Rusya’da Nazım’la dolu geçen Moskova turumuzun ilk gününde Tretyakov Devlet Galerisi’ni gezdik. Burası Rus iş insanı Pavel Tretyakov tarafından kurulan bir sanat müzesi. Bizdeki Rahmi Koç Müzesi gibi yani. Tretyakov, 19. Yüzyıl'da yaşamış sanatsever ve koleksiyoncu, hayırsever bir Rus.
Sovyetler Birliği'nin II. Dünya Savaşı'na girmesiyle birlikte, ülkedeki diğer müzelerde olduğu gibi Tretyakov Devlet Galerisi’ndeki eserler de 17 vagonluk bir tren katarı ile Novosibirsk'e nakledilmiş. Müze, Kızıl Ordu’nun Berlin'e girişinden hemen sonra eski yerinde yeniden açılmış.
Moskova ve St. Petersburg’da gezdiğimiz müzelerde dikkatimizi çeken şeylerden biri de buydu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi savaş uçakları müzeleri de hedef almış. Ruslar, bu müzelerdeki birçok eseri ya başka yerlere taşımış ya da toprağa gömerek korumaya çalışmışlar.
Dünyanın en önemli güzel sanatlar koleksiyonlarından bazılarının sergilendiği galeride yaklaşık 250 sanatçının 130 bin civarında eseri bulunuyor. Bu sanatçıların en bilinenleri arasında Andrey Rublev, İvan Ayvazovski, Viktor Vasnetsov ve İlya Repin, Kazimir Maleviç var.
İlya Repin'in en meşhur tablolarından biri olan "Korkunç İvan" olarak bilinen, Rus Çarlığı'nun kurucusu IV. İvan'ın oğlunu öldürmesine lişkin tablo da bu galeride bulunuyor. Tabloda babanın dehşeti, pişmanlığı, azabı ve hayatı sönmekte olan oğlunun sakin ifadesi dikkat çekici.
2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı şiddeti düşmesine rağmen devam ediyor ancak gezdiğimiz iki şehirde de bunun herhangi bir yansımasına tanık olmadık. İHA ve dronlar ile karşılıklı saldırıların olduğuna ilişkin haberleri okuduk sadece. Halkın yaşamı normal devam ediyor. Cephe savaşı oluyorsa da bunlar iki ülke sınır hatlarında yaşanıyor.
Dostoyevski'nin Tretyakov Devlet Galerisi'ndeki tablosu
Önceki yazımda da belirttim, etrafta hiçbir yerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bir posterine ya da isminin olduğu herhangi bir afişe rastlamadık. Kremlin Sarayı’na gelip giderken trafik sıkışıklığı nedeniyle karayolu yerine helikopter kullandığını söyledi rehberimiz. Nerede yaşadığına ilişkin de herhangi bir bilgi olmadığını, bunun da güvenlik nedeniyle böyle olduğunu ifade etti.
Rusça’da “kale” anlamına gelen Kremlin, kentin içinden geçen Moskova Irmağı’nın 40 metre yükseğinde kurulu bir saray. Çarlık döneminde çarların ikametgahı da olan 28 hektarlık alanda kurulu Kremlin’in etrafı 20 metre yüksekliğe ulaşan ve 2 kilometre uzunluğundaki surlarla çevrili. Bu alanın içine çeşitli dönemlerde kuleler, kiliseler, katedraller, tiyatro ve kongre sarayı eklenmiş.
Sovyetler ile ABD arasındaki uzay yarışında 1961 yılında uzaya ilk çıkan Rus kozmonot Yuri Alekseyeviç Gagarin de gururla anılan isimlerden biri. Değişik yerlerde heykeli olan Gagarin anısına Kremlin Sarayı'nın içinde bir meşe palamudu dikilmiş.
Kremlin'in önemli yapılarından olan Büyük İvan Çan Kulesi'nin yapımına 1505'te başlanmış ve 95 yıl sürmüş. Kulenin dibinde dünyanın en büyük çanı olan 218 ton ağırlığındaki Çar Çanı bulunuyor. Yapıldıktan sonra hiç çalınmayan çanın bir parçası kırılmış halde duruyor. I. Petro tarafından 1703'te Rus Çarlığı'nın Avrupa'ya açılan kapısı olması amacıyla kurulan St. Petersburg’un başkent olmasıyla Kremlin, Sovyetler Birliği'ne kadar 200 yıl öylece kalmış.
Kremlin Sarayı’nın doğusunda bulunan Kızıl Meydan bugünkü Rusya ve SSCB’nin toplumsal ve siyasi tarihinde önemli bir yer tutuyor. Rusça’da “krasnaya” olan “kızıl” sözcüğü “güzel” anlamına geliyor. Televizyonlarda ve fotoğraflarda gördüğümüz çok sayıda küçük kubbelerden oluşan dini yapıların en büyüğü olan Aziz Vasil Katedrali Kızıl Meydan’da bulunuyor. Tarih boyunca idamlara, gösterilere, mitinglere sahne olan meydan Sovyetler döneminde Kızıl Ordu’nun gövde gösterisi yaptığı bir alandı.
