SON DAKİKA
Hava Durumu

Bir bayram ziyareti

Yazının Giriş Tarihi: 10.11.2011 11:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.11.2011 11:02

Karagözler, dokuz ay önce taşınan üst kat komşularına, bayramı fırsat bilip hem hoş geldiniz, hem de bayram ziyaretinde bulunmak üzere, Yavanların kapısını çalarlar.

Bayan Karagöz fısıltıyla,

- Ziyareti bayramın dördüncü gününe bırakmasak iyiydi ya, neyse. Anca bugün fırsat oldu.

Bay Karagöz, geldik ya, sen ona bak dercesine bir bakış atıp, çaldığı kapının açılmasını beklerler.

- Ee.. Asude, ne iş! Hani tıkırtılarını duymuştun, kapıyı açan falan yok. Dokuz aydır kapılarını çalmadık diye, gönül koymuş olmasınlar?

- Zili duymamışlardır, daha uzun çaldır.

Bay Karagöz, zili ısrarlı çalar. Asude Fikret Karagöz çifti, henüz taşınırken, beşinci katın balkonundan gördükleri ve sadece zilden ismini bildikleri Beyza Ayhan Yavan çiftini dışarıda görseler tanımazlar ya, kimi gece gelen ağlama sesinden çiftin çocukları olduğu kanaatindedirler. Ağlama sesinden cinsiyet belirlemesi yapamadıklarından, çocuğun kız mı oğlan mı olduğu konusunda bazen aralarında,

- oğlan bu, diyen Asude Hanım'a karşılık,

- yok yok, kız sesine benziyor diyen Fikret Bey, için için de kimin haklı çıkacağı konusunda bir merak içindedirler.

Zilin ısrarlı çalışları karşısında, kapı yavaşça aralanır ve zincir sürgünün aralığından bir bakış belirir. Asude Fikret çifti, komşularına gülücüklü bakışlar fırlatarak,

- Biz alt kat komşunuz, uygun değilseniz rahatsız etmeyelim!

Şaşkın mı ürkek mi olduğu pek anlaşılamayan bir bakışla üst kat komşular, kapıyı zincirinden kurtarmak üzere olduğu sanılan bir hareketle kapıyı kapatırlar. Hemen açılmayan kapının ardındaki fısıldaşmalardan ev halkının pek de uygun olmadığı yeterince kendini belli eder.

Asude Fikret çifti kapı ha açıldı, ha açılacak diye beklerken komşularının bu pek de hoş karşılanmayacak davranışları karşısında buyur edilseler de içeri girip girmeme konusunda bir tereddüt içindedirler.

Bu sırada kapı bir sessizlikle açılır. Ev sahibesi buyurun dercesine bir el işaretiyle, içeriyi gösterir. Karagözler, dokuz aydır kapılarını çalmadıkları komşularının haklı olabileceğinin mahcubiyetine bürünmüş olarak, içeri girerler.

- Efendim ben alt komşunuz Asude, Beyza Hanım olacaksınız.
- Ee..eve... evet.
- Ben de Fikret Karagöz, apartmanımıza hoş geldiniz, Beyza Hanım, Ayhan Bey.

Girişte yapılan tokalaşma merasimi sırasında Karagözler yanakları kulaklarına kadar çekilmişçesine, zoraki bir sırıtışla kendilerine yol gösterilmesini beklerler.

Ayhan Yavan durumun farkına varır, heyecanlı görünümüne karşılık, sakin olmaya çalışarak salonun kapısına yönelir. Ev darmadağınık bir haldedir. Karagöz çifti, bir bayram gününde bu kadar dağıtılmış bir eve anlam veremeseler de komşuları hakkında edindikleri ilk fikir, son derece dağınık ve şaşkın olduklarına ilişkindir.

- Şeyy, diye söze başlasa da Beyza Hanım, sözün gerisi getirmekte zorlanınca, Asude Hanım, tuhaflık gösteren bu duruma karşılık, bir kadının böyle bir durumda yaşayacağı mahcubiyeti ortadan kaldırmak istercesine,

- Çocuklu evin hali işte, hepimiz geçtik bu evrelerden, der.

- Yaa, öyle öyle bizim çocuklar işte, diye söze girer Ayhan bey.

- Çocuklar mı, biz ağlayan çocuk sesinden ötürü olsa gerek, hep bir çocuk diye düşünmüştük de, der Fikret Bey.

Beyza Hanım oturulacak yer hazırlama girişimi sırasında, eşyaları kucaklaya kucaklaya toplamaya çalışır. Ayhan Bey de bir refleks göstererek, perdeleri kapalı pencereye yönelir. Perdeleri açar.

İçeri giren gün ışığı ortamı sakinleştirmiş gibidir.

- Kusurumuza bakmayın, sizlere hoş geldiniz demekte geciktik. İnanın dünya hali! Artık hiç kimse komşusuna zaman ayıramıyor. Şu on sekiz dairelik apartmanda kim var kim yok inanın tam bilmiyoruz. Hiç değilse, karşımızdaki, altımızdaki, üstümüzdekilerle tanış olalım istiyoruz ama buna bile yeterince zaman bulamıyoruz.

