldı" dedi. Seyitoğlu, diri fayların imar planlarına işlenmesi gerektiğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Bursa Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Akademisyen Doç. Dr. Ersan Koç ise, "Dirençli kentlerde planlamanın dili: Söylem ve eylem birlikteliği" konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Koç, afetin doğal olmadığını 'doğal afet' diye bir şeyin olmadığını, birçok yerde 'risk' yerine 'tehlike' kelimesinin kullanılması gerektiğini belirtti. Risk kelimesinin 'tehlike- değer ' kavramlarını da içerisinde barındırdığını söyledi. "Dirençlilik binaların zarar görmesinin azalması demek değil dirençlilik toplumsal bir süreçtir" diyen Koç, altyapı ve ekosistemlerin öneminede vurgu yaptı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa'da deprem gerçeği: '27 Ocak'taki deprem Kayapa-Yenişehir fayında gerçekleşti'
Bursa Akademik Odalar Birliği’nde düzenlenen panelde, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yılında uzmanlar, kentin deprem riski ve alınması gereken önlemler konusunda açıklamalarda bulundu. Bursa’da yapı stoğunun yüzde 88’inin riskli bölgede yer aldığı vurgulanırken, Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, 6,8 ile 7,3 büyüklüğünde bir deprem üretebilecek Kayapa-Yenişehir fay hattını anlattı. 27 Ocak'taki depremin bu fay hattı üzerinde gerçekleştiğini söyledi.
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
6 Şubat 2023'te Kahmaranmaraş merkezli depremlerin 2. yılında Bursa Akademik Odalar Birliği'nde (BAOB) '6. Şubat depreminin 2. yılında Multidisipliner Bir Bakış' paneli gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı Rahmi Dede'nin yaptığı panele konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Akademisyen Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, Bursa Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Akademisyen Doç. Dr. Ersan Koç, İnşaat Yüksek Mühendisi M. Bora Bulut, Mimar Ömer Selçuk Baz, Bursa Tabip Odası'ndan İsmail Seçkin Kara katıldı. Panelin açılış konuşmasını Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme ve Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş yaptı.
'YAPI STOĞUNUN YÜZDE 88'İ AŞKIN BÖLÜMÜ RİSKLİ BÖLGEDE'
Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme, kırsal yerleşkelerin terk edilerek kentlere göç etmek zorunda bırakıldığını, bu nedenle kentlerde yığılmaların olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. İlkme, son 25 yılda yaşanan iki depreme bakıldığında ana sebebin ve sorunun kentsel politika yaklaşımları olduğunu belirterek, "Kentlere göç riskin daha da yükseklere tırmanmasına sebep olmaktadır. Risk ve toplumun zarar görmesini azaltmak, afetlerin olumsuz etkilerini önlemek için stratejiler geliştirmeli, hukuki, siyasi ve teknik çalışmalar yapılmalı. Kentlerimizi afetlere dirençli kentler haline getirmemiz lazım. Afet yönetimini 3 başlık altında ele almamız gerekiyor. İlk olarak; şehir planlıcısı, mimar ve mühendislerin en büyük sorumluluk alanı olan biz kentlerimizi afete dirençli hale getirmemiz lazım. İkinci aşamada; afet anınd ayapılacaklar, üçüncü aşamada ise; afetten sonra yapılacakları göz önüne almak lazım" diye konuştu. İlkme, "Günümüzde afetlerin asıl sahnesi kentlerdir. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin 2019'da 100 binlik çalışmalarında hazırladığı bir veri var. Bizim şu anda konut stoğumuzun yüzde 88'i aşkın bir bölümü afet açısından riskli bir bölgede yer almakta. Biz kentimiiz komple başka bir yere taşıyamayacağımıza göre demek ki bizim artık kenti afete hazırlamamız lazım. Ancak bazı şeyler hep konuşmada kalıyor. Unutmamamız lazım ki kentimiz Bursa'mız için saat işlemektedir. Bir an önce eyleme geçmek gerekmektedir. Yarın değil ama hemen şimdi diyorum" ifadelerini kullandı.
Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş ise, 99 depreminin ardından bir daha hiçbir şeyin aynı olmayacağını söylediklerini fakat 2023'te daha kötü bir felaketle karşılaşıldığını dile getirdi. Temizlik ve hijyen açısından deprem bölgelerinde halen daha olağanüstü koşulların olduğunu vurgulayan Binbaş, Osmangazi Belediyesi'nin 3 tane Aile Sağlığı Merkezi'ni depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkacağını, Yıldırım Belediyesi'nde riskli yapılar olmasına rağmen böyle bir girişimin olmadığını söyledi. Deprem sonrasında sosyal ve psikolojik travmaların yıllar geçse de atlatılamadığını ifade eden Binbaş, "Artık böyle şeyler yaşanmasın diyoruz ama 78 kişi de basit bir yangında ölebiliyor bu ülkede" diye konuştu.
'BURSA'DA DEPREM OLMADAN ÖNCE FAYIN VARLIĞI ORTAYA ÇIKTI'
Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, fayın ne olduğu ve çeşitleri hakkında temel bilgi vererek konuşmasına başladı. Kahramanmaraş depremleriyle Bursa'da yaşanılacağını düşündükleri sistem arasında benzerlikler olduğunu söyleyen Seyitoğlu, depremden bir ay sonra uydu verileriyle yüzey kırıklarının oluşturduğu haritalamayı göstererek, "Burada ilk depremin merkezinin bulunduğu yer. 7,8 büyüklüğünde deprem var. Yüzey yırtılmasıyla oluşan fayın izi bir havzabiçen fay yarattı. Havzabiçen fayın önemi, örtünün altında olduğu için o zamana kadar fark edilmesi oldukça zor. Bu diri fay haritalarında gösterilmiyor. Deprem olduğu zaman yüzey yırtılmasıyla kendisini ortaya koyuyor. Biz o zaman anlayabiliyoruz burada bir fay olduğunu" dedi.
"Biz AFAD projesi kapsamında yaptığımız çalışmada Bursa ovasını ortadan biçen bir fayın varlığını ortaya koyduk" diyen Seyitoğlu, Bursa için avantajının deprem olmadan önce böyle bir fayın varlığının ortaya çıkarılmış olması olduğunu söyledi. Bursa, İzmir, Akhisar, Balıkesir'in önemli fay zonu üzerinde olduğunu söyleyen Seyitoğlu, 1850-1855 yıllarında meydana gelen depremlerin hangi faydan türediği belirsizliğinin yapılan çalışmalarla giderildiğini söyledi. Seyitoğlu, fayın bulunuşunu şöyle anlattı:
"Bugün Bursa ovasındaki bütün akarsular, kanal içerisinde aktıkları için doğal akış yönlerinde değiller. Akarsuların doğla akış yönleri nasıldı diye eski haritalara baktık. Akarsuların ani yön değiştirmeleri bizim için önemli. Bu fay göstergesi. Hazırladığımız hipotezleri test edecek sismik yansıma metodunu kullandık. Sismik yansıma metodu, bugün petrol aramacılığında kullanılan jeofizik mühendislerinin kullandığı en önemli aletlerden bir tanesidir. Ovaları çevreleyen ve ob-vayı ortadan biçen iki türlü fay var. Ovayı biçen fay, ani yön değiştirmesi yapa akarsuların varlığını biliyoruz. Uzmanlık alanına sahip arkadaşlarla birlikte çalıştık. Yapısal biyolojik tektonik, sismik yansıma, sismoloji, sismik tomografi, gravite, elektrik öz direnç ve GPS temelli blog modelleme çalışmalarını bir araya getirdik. Ovaları ortadan biçen tek parça bir fayla karşı karşıyayız."