1924'te ölen Sovyetler Birliği'nin kurucusu Ilyiç Vladimir Lenin’in mozolesi de meydanda bulunuyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Lenin’in mozolesinin meydandan kaldırılması düşünülmüş ancak vazgeçilmiş. Zaten başta Moskova ve St. Petersburg olmak üzere birçok yerde Lenin’in heykelleri yerlerinde duruyor. Moskova’da Marks’ın heykeli de adını taşıyan meydanda.
Bugün her ne kadar Putin, muhalefetin etkisizleştirildiği seçimlerde halkın büyük çoğunluğunun desteğini alarak seçilse de Ruslar’ın geçmişle olan duygusal bağları da sürüyor. Lenin hala halkın bir bölümünün gönlünde yerini koruyor. Stalin’e olan ilgi Lenin’den daha az ama onun yeri de İkinci Dünya Savaşı'ndaki rolü nedeniyle ayrı. Rehberimiz ayrıca Ruslar’ın kendilerini Yeltsin döneminde daha özgür hissettiklerini bugün ise durumun aynı olmadığını söyledi. Halkın bugünkü yönetim ve Rusya-Ukrayna savaşı hakkında herhangi bir şey konuşmaktan kaçınması da dikkat çekiyor.
Dünyanın en eski ve büyük ve güzel metrolarından biri olan Moskova metrosundan bahsetmeden geçmek olmaz. Moskova Metrosu’nun görünce, “Burası metro ise bizim Bursa’daki nedir?” diye sormadan edemedim ve kendimi çok kötü hissettim. İnşasına 1931 yılında Stalin döneminde başlanan metronun 182 istasyonunun her biri ayrı bir müze adeta. Duvarlar tablolar, resimler, rölyef ve heykellerle süslü. Tarihi metro turistlerin en çok ilgisini çeken yerlerden birisi. Toplam 12 hattın bulunduğu Moskova Metrosu'nda her hattın kendine ait ismi ve rengi bulunuyor. Saat sabah 05.30 ile gece 01.00 arasında toplam 19,5 saat aralıksız çalışan Moskova Metrosu, yoğun saatlerde 90 saniye aralıklı seferler yapıyor.
Moskova Metrosu İkinci Dünya Savaşı'ndaki Moskova Muharebesi sırasında Sovyet liderleri için önemli bir sığınak ve merkez olarak kullanılmış. Stalin 1941 kışında Nazi orduları başkenti tehdit ederken şehri terk etmemiş ve metrodaki karargahından ayrılmayarak savaşmakta olan Sovyet halkına moral vermiş.
İşte metronun istasyonlarından birinde yakın zamanda yapılan bir Stalin heykeli var. Heykelin yapımı halkı ikiye bölmüş ancak Putin heykelin yapılarak açılmasını istemiş. Ruslar, Kızıl Ordu’nun Nazi orduları karşısında ağır kayıplar vererek Hitler’i durdurmasının gururunu yaşarken Putin de Vatanseverlik Savaşı’nın zaferini zaman zaman dile getiriyor, Ukrayna ile süren savaşta ve Batı'nın kendilerini hedef alması karşısında tarihteki büyük zaferlerden ilham alıyorlar. Bu arada yaptırımlar nedeniyle Rusya uluslararası para transferi sisteminden çıkarıldığı için Rusya'daki bankaların dışındaki kredi kartları alışverişlerde kullanılamıyor.
Metroda birkaç istasyon süren yolculuktan sonra Puşkin Müzesi’ni gezdik. Tam adıyla Puşkin Devlet Güzel Sanatlar Müzesi, antik Mısır'dan çağdaş Avrupa sanatçılarının eserlerine kadar geniş bir esere sahip. Bu müzede Osmanlı döneminde önce İngiltere’ye götürülen, oradan Almanlar’ın ardından Ruslar’ın eline geçen Truva hazineleri de bulunuyor.
Adı bu müzeye verilen Aleksandr Puşkin Rusya'nın "ulusal şair"i ve modern Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul ediliyor. Birçok müzede tabloları ve meydanlarda heykelleri var.
Gezimizin üçüncü gecesinde St. Petersburg’a gitmek için Moskova’dan trenle yola çıktık. 8.5 saat süren yolculuktan sonra beyaz gecelerin yaşandığı o güzel şehre vardık. Tren yolculuğu Rusya’da ve Avrupa’da en konforlu yolculuklardan biri. Yataklı vagonlarda keyifli bir yolculuk yaşadık.