SON DAKİKA
Hava Durumu

Erdoğan gölgesiyle kavga ediyor

Yazının Giriş Tarihi: 30.12.2013 09:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.12.2013 09:43

Galiba esaslı bir sinir ve sabır testinden geçiyoruz. Bu sınavı geçemezsek, topluca tımarhanelik olacağız diye korkmaya başladım!

Başbakan Erdoğan'ın günde bilmem kaç meydan ve salon toplantısında bıkmadan usanmadan tekrar ettiği şeyler, kulaklarımızın zarını patlatırcasına bağıra çağıra, yüksek desibelde...

'Devletin içinde çete var', 'bunlar devlete sızmış paralel yapılar' 'tuzak', 'komplo', 'yerli taşeronları da olan uluslar arası plan', 'yolsuzluk yapan babamın oğlu olsa acımam', 'bunlar hain, ajan', 'sen kime çalışıyorsun' vs vs uzayıp giden suçlamalar eşliğinde belagat seramonileri.

Ekran başında hangi kanala geçsek karşımızda öfkeden patlamak üzere olan bir Erdoğan. Bu ne şiddet bu ne celal, nedir bu kadar sizi öfkeyle bağırtan?

11 yıldır iktidarda olan siz değil misiniz? Ne zaman oluştu bu şikayet ettiğiniz yapılar? Hiç mi haberiniz olmadı, MİT niye var, devletin diğer istihbarat örgütleri ne iş yapar? Ülkenin milli ordusuna ve kimi kurumlarına kumpas kuruldu diyorsunuz, kumpas kurulduğunu yeni mi farkettiniz? Kumpas kurulduğunu görüyor ve biliyorduysanız, niye zamanında bu kumpasa müdahale edip durdurmadınız ve yüzlerce insanın mağdur edilmesinin önünü açtınız? Bu kumpasa, siz de ortaklık etmediniz mi o zaman? Siz başka bir gezegende bizim bilmediğimiz bir ülkeyi mi yönetiyordunuz bunlar olurken?

Yoksa bu işleri birlikte yapıyordunuz ya da birileri yapıyor, size dokunmadığı için mi ses etmiyordunuz? Araya kara kedi girince mi bu öfke patlamaları başladı? Sahi ne oldu da bu kadar çatışma yaşanıyor aranızda? Bir bakıyoruz Pensilvanya'dan en ağırından beddua geliyor, ardından 'ininize kadar gireceğiz' meydan okuması. 'İn' diyorsunuz, bugüne kadar o 'in'deki yaşayanla mı hareket ediyordunuz? 'Biz de çok şey biliyoruz, açıklarsak yer yerinden oynar' diyorsunuz. Sizin hayretle karşıladığınız olaylardaki sözünüzle soralım o zaman, 'Böyle bir şey olabilir mi yav?' Bir ülkenin Başbakan'ı böyle söyler mi? Neyse o bildiği şeyin gereğini yapmaz mı? Bu şantaj değil mi?

Nedir Allah aşkına şu 'yeri yerinden oynatacak şey', millete açık seçik anlatın biz de bilelim. En azından ne yapacağımıza karar verelim. Belki de, 'Yav Erdoğan haklıymış' diyecek ve sizi destekleyeceğiz. Yoksa her gün aynı şeyleri dinlemekten bunalıma gireceğiz. Artık sizin öfke patlamanızdan bize inme inecek...

Daha birkaç yıl önce kasetler ortalıkta gezerken, Deniz Baykal'a, 'Ne özeli bu; genel genel, eline diline beline sahip olacaksın, mahremiyet kendi evinde olur' diyordunuz. Şimdi, 'Sayın Baykal'a da bunu yaptılar' diyorsunuz. Hayırdır nasıl 'Sayın' oldu Baykal birden? Birkaç gündür de, 'Bunlar mahremiyete girecek kadar alçaldılar' diyorsunuz. Nedir, ortada dolaşan kaset söylentileri mi var yoksa? Hiç tasvip etmeyiz insanların özeli üzerinden, bel altı vuruşları. Ama başkalarına bu yapılırken, ne yaptınız diye de merak ederiz.

