SON DAKİKA
Hava Durumu

Mağduriyet mi dediniz!

Yazının Giriş Tarihi: 21.01.2023 11:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2023 19:15

Türkiye'de bugüne kadar cumhurbaşkanlığına aday olunmasıyla ilgili bir tartışma olmamıştı.

Oysa bir süredir Tayyip Erdoğan'ın üçüncü kez aday olup olamayacağı tartışması gündemin ilk sırasında.

Anayasa, yasa ve kurallar bir devletin sağlıklı işleyişi, toplumsal düzen için vardır, bunlara uyulmazsa kargaşa ve kaos olur. 

12 Eylül'ün darbeci generalleri bile Kenan Evren'in 1982'deki plebisitte cumhurbaşkanı seçilmesine ilişkin anayasaya geçici madde koyarken, 2017'deki tartışmalı referandumda anayasaya Erdoğan'ın durumuna ilişkin geçici bir madde koymayanlar şimdi kafalarına göre yorum yaparak Erdoğan'ın seçime kendisi karar verse bile aday olabileceğini savunuyorlar canhıraş...

Başta CHP olmak üzere bazı muhalefet partileri ise anayasa hukukçularının net şekilde, "üçüncü kez aday olamaz" dedikleri bu durumu Erdoğan'ın mağduriyet olarak kullanacağı gerekçesiyle fazla dillendirmiyorlar.

Oysa mağduriyet nedir?

Hakkın olan bir şeyden mahrum bırakılıyorsan mağduriyettir.

Ortada böyle bir şey var mı?

Yok...

İki defa hakkın olduğu şekliyle cumhurbaşkanlığı yapmışsın...

Anayasa'nın ilgili maddeleri net, bir kişi iki kez cumhurbaşkanlığı yapabilir. Üçüncü kez aday olabilmesi ancak TBMM'nin erken seçim kararı alması ile mümkündür.

Erdoğan anayasal yetkisi ile seçimlerin yenilenmesine karar vermesi haline yeniden aday olamıyor. 

Üstelik 20 yıldır ülkeyi yönetiyor, bunun 2014'ten sonrası tek başına, 2018'den sonrası ise tam bir frensiz otoban şeklinde...

Daha neyin mağduriyeti?

Ama "kutuplaştırma" ve "mağduriyet"ten güç devşirmenin ustası Erdoğan bunu da kendi kitlesine, "Bak benim aday olmamdan korkuyorlar, engellemek istiyorlar" diye anlatarak onları birarada tutmak isteyecek.

AYM'nin hoşuna gitmeyen kimi kararları sonrası, "Uymuyorum, saygı da duymuyorum" diyen Erdoğan, anayasanın cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili hükümlerine rağmen fiili bir durum yaratmak istiyor. Ortağı Bahçeli de tüm bunlara rağmen, "Adayımız belli, kararımız net" diyerek buna önayak olmaya devam ediyor.

Türkiye bir hukuk devleti olmayı bırakın, kanun devleti olmaktan bile uzak bir noktaya düştü. Çünkü uymak için çıkarılmış olan kanunlar iktidarın keyfine göre işliyor ya da işlemiyor...

Erdoğan'ın kullanmak istediği bir başka "silah" da sorun olmaktan çıkmış olan başörtüsü...

Muhalefet, Erdoğan'ın "gollük pas" diye tanımladığı bu tuzağa düşerse seçim sandığının yanına bir de referandum sandığı konulacak ve Erdoğan halkın canını yakan tüm sorunları başörtüsüne sararak, bunların konuşulmasını engellemek isteyecek.

Muhalefetin yapacağı şey, Meclis'te bunun önünü kesmek ve referandum kapısını kapatmaktır.

Hiçbir yasa teklifi, önergesi AKP-MHP tarafından kabul edilmeyen "illet", "zillet" diye hakaret edilen muhalefetin bu konuda iktidarın kuyruğuna takılması anlaşılır değil.

Çünkü Türkiye'de bir başörtüsü sorunu yok ve olmayacak, Anayasada da yasaklayıcı hüküm yok. Köprülerin altından çok sular aktı, Türkiye bugün başka bir noktada...

Bu ülkenin temel sorunları, hayat pahalılığı, adaletsizlik, yolsuzluklar, demokrasinin ortadan kaldırılmak istenmesi, doğa talanı, laikliğin yok sayılarak tarikat ve cemaatlere teslim edilen devlet kurumlarına olan güvenin yitirilmiş olmasıdır...

Halk bunların faturasını sandıkta kesecektir.

Muhalefetin tek ses halinde odaklanacağı acil şeyler bunlar.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.