FAYIN NET GÖRÜLDÜĞÜ YERLER TİMSAH ARENA, PAŞAÇİFTLİĞİ
Faylarla ilgili su çıkışlarının da olduğunu, takip ettiklerini söyleyen Seyitoğlu, Timsah Arena'nın bulunduğu alanda sağ yana ötelenmiş bir derenin olduğunu, fayın en net görüldüğü yerlerden birinin ise Paşaçiftliği olduğunu belirtti. Ankara-Bursa yolunda da fayı görmenin mümkün olduğunu söyleyen Seyitoğlu, "Bazı yerlerde yüzeyde, bazı yerlerde alüvyonun altında devam ediyor. Bu sistem Kayapa Vadisi'nin içerisine giriyor, diğer sisteme atlıyor. Ulubat Gölü'nden Mustafakemalpaşa'nın içine doğru gittiğini görüyoruz. Kayapa Vadisi'nde fay sistemini net bir biçimde görüyoruz. Kayapa ve Tahtalı'da yaptığımız sismik kesitlerde de Kayapa- Yenişehir fayının pozisyonunu net görebilmek mümkün. Fay sisteminin yüzeye ulaştığını görebiliyoruz. Yüzeye ulaşması demek, fayın yaşının genç olduğunu ifade ediyor. Morfolojik olarak baktığımız zaman fayın etkilerini görebiliyoruz" diye konuştu.
'YAKLAŞIK 6,8 İLE 7,3 ARASINDA BİR DEPREMİ BEKLİYORUZ'
Fayın deprem üretip üretmediği sorusuna yanıt bulmaya çalıştıklarını aktaran Seyitoğlu, 27 Ocak Nilüfer ilçesinde yaşanan depremin bu soruya yanıt verdiğini belirtti. 4 büyüklüğündeki depremin ovayı biçen fay üzerinde olduğunu net bir şekilde söyleyebildiklerini belirten Seyitoğlu, yeraltının tomografisini çektiklerini, bu yöntemle 30 kilometre kadar derine inildiğini ifade ederek, "Bu fayın üzerindeki kayma miktarı nedir? Bizim yaptığımız hesaplara göre maksimum 8,8 milimetre/yıl, minimum 3 milimetre/yıl bir kayma değeri var. 1855 yılındaki depremde neresi kırılmış? Hasar dağılımına bakacak olursak, Susurluk'tan Kestel'e kadar kırıldığını görebiliyoruz. Her durumu dikkate alarak bir senaryo yaptığınız zaman yaklaşık 6,8 ile 7,3 arasında bir depremi bekliyoruz bu havza biçen fayın üzerinde" diye konuştu.
Bilgilerin uygulamaya aktarılmasının önemli olduğunu belirten Seyitoğlu, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin JICA projesindeki ekibe senaryoları anlatacaklarını, 13 Şubat'ta yapılacak toplantıyla projenin çıktılarının paylaşılacağını aktardı. Seyitoğlu, "Bursa, Türkiye içerisindeki en şanslı kentlerden biri. Eskişehir veya Bolu'da da aktif faylar geçiyor ama hiçbir belediye veya yönetimin umurunda değil. Hiç olmazsa Bursa'da bu tür bir çalışma yapıldı" dedi. Seyitoğlu, diri fayların imar planlarına işlenmesi gerektiğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Bursa Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Akademisyen Doç. Dr. Ersan Koç ise, "Dirençli kentlerde planlamanın dili: Söylem ve eylem birlikteliği" konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Koç, afetin doğal olmadığını 'doğal afet' diye bir şeyin olmadığını, birçok yerde 'risk' yerine 'tehlike' kelimesinin kullanılması gerektiğini belirtti. Risk kelimesinin 'tehlike- değer ' kavramlarını da içerisinde barındırdığını söyledi. "Dirençlilik binaların zarar görmesinin azalması demek değil dirençlilik toplumsal bir süreçtir" diyen Koç, altyapı ve ekosistemlerin öneminede vurgu yaptı.
En Çok Okunan Haberler