SON DAKİKA
Hava Durumu

Sansür bahane, reklam şahane!

Yazının Giriş Tarihi: 17.04.2015 08:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.04.2015 08:51

Türk Dil Kurumu sansürü şöyle açıklıyor; Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükümetçe önceden denetlenmesi işi, sıkı denetimi...

Peki sansür gerçekten de etkili bir yöntem mi?

Yani gerçekten de bir eseri ya da her hangi bir düşünceyi engellemeye yarıyor mu, yoksa o çalışmayı daha da ilgi çekici hale getirip değerini artırıyor mu?

Eğer bir şeyin yaygınlaşmasını engellemek istiyorsanız yapacağınız işin sansür olmadığını düşünüyorum.

Son yıllarda, özellikle de AKP döneminde garip bir sansür uygulaması dikkat çekiyor. Bir şeyi sansürleyip yasaklarken sonucunu asla kavrayamıyorlar!

Bir yandan sansür koyan devlet, özellikle sinemada, gerek belgesel, gerekse kısa veya uzun metraj Kürt temalı filmlere Kültür Bakanlığı vasıtasıyla inanılmaz bir maddi destek verdiği görülüyor. Sadece Kültür Bakanlığı değil aslında, bir çok festival Kürt temalı filmlere daha çok şans tanıyor. Bunlar arasında 'if Film Festivali', Akbank Kısa Film Festivali ve Gezici Festival başı çekiyor. Adana Altın Koza ve Antalya Film Festivali de Kürt filmi gördüğünde yelkenleri suya indirenlerden...

Bu festivallerin komisyonlarındaki Kürt lobisinin gücünden midir nedir, bilemiyorum ama son 15-20 yıldır "Kürtler" üzerinden film yapmak moda oldu sanki ve Kürt konusu sömürüldükçe sömürüldü. Ayrıca Reha Erdem gibi usta bir yönetmen bile konuya kayıtsız kalamayıp, PKK gerillası olmak zorunda kalan genç bir kadının hikayesini anlattığı "Jîn" adlı film çekmekten kendini alamadı.

Bu dönemde film mi çekmek istiyorsunuz, karakterlerinizi Kürtler'den seçin, bir de durumu ajite edin festivaller filminizi havada kapar.

Peki ya sansür mekanizması Kürt filmlerine dokunmuyor mu?

Dokunuyor elbet, dokunmaz olur mu?

Lakin amaç gerçekten sansürlemek mi, yoksa (farkında olmadan)reklamını yapmak mı, anlamak pek de kolay değil!

En taze örneğini 34. İstanbul Film Festivali'nde yarışma dışı gösterilmesi gereken Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu'nun yönettiği 'Bakur/Kuzey' belgeseli yaşadı.

Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu büyük bir cesaret örneği göstererek(!) yaptıkları, Türkiye'deki PKK kamplarındaki yaşantıyı anlatan belgesellerini İstanbul Film Festivali'ne yolluyor ve ön elemeden geçirtme başarısı sağlayarak, gösterim hakkı kazanıyorlar.

PKK kampları, hem de Türkiye sınırları içinde...

Daha önce hiçbir yerde yansımamış görüntülerin yer aldığı bir belgesel.

İster Kürt olun, ister Türk ya da Laz veya Çerkes...

Objektif ve sanatçı/gazeteci gözüyle baktığınızda, mesleki anlamında önemli bir iş var ortada.

Gerçekten belgeselde ne anlatılıyor? Terör örgütünün propagandası mı yapılıyor, yoksa sadece gündelik yaşamlarından kesitler mi yer alıyor, bilmiyorum!

Fakat belgesel son anda sansür kılıcının öldürücü(!) darbesiyle kendini festival dışında buldu. Gerekçe ise belgeselin eser işletim belgesine sahip olmamasıymış.

Hadi canım...

İyi de, İFF bugüne kadar bir çok filmi eser işletim belgesi olmadan göstermiş bir organizasyon.

Bu gerekçeye kim inanır, belki Kadir İnanır(!)

Böyle mazerete böyle espri:)

Kültür Bakanlığı belli ki, Türkiye sınırları içinde PKK kamplarının belgelenmesiyle ilgili bir sıkıntı yaşamış ve bunun kamuoyuyla paylaşılmasını engellemeye çalışmış.

Peki bu sansür işe yaradı mı?

Elbette ki hayır...

12 Eylül döneminde bir çok film, şarkı, roman, gazete dergi, üstelik pornografik unsur yasaklanıp sansürlenir ama bi şekilde el altından hedef kitlesine ulaşmayı başarırdı.

2015'te de durum farklı değil! Hele internet çağında asla...

Türkçesi 'Kuzey'' Kürtçesi "Bakur' belgeseli de sansürlenip festival dışına itilince kıyamet koptu. Sosyal medya çalkalandı...

Yılların İstanbul Film Festivali 34. yılında karizmasını fena çizdi! En baba yönetmenler, yazarlar, aktör ve aktrisler ya festivalden filmlerini çekti ya da çok sert açıklamalarla sansürü ayıpladılar.

Üstüne üstlük Ankara Film Festivali'ne bile sirayet eden sansür belası yüzünden ünlü yönetmen Onur Ünlü başkanlığındaki jüri festivalden çekildiğini açıkladı.

Çok enteresandır, geçen yıl Antalya Altın Portakal da, ön jürinin seçtiği, Reyan Tuvi'nin Gezi olaylarını derlediği 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' belgeselini festivalden atmış ama ne yazık ki, 'Bakur'a verilen destek Tuvi'nin çalışmasına verilmemişti. Hatta Onur Ünlü başta olma üzere bir çok yönetmen, filmlerini çekmeyi nedense akıl edememişti.

Buna rağmen Reyan Tuvi'nin Gezi belgeseli ummadığı bir ilgiye karşılaşmış, ulusal ve uluslararası bir çok başka festivalden davetler alarak teselli bulmuştu.

'Bakur', yani 'Kuzey' belgeselinin başına gelecekler de farklı olmayacak. Bilakis daha fazla ilgi göreceğini kestirmek kehanet olmaz.

Belgesel yasaklanmasaydı belki festival hengamesi arasında kaybolup gidecekti. Amma ve lakin şimdi, ulusal ve uluslararası bir çok festival 'Bakur'u duydu. Sansür sayesinde herkes bu belgeseli merak ediyor.

Emin olun ki belgeseli çeken arkadaşlar, sansürcü başına dua ediyorlardır...

Şimdi gelsin festivaller, gelsin ödüller! ;)

twitter.com/inSanatDernegi

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.