SON DAKİKA
Hava Durumu

Ultra lüks uçak ve CHP'nin İş Bankası hisseleri

Yazının Giriş Tarihi: 17.09.2018 11:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.09.2018 11:15

Kendisini Varlık Fonu A.Ş.'nin başkanı, Hazine ve Maliye Bakanı olan damadını da buraya başkanvekili olarak atayan, "Türkiye bir anonim şirket gibi yönetilmeli" diyen ve Anayasa'ya göre herhangi bir icraatından dolayı sorumlu tutulamayan, suçlanamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk'ün CHP'ye bıraktığı İş Bankası hisselerinin Hazineye devredilmesi gerektiğini söylüyor.

Bakü'den dönüşte uçakta gazetecilere açıklama yaparken, "Siyasi partiler banka kurabilir mi? Hayır, kuramaz." diyor.

Doğru, bir partinin ya da başkanının A.Ş.'lerde işinin olmaması lazım...

Da, Erdoğan'ın kendisi Varlık Fonu A.Ş. ile birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı aynı zamanda.

Buna ne diyeceğiz peki?

Kaldı ki, İş Bankası özel bir banka ve de buradan CHP'ye gelen bir para yok, birkaç yönetim kurulu üyesini belirleme hakkı var Atatürk'ün vasiyetinden dolayı...

Hani başkasına bir şey söylerken önce bir kendimize bakmamız gerekmez mi?

Galiba Erdoğan, CHP'nin Atatürk'ün vasiyeti olan İş Bankası hisseleri konusunu, Katar'ın satışa çıkardığı ama Türkiye'nin almak istemesi üzerine "yok size satmayalım, hediye edelim" dediği söylenen ultra lüks uçağa ilişkin tartışmalar üzerine gündeme getirdi.

Kamuda tasarruf yapılması için devletin tepelerinden başlayarak yapılan çağrılar ortadayken gündeme gelen ultra lüks uçak elbette kamuoyunda tartışılır, dikkat çeker.

Hediye bile olsa çok pahalı olduğu için dikkat çeker böylesi bir uçak. Acaba Katar Emiri bu uçağı neden hediye etti diye merak eder yurdum insanı. (hepsi değil tabi ki).

Erdoğan, belli ki, uçağa yönelik tepki ve eleştirileri "cehape"yi bir konuda daha gündeme taşıyarak savuşturmak istiyor.

Cumhuriyet Gazetesi'ndeki değişiklik

Cumhuriyet Gazetesi'nin bir önceki ve şimdiki yöneticileri ile yazarlarından bazıları karşılıklı keskin ve mutlak ifadelerle suçlamalarda bulunuyorlar birbirlerine.

Haklı yanlar olduğu kadar çok gereksiz ve yersiz kimi suçlamalar da var bunlar arasında.

Cumhuriyet Vakfı'nın yeni başkanı Alev Coşkun ve Mustafa Balbay'ın Cumhuriyet yazar ve yöneticilerine yönelik davada hukukta yeri olmayan "yayın çizgisi değiştirme" suçlamasında aleyhte tanıklık yapmaları ve Cumhuriyet Vakfı Genel Kurulu'na ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazılan isimsiz şikayet mektubu elbette tarihe kaydedildi.

Burada benim için önemli olan Cumhuriyet'in bundan sonraki yayın çizgisinin yönü.

Gidenler, kalanlar ve yeni gelenler arasında yazılarını okuduğum, okuyacağım kalemler var.

Yönetimdeki bu değişiklik "Cumhuriyet bitti" şeklinde yorumlanmamalı.

Yandaşlaşıp, "havuz"a düşeceklerse zaten bitmiştir. (Öyle olacağına ihtimal vermiyorum)

Cumhuriyet, yönetiminde kim olursa olsun demokrasi, hukuk, insan hakları ve özgürlük mücadelesinde çizgisini koruyup bir kale olacaksa, aydınlanma devrimlerini savunmada sorun yoksa demokratlar açısından önemli olan budur.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.