SON DAKİKA
Hava Durumu

Bu karardan vazgeçilmeli

Yazının Giriş Tarihi: 13.02.2023 02:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.03.2023 14:59

Türkiye, tarihinin gördüğü en büyük deprem felaketiyle karşı karşıya. Dünya tarihinde benzerleri çok az, 9 saat arayla iki kez yaşanan kırılma ise bir ilk. Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki çifte depremin yolaçtığı felaket çok büyük. İktidarda kim olursa olsun devletin böylesi bir felaketin üstesinden gelmesi kolay değil, bunu herkes kabul ediyor. Fakat depremin ilk gününden bu yana yaşananlar 1999’daki Marmara Depreminin verdiği dersten geçemediğimizi ortaya koyuyor.

17 Ağustos gecesi saat 03.02'deki depremin şokunu biraz attıktan sonra soluğu çalıştığımız Olay Gazetesi'nde almış deprem bölgesinden gelen ilk bilgilerle ikinci baskıyı yapmıştık. Evlerden kimimiz eşofmanla, kimimiz terlikle alelacele çıkmış gazetenin Gürsu Kavşağı'ndaki binasına ulaşmıştık. Sabahın erken saatlerinde de meslektaşım Rıza Ertekin ile birlikte gazetenin sahibi eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar’ın yaralı taşımakla görevlendirilen helikopteri ile bölgeye gitmiş, depremin ilk fotoğraflarını çekmiştik. Deprem sonrası Bursa-Yalova karayolu ile diğer yollar ulaşıma kapandığı için askeri helikopterler ile birlikte özel şirketlerin helikopterleri de yaralı ve malzeme taşınması için seferber olmuştu.

Deprem bölgesinin bazı yerlerini havadan görüntüledikten sonra helikopter bizi Yalova Stadı’na indirdiğinde gördüğümüz manzara şok etmişti. Ortalık adeta savaş alanı gibiydi. Yeşil sahanın her yeri apar topar serilen yatak, battaniye ve çarşafların üzerlerinde yatan yaralılarla doluydu. Askeri birlikler ve kurtarma ekipleri sabahın ilk ışıklarıyla kurtarma çalışmalarına başlamış enkazdan çıkarılan yaralıları taşıyan ambulans ve sivil araçların biri giriyor biri çıkıyordu stada. Yaralılar ambulanslarla getirildiği statta sağlık görevlilerinin ilk müdahalesinden sonra da helikopterlerle Bursa’daki hastanelere naklediliyordu.

Türkiye o tarihe kadar böylesi bir deprem felaketi görmemişti. Ulaşım ve iletişim kopmuş Başbakan Bülent Ecevit kamu görevlilerine ilk talimatı NTV canlı yayını üzerinden vermişti. 18 Nisan’da yapılan seçimlerden sonra Bülent Ecevit’in MHP ile kurduğu hükümet 4 ay sonra büyük felaketle karşı karşıya kalmıştı. Ecevit, devletin deprem karşısında yaşadığı zorluğu, hazırlıksız olduğunu itiraf etmekten çekinmemişti.

6 Şubat sabahı saat 04.17’de 10 ili hallaç pamuğu gibi atan Kahramanmaraş merkezli iki depremin ilk günü adeta gözlerine ışık tutulmuş tavşan gibi kalan görevlileri ise harekete geçmek için Ankara’dan talimat beklediler. Çünkü bakanlar işlerini, "Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla" cümlesini kurmadan yapmıyorlardı. Yangına bile Cumhurbaşkanının talimatlarıyla müdahale edildiğini söylüyorlardı.

Depremdem sonra sert bir yüz ifadesiyle yaptığı ilk konuşmada sosyal medyadaki eleştiri ve tepkiler nedeniyle “zamanı gelince tuttuğumuz defteri açacağız” diyerek tehditvari bir üslup kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1999 depreminde dönemin iktidarına sert ifadelerle yüklenmiş, “Kırılan fay hattı değil, ar damarıdır” demişti. Zemin etütlerinin iyi yapılmadığını söyleyerek, “Malzemeden çalmak da diyebiliriz” ifadelerini kullanmıştı. Bugün 21 yıldır iktidarda ve “kader planı” diyor, zamanında koordine olunarak müdahale yapılmadı eleştirisiyle tepki gösterenlere “şerefsiz, haysiyetsiz” ifadelerini kullanabiliyor.

Oysa aynı Erdoğan, partisi AKP iktidara geldikten 6 ay sonra 1 Mayıs 2003'de yaşanan Bingöl depreminin ardından, "Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkanlarını nasıl kullandığını ortaya koymuştur. Olay kader diye geçiştirilemez. Olayda siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı yatmaktadır" demişti.

O zaman İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 17 Ağustos Salı gününden 26 Ağustos Perşembe gününe kadar 7 gün kapalı kalmasına rağmen 6 Şubat depreminde Borsa İstanbul’u kapatmayı düşünmediler ta ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üç gün süren ısrarlı tepkilerine kadar.

İktidar küçük yatırımcının üç gün boyunca soyulduğu BİST’i depremin olduğu pazartesi günü kapatmayı düşünmedi ama depremzedeleri Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) yurtlarına yerleştirmek için üniversiteleri gelecek akademik döneme kadar kapatıp uzaktan öğretim kararı alabildi.

Gerçekten şaşırtıcı bir karar.

Bu ülkede depremzedelerin barınma sorununu çözecek o kadar çok formül varken yurtların boşaltılarak yüzyüze eğitimden vazgeçilmesi akıl alır değil.

Birçok fakülte ve bölümde uygulamalı dersler, laboratuvar dersleri var... Ülkenin en çok ihtiyacı olan eğitim vazgeçilen bir alan olamaz...

Bu ülkenin depremzedeleri konuk edecek kapasitesi var. O kadar çok otel, kamu misafirhanesi, o kadar çok Kur'an kursu ve vakıf yurdu var ki... Vatandaşlar neden oralara yerleştirilmiyor?

Kur'an kurslarında bir süre uzaktan eğitim yapılamaz mı, ya da bir dönem ara verilse ne olur?

Bizim vergilerimizle devasa bir bütçeye sahip olan Diyanet’in de desteğiyle depremzedelerin barınma sorunu çözülemez mi?

Neden KYK yurtları kullanılacak diye üniversite eğitimi gözden çıkarılıyor? Gençler neden üniversite ortamından koparılıyor?

Pandemi döneminde teknik aksaklıkların bitmek bilmediği, verimli olmadığı görülen uzaktan eğitim neden tercih ediliyor?

Halbuki deprem bölgesindeki üniversitelerin öğrencileri için kolaylaştırıcı kararlar alınabilir, başka üniversitelerin bölümlerine yatay geçiş, ek sınav ve telafiye ilişkin haklar sağlanabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefet ile iktidara yakın kimi çevrelerin de yanlış bulduğu bu kararı gözden geçirmesi gerekiyor.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.