Şimdi ne verelim Reise?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, YSK'nin, yasanın açık hükmüne rağmen, oy verme işlemi sürerken aldığı "mühürsüz pusula ve zarflar geçerlidir" kararıyla atı alanın Üsküdar'ı geçtiği, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "kan dökülür" endişesiyle halkı yanına alarak YSK önüne gitmediği tartışmalı 16 Nisan Referandumunun 7. yıldönümünde ne diyor;

"Parlamenter sisteme geri dönüş tartışmaları bir daha açılmamak üzere milletimiz tarafından kapatılmıştır. Siyaset kurumunun eskiye dönüş tartışmalarıyla vakit kaybetmek yerine mevcut sistemin daha da iyileştirmesine mesai harcamasının çok daha faydalı olacağına inanıyorum."

Hani bu sistem mükemmeldi, uçuyorduk, kaçıyorduk! Hani, “verin şu kardeşinize yetkiyi, görün etkiyi, dövizle faizle nasıl mücadele ediliyor”du!

MHP lideri Bahçeli'nin, "sen anayasaya uymuyorsan anayasayı sana uyduralım" çıkışıyla önayak olduğu referandumla tüm yetkiler bir kişiye verilmişti, her şeyi çözmesi için oysa!

Peki ne oldu da Erdoğan'a göre dizayn edilen sistemin iyileştirilmesi gerekti?

Bu sorunun yanıtı belli ancak asıl ne oldu?

Enflasyon, faiz, döviz fırladı, her geçen gün fakirleşen halkı canından bezdiriyor.

Kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı, yargının biraz var olan bağımsızlığına rahmet okundu, devlet parti devleti oldu, kurumlar kurum olmaktan çıktı.

Üstelik, ekonomist olduğunu iddia eden, “ekonominin sorumlusu benim ben” diye kasılan Erdoğan’ın tek karar verici olduğu bu düzen sayesinde buraya geldik.

Bugünkü tablonun nedeni bu tek adam düzeni iken bunun neresi iyileştirilecek?

Deveye sormuşlar, “boynun neden eğri” diye, “nerem doğru ki” demiş.

Durum böyle iken neden parlamenter sistem bir daha açılmamak üzere kapatılmış oluyor. Hele bir sorun halka, “bu sistemle devam edilsin mi, yoksa parlamenter sisteme dönülsün mü” diye.

“Siyaset kurumu bıraksın eskiye dönüşü, bu sistemi iyileştirelim” diyor Erdoğan…

Nasıl iyileştirelim mesela bizi 2018 yılından beri ülkeyi uçuran bu sistemi?

Mesela 50+1 kuralını 40+1’e hatta daha aşağıya çekersek sistem iyileşmiş olur mu?

Bir de, “bir kişi iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmünü değiştirsek olur mu?

Üç, dört, beş…

Bu iki değişiklikle sistem iyileştirilmiş olur mu, bunlar yeter mi?

Erdoğan’dan sonra X hesabından konuya giren, seçilmişlere ayar veren, tehdit eden atanmış danışman Cumhurbaşkanının üstü kapalı konuştuğu yüzde 50+1 konusunda açık konuşuyor.

O ne diyor;

"Siyaset kurumu zaman zaman yüzde 50+1 kuralını tartışmaya açıyor. Tartışmada bu kuralı siyasetin ihtiyaçlarından ziyade halkın ihtiyaçları ve kapsayıcı demokratik siyaset üzerinden ele almak üstün yarardır."

Yüzde 50+1’i tartışmaya açan siyaset kurumu kim? Muhalefet mi, iktidar mahfilleri mi?

Muhalefetin yüzde 50+1’in değişmesine ilişkin bir talebi yok, iyileştirilmiş bir parlamenter sisteme dönüş talebi var. Bunu dillendiren iktidar cenahı ve geleceğini bu sisteme bağlamış olan atanmışlar.

Danışman kendi taleplerini, “siyasetin ihtiyaçlarından ziyade halkın ihtiyaçları” kılıfına bürüyerek “üstün yarar” ifadesiyle de üzerini cilalıyor…

Yazıyı yazarken Erdoğan’ın, seçimlerden sonra “birlikte çalışma” çağrısı yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kapısının açık olduğuna, kendisiyle ele alacakları konu başlıklarının çok olduğuna ilişkin açıklaması geldi.

İktidara geldiği 2002 yılından bu yana her istediği gerçekleşen, başta Baykal, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'nun can suyu olduğu Erdoğan yeni şeyler istiyor...

Bakalım Özgür Özel ne yapacak?

İktidarın yüzde 50+1'i aşağıya çekme taleplerinin dillendirildiği sırada açık olduğu söylenen kapıdan girecek olan Özgür Özel’in "çok olan konu başlıkları" konusunda neler yapıp yapmayacağını ilerleyen aylarda göreceğiz.

Ya yerel seçimlerde elde ettiği başarının gücüyle ülkeyi kurucu ayarlarına, demokratik laik sosyal hukuk devleti sınırlarına çekmek için çaba harcayacak ya da iktidarın istediği anayasa değişikliğine can suyu olup tek adam düzenini tahkim ederek BOP sürecinin ilerlemesine katkı verecek!