SON DAKİKA
Hava Durumu

Ucuz hayatlar ülkesinin insanları!

Yazının Giriş Tarihi: 10.11.2011 09:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.11.2011 09:31

Tam bir şeyler karalayacaktım ki, 7,2'lik Van depremi girdi araya, sonra da gündem defalarca değişti.

Ve dün tam da bu konuya değinmeyi planlıyordum ki, bu sefer de 5,6'lık sarsıntı, bir kez daha sarstı herkesi.

Deprem, sağlam şamarlar vuruyor yüzümüze, geri kalmışlığımızı, aymazlığımızı...

Bakmayın toplanan yardımlara, kullanılmış eşyaları çuvala tıkıştırıp vicdanların rahatlatıldığına, çürümüşlüğümüz, cahilliğimiz, kokuşmuşluğumuz akıyor paçalarımızdan...

***

Neyse. Bu konuya altta değineceğim tekrar, fakat şu ertelediğim konu FotoFest hakkında bir iki satır karalamak istiyorum, yine gündem değişmeden.

Zira, Milli Takım'ın cuma akşamı Hırvatistan ile oynanacağı (play off) maçı ardından futbolumuzda olabilecek BÜYÜK DEPREM(!) yeni bir gündem yaratabilir.

Öncelikle, FotoFest organizasyonunu her kim düşündüyse, yürekten alkışlamak gerek.

Salt düşünmek değil, uygulamak ve bunu hayata geçirmek çok önemli.

Daha da önemlisi festivalin sürekliliğini sağlamak çok daha değerli...

Çünkü mevcut başkan Recep Altepe ve yönetimi bu konuda pek sabıkalı(!) (Bknz: İpek Yolu Film Festivali)

Başta Dr. Ceyhun İrgil olmak üzere, Bursa BŞ Belediyesi, BUFSAD ve Kent Konseyi'ni, festivalin organize edilmesinde emeği geçen herkesi kutlamak gerek.

Bu festival tamamen Bursa'nın öz kaynakları ve emeği ile yapıldı.

Organizasyonda görev alanların iddiasına göre, festival düzenlenirken BŞ Belediyesi'nin kasasından hiç para çıkmamış.

Bu da önemli bir durum, velhasıl biz de İpek Yolu Film Festivali'nin de bu şekilde organize edilebileceğini iddia etmiş, buna rağmen o festivali kurtaramamıştık.

Ancak, ilk yılı olmasına rağmen eksikleri ve sıkıntıları da yok değildi FotoFest'in.

Özellikle de yabancı sanatçıların eserleri üzerinde uygulanan sansür, hem Bursa'nın, hem de ülkemizin uluslararası alanda imajını zedeleyecek ayrıntılar taşıyordu.

O sanatçılar burada yüzümüze gülüp festivalin düzenlenmesinden duydukları memnuniyeti dile getirseler de, ülkelerine döndüklerinde, kendilerine uygulanan sansürü unutacaklarını düşünmek büyük saflık olur.

Umarım FotoFest'in akıbeti İpek Yolu'na benzemez ve bir dahaki seçimde göreve gelebilecek(olası) yeni başkan, (Recep Altepe başlattı diye) FotoFest'i harcamaz!*

***

Festivaller ve buna benzer sosyal aktiviteler çağdaş bir ülkede yaşadığınızın kanıtıdır.

Her ne kadar, FotoFest sırasında uygulanan sansürü görünce, içimden "iyi ki İpek Yolu Film Festivali bu zihniyetin elinde değil" diye aklımdan geçirsem de, hayatın bir diğer gerçeği olan ve 1999'dan bu yana "ha oldu, ha olacak, yok şu kadar büyük vuracak, vurursa şu kadar bina yıkılacak, şu kadarımız ölecek" diye düşünürken, artık anladık ki, deprem değil, insanları çürük binalar öldürüyor!

Ve önceki gün meydana gelen 5,6'lık gibi orta şiddette bir depremde bile devasa otellerin yerle bir olduğunu görmek, o yapılara oturulur izni vermek, çürük malzemeye göz yummak, dahası ruhsatlandırmak ve insanları o binalara yerleştirmek, ne bir vicdana sığar, ne dine, ne imana, ne insanlığa yaraşır...

"Kimden hesap sorulur, kime fatura edilir?" diye sormak bile istemiyorum. Lakin, bu ülkenin doğusu da, batsısı da, farksız. Yaptığınız her zaman yanınıza kâr kalır. Ya bir aşiret, ya bir parti ya da bir cemaatin mensubusunuzdur ve kılınıza dokunan yanar!

***

İsveç'te yaşayan bir arkadaşım bayramda ziyaretime geldi. İki yıl yaşadığım Göteborg'da tanıştığım orada doğmuş gurbetçilerimizden biriydi konuğum.

İsveç'le kıyaslama yaparken Türkiye'deki pahalılıktan söz açılmıştı ki, bu ülkede ortalama bir vatandaşın araba sahibi olmasının ne kadar güç olduğunu anladık bir kez daha. İsveç'te bir aylık maaşla orta halli bir otomobili, hem de bakkaldan sigara alır gibi satın almak mümkün.

Bizde böyle bir şey ne mümkün!

Dünyanın en yüksek vergisi ve en pahalı benzin bizde olduğu için böyle bir şey TC vatandaşına haram. Ev sahibi olmak da çok zor! Vergisi yüksek, malzemesi pahalı. Cep telefonu görüşmelerine uygulanan son vergiler, dünyanın en pahalı telefon hizmetlerinin Türkiye'de yapıldığını kanıtlıyor.

E zaten trafik kazalarında dünya şampiyonluğu yıllardır bizde. Sağlık ve eğitim hizmetleri de dünya standartlarının ötesinde. Paran varsa sağlık hizmetinin en iyisi, eğitim hizmetinin en kalitelisi emrine amade. Yani bu ülkede her şey çok pahalı!

Ama hakkını yememek lazım. Bu coğrafyada ucuz olan bir şey var, evet var: İnsan hayatı.

*AKP teşkilatı, Hikmet Şahin'in yerine Recep Altepe'yle seçime girmişti. Önümüzdeki yerel seçimlerde de Altepe'nin yerine yeni bir aday çıkarmayacağını kim iddia edebilir?  

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.