Karşı komşuları da taşınmalarından üç ay sonra ziyaret edebilmiştik. Komşu komşunun külüne muhtaç, ev alma komşu al sözleri bile internet ortamına uygun düşmüyor, tozlu raflardaki sararmış kitap sayfalarında yer alıyor.

Asude Hanım komşuluk üzerine bu nutku çekerken, Beyza ve Ayhan çifti oldukça rahatlamış, komşularının iyi niyetine aynı gayretle karşılık verme telaşına düşmüşlerdir.

Sohbet, dört ağızdan katılımla sürerken, Beyza Hanım mutfağa geçerek, ikram hazırlığına girişir. Bayram dediğin şeker, baklava, zeytinyağlı sarma gibi ikramları gerektirirse de evin sahibesi tepside kahveyle salona döner.

- Komşulardan pek gelen giden olmuyor diye hazırlık yapmamıştık, der mırıldanırcasına Beyza Hanım.

Tam o sırada kapı zili yine çalar. Beyza ve Ayhan çifti panikle birbirlerine bakarlar. Asude ve Fikret çifti de onlara. Kapı az önce kendilerinin çaldığı gibi yeniden, yeniden çalar.

- Kapı çalıyor, der Asude Karagöz bu duruma bir anlam vermeye çalışmaksızın.

Telaşlı ve kekeleyerek kapıya yönelir bay ve bayan Yavan; salon kapısını kapatmayı ihmal etmezler.

Kapının bir kez daha çalınması ardından açıldığı anlaşılır.

Kapı ardındaki mırıltılardan ne konuşulduğu anlaşılmaz.

Az sonra açılan salon kapısından, Beyza Ayhan çiftinin yine şaşkınlığa uğramış bakışları altında kar gibi saçları, yuvarlak gözlükleri ile dikkati çeken sevimli bir yaşlı bayan içeri girer.

- Hoş geldiniz, iyi bayramlar efendim. Ben Beyza Hanım'ın annesi Şeküre Ayık.
Beyza ve Ayhan çiftinin yığılırcasına koltuğa çöküşlerine karşılık, Şeküre Hanım'ın evdeki varlığı sonrasında her şey bir bayram havasına döner.

- Beyza, getirdiğim baklava ve zeytinyağlıdan da çıkar misafirlerimize kızım. Şeker ve kolonyan da mutfaktaki köşe dolabın içinde biliyorsun.

Karşı sitede oturan Şeküre Hanım, kızının evinin perdesi açılır açılmaz tatilden döndüğünü anlamış, yaptığı bayramlıklardan da kaptığı gibi, onların gelmesini beklemeden soluğu yavrusunun evinde almıştır.

Karagöz çifti, yeni komşuları, bu hoş sohbet annelerine hiç benzemeseler de, armut dibine düşer hesabından memnun, komşularının evi bu kadar dağıtmış çocuklarının da hiç ortalıkta görünmemesinin gereksiz sayılabilecek merakıyla, uzun tutulmuş bayram ziyaretlerini noktalarlar.

Onların gidişinden sonra kimse kimseye bir şey sormaz ve söylemez, Şeküre Hanım, iki gençle evi toparlar, hatta gençlere evi sildirip süpürtür. Evde eksik hiçbir şey yoktur. Ve kapı zili yine çalar.

Bu kez kapıyı Şeküre Hanım açar. Kızı Beyza, kucağında torunu Çağıl ile görünür, hemen Çağıl'a sarılır. Ayhan Bey de asansörden valizleri çıkarma telaşındadır.

- Anne, Çağıl biraz ateşlenince, tatili yarıda kestik, hayrola bizdesin? der, Beyza Hanım.

- Evi şöyle bir dolaşayım istedim, o sırada da apartman komşularınızdan Emine ve Ali çifti bayram ziyaretinize gelmişlerdi, onlar da çıkmak üzerelerdi diyerek, evin davetsiz misafirlerini sevecenlikle uğurlar.

Yaşlı kadın, gerçekten de perdelerin açılmasıyla kendilerinin tatilden döndüklerini sanarak baklavayı, zeytinyağlıyı kaptığı gibi sevinçle soluğu onlarda almıştır. Yaşlılıkta yalnızlığın hele bayram günlerinde hiç çekilmez olduğunu onlara anlatmanın daha zor olduğunu bildiğinden; kendisine kapıyı açan iki gencin, evlerinin davetsiz misafirleri olduğunu, diğer komşuların gelişiyle kötü niyetlerini gerçekleştiremediklerini, kendisini de diğerleri gibi bayram ziyaretine gelen bir komşu sandıklarını ama durumu hemen anlayarak, oyuna dahil olmayı tercih ettiğini, bu durumun, davetsiz misafirleri de çok şaşırtmakla beraber, bayramı son gününde de olsa yalnız geçirmediği için mutlu olduğunu onlara anlatmamayı yeğler.

******
Sevgili Okurlar, geçmiş bayramınız kutlu olsun; gelecek bayramlarınız bayramların amacına uygun ve sevdiklerinizle mutluluk ve sağlıkla yaşansın!
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.