Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başında olduğu AK Parti iktidarı Türkiye’yi adım adım demokrasiden uzaklaştırdı ve son olarak 19 Mart’ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yargı eliyle yapılan operasyon ile bir tür ara rejime geçti. Ara rejim diyorum çünkü iktidarın işine gelmeyen şeyler için anayasa ve yasaları keyfi biçimde yok saydığı, yerel mahkemelerin, Yargıtay’ın, anayasanın amir hükümlerine rağmen AYM ve AİHM kararlarına uymadığı bir dönemdeyiz. Eğer demokrasi güçleri ortaya koyacağı demokratik mücadele ile bu hibrit rejime son veremezse iktidar peşinde olduğu anayasa değişikliğini gerçekleştirme fırsatı bulup bu rejim kalıcı hale getirmek isteyecektir.
Peki iktidar rejimi kalıcı hale getirmeye çalışırken CHP’nin başını çektiği muhalefet cephesinde durum nedir?
19 Mart sivil darbesinden sonra İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin polis barikatlarını aşarak Saraçhane’ye ulaşmalarından sonra CHP'nin başlattığı, “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinde sıra Bursa’daydı. 19 Mart’tan sonra gençlerin başını çektiği protesto eylemleri ile silkinerek kendine gelen ve edilgen muhalefete son veren CHP’de Genel Başkan Özgür Özel, liderliğini kanıtladı.
İktidar karşısında gerçekleri sözünü esirgemeden söyleyen Özel, dün Bursa’da da ülkenin geleceği adına umut verdi. Kent Meydanı’nda toplanan onbinlerce yurttaş demokrasiye sahip çıktı, adalet arayışı ve özgürlük mücadelesinin sesi yankılandı tüm Türkiye’ye. Mitinge çok sayıda sol parti, sendika ve demokratik kitle örgütü bayrak ve flamalarıyla katılarak demokrasi mücadelesine destek verdi. Mitinge DEM Parti'den de katılımlar oldu ancak iktidar ile olan “barış süreci”nin başına bir şey gelmesini istemedikleri için olsa gerek flamaları göze çarpmadı. Bu durumu da anlamak lazım.
Mitinge katılım konusunda tahminler farklı farklı ancak yapay zekanın alanın büyüklüğü ve fotoğraflardaki insanlar üzerinden yaptığı değerlendirmeye göre alanda yaklaşık 60 bin kişinin toplandığı tahmin ediliyor. Ancak Bursa gibi metropol bir kent için sayı az gibi görünse de CHP için bu sayı önemlidir. Çünkü muhafazakar sağın kalesi olarak bilinen Bursa’da sol partilerin mitingleri çok kalabalık olmaz bu uzun yıllardır böyledir. Ancak bu kalenin de son yapılan yerel seçimlerde yıkılmaya başladığını gördük. CHP’nin Bursa’da 47 yıl sonra kazandığı seçim zaferi bunun miladı oldu. Yozgat ve Konya gibi AK Parti’nin kalesi durumundaki şehirlerdeki mitinglere bakınca Türkiye’deki değişimi anlamak kolay olacaktır.
CHP’nin Bursa mitingi öncesi Tophane’deki surlara İstanbul’da yasaklanan Ekrem İmamoğlu’nun Atatürk resmi ve Türk Bayrağı ile birlikte resminin asılması önemliydi. Önemli eylemlere imza atan CHP Milletvekili Mahmut Tanal Bursa’da da bu farkını göstererek CHP Bursa Milletvekilleri ile birlikte İmamoğlu’nun resmini burca astı.
Her mitingde olduğu gibi Silivri’de tutuklu bulanan Ekrem İmamoğlu’nun mesajı okundu meydanda. CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın okuduğu mesajın ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey konuştu.
Bursa'daki cesur ve etkili konuşmasıyla da dikkatleri üzerinde toplayan Özgür Özel, Özcan Yazıcı’nın da yazısında ifade ettiği gibi Erdoğan için, “İmamoğlu kabusuyla” girdiği bu yolun sonunda yeni bir kabus olabilir, yağmurdan kaçarken doluya tutulabilir.
Özel, 19 Mart'ın seçme hakkına darbe olduğunu vurgularken, "Demokratik seçimleri, yani sandığı ortadan kaldırmanın ve bir vesayet rejimi kurmanın peşindeler" dedi.
Özel'in bu uyarısı dikkat çekici. Artık sandıkla seçilemeyeceğini, iktidarını sürdüremeyeceğini gören Erdoğan sandığı ortadan kaldırmaya cesaret edebilir mi, bilemeyiz ancak dış konjonktürün de kendisine rahat hareket etme fırsatı verdiğini düşünürsek bunları denemek isteyecektir.
İşte Özel bu uyarının ardından AK Partili gençlere seslendi. Seslenirken verdiği örnek çok dikkat çekiciydi:
"Tayyip Bey yıllardır birçok müsabakayı kazandı. Kazanınca iyi ama geçen sene kaybetti. Topu aldı, götürüyor, kesecekmiş. Diyor ki: 'Bundan sonra oynamayacağız. Ben kazanmıyorsam, oynamayacağız. Topu keseceğim.' diyor.
AK Partili gençler, Tayyip Erdoğan'a: 'Topu bize ver. Biz mücadele ederiz, biz de kazanabiliriz. Kazanmak da var, kaybetmek de var. Kazanınca övünüp kaybedince topu kesmek olmaz.' demeleri lazım.
Yoksa kazanınca var olan, kaybedince darbeye kalkışan, kaybedince oyunbozanlık yapan bir parti olarak tarihe geçerler."
Demokrasiyi tamamen askıya almayı aklından geçiren Erdoğan bir yandan da 2023’te yapılan CHP 38. Olağan Kurultayını iptal ettirerek parti yönetimini yeniden Kılıçdaroğlu ve ekibine teslim etmek istiyor.
Peki, Kılıçdaroğlu ve çevresindeki bir avuç ekibi ne yapıyor. Ülke ağır bir yıkıma doğru giderken, Özgür Özel ve ekibi 19 Mart'tan bu yana ülkeyi içine düştüğü bu beka sorunundan kurtarmak için demokrasi mücadelesi verirken Kılıçdaroğlu ya da yakın çevresinin bu kayyum hamlesine karşı, 19 Mart sivil darbesine karşı ciddi bir duruş ortaya koyduğunu gördünüz mü? Daha önceleri sosyal medya hesabından sürekli paylaşımlar yapan Kılıçdaroğlu'nun 2019'da özellikle aday yaptığı İmamoğlu için iki cümle kurduğunu gördünüz mü?
Ama sosyal medyaya ve bazı televizyon kanallarına bakarsanız Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bugün yapılacak kurultayın iptali davasının duruşmasından çıkacak kararı dört gözle bekleyenlerin olduğunu görürsünüz. "Geliyor gelmekte olan" diye cümleler kurarak iktidar ile birlikte el oğuşturuyorlar.
Ülke demokrasiden uzaklaşıp iyice otoriterleşirken, adalet ölmüşken, halk hergün fakirleşirken, eğitim çökmüşken, gençler geleceğinden umut kesmişken “koyun can, kasap et derdinde”…
Ama böyle zamanlarda duracağı yeri yanlış seçenler için tarihin vereceği hüküm de bellidir.