Operasyon sırası internete geldi!

Başta yargı olmak üzere demokratik hukuk devletinin tüm kurumlarını tek bir kişinin iradesine bağlama yolunda son dönemde önemli mesafe alan AKP iktidarının demokrasilerin dördüncü gücü olan basını kendisine bağımlı kılmaya çalışmayacağını düşünmek saflık olurdu.

Nitekim yazılı ve görsel medyada kendine biat eden bir medya yaratan iktidar özellikle Gezi olaylarından bu yana internet medyasından ve bunun en önemli parçası sosyal medyadan son derece rahatsızdı.

Türkiye'yi sarsan gösteriler olurken, anlı şanlı televizyon kanallarının 'penguen belgeselleri' yayınlaması, medya patronlarının, devlet hazinesi ve ihaleler nedeniyle iktidardan, daha doğrusu Başbakan Erdoğan'dan nasıl korktuklarının göstergesiydi.

İşte; yazılı ve görsel medyanın önemli bölümünün halkın gerçeği öğrenme hakkına gözlerini kapattığı bu ortamda internet gazeteciliği ve sosyal medya halkın en önemli bilgi alma ve haberleşme kaynağı oldu. Patron gazeteciliğinin iflas ettiği yerde boşluğu yurttaş gazeteciliği doldurdu. Yurttaşlar, yurttaşları haberdar etti, twitter'dan, facebook üzerinden, youtube'dan, e-mail gruplarından.

İktidarın internetten rahatsızlığı sürerken yasa tasarıları gündeme geldi-gitti, ancak 17 Aralık 2013'te patlayan yolsuzluk operasyonu canları iyice sıktı! Bakanların, bakan çocuklarının ve Başbakan Erdoğan'ın yakınları hakkındaki iddiaların, ses kayıt ve kasetlerinin internet ortamında halka ulaşması bardağı taşırdı!

Peşpeşe gelen ama adli kolluk güçleri operasyon yapmadığı için kadük kalan soruşturmaların iyice paniklettiği iktidar; emniyet, yargı ve bazı kamu kurumlarının ardından internet ortamını da zapt-u rapt altına almak için kolları sıvadı.

Yargı sürecini by-pass ederek doğrudan idarenin kararıyla sansür uygulamasının önünü açan tasarı bu hafta Meclis'te görüşülecek torba yasanın içine konuldu. HSYK tasarısında olduğu gibi yoğun tartışmaları beraberinde getirmesi beklenen tasarı daha yasalaşmadı ama sansür mekanizması çalışmaya başladı.

Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'nun 17 Aralık operasyonu ile yayına giren yenidonem.com internet sitesinin ardından gazeteci Serdar Akinan'ın vagus.tv internet sitesi dün TİB kararıyla erişime engellendi.

Geçmişte mahkeme kararları ile erişime kapatılan siteler vardı ancak bu siteler durum mahkemeye bile intikal etmeden Savcılığın kararı üzerine Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından kapatıldı.

Bakalım bunu önümüzdeki günlerde hangi sitelerin kapatılması izleyecek.

Aslında Başbakan Erdoğan'ın derdi başkalarının kaset ve ses kayıtları ile tapeleri değil. Erdoğan, iktidar ve iktidar mensupları ile yakınlarına yönelik yayınları engellemenin peşinde. T24'ten Doğan Akın'ın ifade ettiği gibi 'yasadışı kayıtlar Erdoğan'ın dilinde, yasal dinlemelerin yayını ise yasak!' Yani Erdoğan diyor ki, kendime dokundurtmam!

Doğan Akın bugünkü yazısında çok önemli bir noktaya dikkat çekiyor. 'Türkiye fiilen çok hukuklu bir sisteme geçmiş durumda, seçme hakkını sadece Başbakan'ın kullanabildiği bir çok hukukluluk.'  Yasaların uygulandığı vatandaşlar ve uygulanmadığı vatandaşlar var karşımızda.

Başbakan internette, haber sitelerinde kimi haberleri, paylaşılacak görüntü, ses kaydı ve haberleri engelleyerek, bir şeyleri halktan gizlemeyi planlıyor ancak Türkiye, Erdoğan'ın kafasında ülkeyi hapsetmeye çalıştığı dünyanın çok ötesinde.

Geçmişteki örneklerden de biliyoruz ki, halkın haber alma özgürlüğünü engellemeye çalışan, birşeylerin üstünü örtmeye çalışan iktidarlar girdikleri bu yolda amaçlarına ulaşamadı. Hele iletişimin başdöndürdüğü günümüzde bu mümkün değil. Bugün sansür uygularsınız yarın uygularsınız ama bunu devam ettiremezsiniz, mızrak çuvala sığmaz hale gelir. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var.

Erdoğan HSYK tasarısında olduğu gibi yine AB'den herhangi bir tepki ve uyarı gelmeden bu tasarıdan vazgeçse daha iyi olur Türkiye için.

twitter.com/zaferopsar