Sen de kimsin?

Sen solcusun! O halde toplumun geleneksel değerlerine düşmansın. Dinsizsin. Gelişmeye açıksın. Değiştirici ve dönüştürücüsün. Evrensel değerlere inanıyorsun. ...

Sen de kimsin?

"Toplumun maddi ve manevi, geleceğe taşınmaya lâyık köklü değerlerini korumak gerektiğine inanan biriyim. Dinin kültürel bir yapılanma olduğunun farkında olarak, bir toplum için önemini dikkate alırım. Ama hangi inanca sahip olursa olsun, inancını yaşama hak ve özgürlüğüne sahip olduğunu düşünürüm.

Başka ülkelerin birlik ve bütünlüğünün korunmasını istediğim kadar, kendi ülkemin birlik ve bütünlüğü için azami çaba gösteririm. Dünya üzerindeki her bir bireyin kan, soy gibi hiçbir bağa ihtiyaç duymadan birbiriyle "kardeş olduğuna" inanarak yaşayacağı idealim, düşlerimi süslüyor! İnsan varlığımı besliyor.

Ama dünya tarihinde bunun hep bir ideal ve sözde kaldığını görünce, gerçekler, yüreğimi olduğu gibi aklımı darlandırıyor. Bu yüzden, "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesiyle ülke sınırlarım içerisinde halkımın birlik ve beraberliğini korumak için gerekirse ölürüm. Ancak, her toplumun varlık bütünlüğünü koruması için de aynı ölçüde mücadele veririm.

Ne canıma kastedilsin, ne canlara kastedeyim.

Aklı başında hangi insan gelişmeye açık olmaz? İnsanlık tarihi gösteriyor ki gelişmeye yönelik değişim ve dönüşüm insanlaşmanın temelini oluşturuyor.

Adalet, özgürlük, kişisel bütünlük, hakkaniyet, eşitlik ... evrensel değerler deyince ben bunları anlıyorum. Bunları savunmayacak, bunlara inanmayacak birilerinin özüyle "insan" olabileceğini düşünüyor musunuz? 

İşte, ben de buyum!"

*** *** ***

İnsanlık tarihine baktığımızda toplumsal olay ve olguların, gösterdikleri karakteristik özellikleri bakımından belli adlar altında kavramlaştırıldığını görüyoruz. Bu kavramlar birer kalıp görevi görerek, toplumsal yapılanmalar için de şablonlar haline dönüşüyor.

Kişiler bu şablonların içinde yer almaya zorlanıyor. Ezberler hazır; birileri "ezber bozduğunu" söylerken, kendi kalıplarıyla insanlarını döküyor. Yüzyıllar öncesinden bugüne değin temel evrensel değerler açısından insanlığın özlemlerinde çok büyük farklılıklar yok. Özü itibariyle belki de hiç yok!

Bir kişi bilgiyle oluşturulmuş düşüncelerden uzaktaysa,

Aidiyet duygusuyla dahil olduğu grupta kendini güvende hissederek, istenilenlere körü körüne boyun eğiyorsa,

Dışlanma korkusu ile ezbere yaşamların içinde olmayı kabulleniyorsa,

Kişisel çıkarlarını insanlık değerlerinden üstün tutacak şekilde küçülüyorsa,

Bu kimsenin hiçbir insanlık trajedisinden dem vurmaya hakkı olmadığı gibi, suçluyu tanımak için aynaya bakmasını öneririm.

twitter.com/zuhalinkalemi