Bugünlerde aklıma en çok Demirel'in o meşhur sözü geliyor. 'Keser dönüyor, sap dönüyor, gün geliyor hesap dönüyor'... Ya da etme bulma dünyası mı diyeyim.

Öyle şeyler yapıyorsunuz ki, hukuku, o şikayet ettiğimiz ceberut devletin kurallarını bile hiçe sayıyorsunuz. Her şey hesap ediliyor, her yere alelacele müdahale ediliyor, soruşturmalar, gözaltılar engelleniyor bir gecede onlarca polis şefi-belli ki daha önceden sizin paralel yapı diye not ettikleriniz- görevlerinden alınıyor, ama hesap etmediğiniz bir şey var ki, o tecelli ediyor. İşte ben bu ilahi adalete inanıyorum. Şu an elinizdeki güç ve imkanla adalet sistemini boğuyorsunuz ama ilahi adalet yetişiyor. İnsanın ettiği o büyük laflar var ya, dönüp dolaşıp sahibini buluyor. Kibir abideleri kibirlerinin altında eziliyor.

Ne oluyor biliyor musunuz, ilahi adalet nasıl tecelli ediyor? Mısır'da darbecilerin öldürdüğü genç Esma'ya ağlarken, polisin attığı gaz fişeği ile komaya giren ve 197 gündür uyanamayan Berkin Elvan için tek kelime etmeyeni geliyor buluyor o ilahi adalet. Mevlana'nın huzuruna gidip hoşgörü nutukları atan, 'yaradılanı sevdik yaradandan ötürü' diyen, ardından Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın polis ve esnaf tarafından sopalarla dövülerek feci şekilde öldürülmesine ses etmeyip 'polisim destan yazdı' diyenin bu sözlerine güceniyor Yaradan ve ilahi adalet tecelli ediyor.

Gezi olaylarında, 'ben bu ülkenin başbakanıyım, bu vatandaşlarımız ne istiyor, bir dinleyeyim' demek yerine, 'polise emri ben verdim' diyerek kibir ve despot tavrından zerre geri adım atmayanlar için tecelli ediyor ilahi adalet.

Çocuklarını kaybeden annelerin, kafaları gözleri gaz fişekleri ile patlayan, sakat kalan yüzlerce insanın ahı var üzerinizde. Aralarında çocukların da olduğu 34 sivilin yaşamını yitirdiği ve iki yıldır hiç kimsenin hesap vermediği Roboski katliamının gölgesi duruyor üzerinizde. O çocukların annelerinden biri ikinci anma yılında kalbi acıya dayanamadı ve oğluyla buluştu. İşte o annelerin dağlanmış yüreklerinden çıkan ahlar göğe yükseliyor ve üzerinizde dolaşıyor.

Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu var ve çıkacak. Siz tüpten çıkan macunu geri tüpe sokmaya çalışıyorsunuz ama elinize yüzünüze bulaşıyor.

Geçmişte kim için hangi olay için ne dediyseniz, bugün sizi buluyor o söyledikleriniz. 'Terör diyorlar, olabilir mi böyle bir şey' diyorsunuz hayretle şimdi yapılan son operasyon için. Sahi, gazetecileri hapsediyorsunuz dediklerinde bıkmadan usanmadan 'Onlar gazeteci değil, terör suçlusu' diyordunuz. Hele kitap konusunda bir sözünüz var ki, hep aklımızda. Nedim Şener ve Ahmet Şık, yazdıkları kitaplar yüzünden tutuklandıklarında, 'Bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir' demiştiniz. Kitap okumayan birinin onu bomba olarak algılaması nomaldi elbette! Bu ve benzeri vecizeleriniz uzadıkça uzuyor...İşte bunlarla tarihe geçiyorsunuz.

Bakıyoruz, 'ininize gireceğiz' dediğiniz cemaate yeniden gül atmayı alttan almayı da elden bırakmıyorsunuz. Neymiş, 'hizmet'in saf temiz insanları kullanılıyormuş... Hemen ardından 'CeHaPe' zihniyeti diye başlıyor, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni de eklemeyi unutmuyorsunuz oğlunuzun vakfına yönelik iddiaları püskürtmek için. Hele kurmaylarınızın o nazik, 'Hocam yurda dönün artık, sizi özledik' şeklindeki çağrıları... 'Affet hocam bizi' der gibi.

Hele o kurmayınızın, 'hasret' sözleri arasında anlattığı bir şey var ki, Türkiye'nin kağıt üstünde hukuk devleti oluşunun bile iflasıdır bu. Kendisi Adalet Bakanı iken bir Yargıtay'da 'imam' olan biri, bir holding yöneticisine ait davanın dosyasını Fethullah Gülen'e göndermiş ve karar için görüş istemiş. Eski bakanınız bu durumu tesbit etmiş ama hiçbir şey yapmamış nedense. Şimdi paylaşma gereği duyuyor kamuoyu ile. Zaten iş hukuk devletinde bir davanın cemaat önderine sorulduğu yerlere gelmişse biz boşa hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı filan tartışmayalım, dükkanı kapatalım! Zaten sizin de hukuk devleti, demokrasi gibi bir derdiniz yok, 'kuvvetler ayrılığı denen şey var ya o bize engel oluyor' diyordunuz ihaleleri satışları kolay yapamadığınız zamanlar. Sizin demokrasiyle olan ilişkiniz ancak seçimden ibaret olduğu için o da amacınız hasıl olduğu yerden terkedilecek bir tramvay zaten.

Duyuyoruz ki, HSYK ve Danıştay kanunlarını yeniden düzenleyecekmişsiniz, bir hata yapmışsınız. Demokrasi evrensel hukuk gibi ilkeler umurunuzda olmadığı için siz sadece size dokunduğu anda feryat figansınız. Lafa gelince de mangalda kül bırakmayan bir haliniz var. 'Babamın oğlu olsa, kendi oğlum bile olsa' diye başlayıp devam eden...

Kendisinden emin olan biri neden korkar bu kadar panikler. Hani yargıya güvenmeliydik, hele bir soruşturmanın sonunu görseydik. Savcıyla işiniz varmış daha. Siz değil miydiniz bundan önce, Ergenekon için 'bu davanın savcısıyım ben' diyen.

'Demokrasi' diyen, 'hukuk' diyen, 'kuvvetler ayrılığı' diyen biz zavallıların sizin için bir anlamı yok. Sona yaklaşmışsınız, artık bitirin bu işi de ülkeyi cemaatle birlikte nasıl bir din anlayışına göre yönetecekseniz yönetin. Artık kavgaya devam mı edersiniz, barışır mısınız, ne yaparsanız yapın. Biz yıllardır demokrasi ve hukukun egemen olduğu adil bir yönetimin hayaliyle yaşayıp duranlar için zaten yine hüsran.

Bütün olanlardan sonra bizlere cemaati, paralel yapıyı şikayet ediyor 'Bu bir istiklal savaşıdır' deyip destek istiyorsunuz. Neyin istiklal savaşı bu, kime karşı, ülke işgal altında mı? Sizi, dış güçlerin taşeronu dediğiniz paralel yapı karşısında galibiyete taşıyıp başımıza esaslı bir diktatör yapacak bir savaş mı bu? Yani sizin istikbalinizin savaşı...

Biz bu 'istikbal savaşı'nı almayalım usta. Biz nasılsa, siz kazansanız de kaybetseniz de kaybedenler kulübündeniz şimdilik. Şimdi kaybedeceğiz belki... Ama biz, hakkı, hukuku, adaleti, barışı arayanlar, yolsuzlukların olmadığı bir ülkenin mücadelesini verenler eninde sonunda kazanacağız.

twitter.com/zaferopsar

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.