SON DAKİKA
Hava Durumu

Okan Bayülgen ve Reyhan Tüysüz

Yazının Giriş Tarihi: 14.02.2012 09:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.02.2012 09:55

Yaptıkları her iş her kanala yakışıyor.

Tahtında, yani vitrinde ya da makinist koltuğunda Okan Bayülgen varsa her şey yolunda, o olmayınca izleyicinin pek itibar etmediğini Hacıyatmazlarla görmüştük zaten.

Okan Bayülgen ve ekibinin TV8'e geçmesiyle aslında herkes merak içindeydi. Zira Kanal D'de (kemikleşmiş) sabık bir izleyici kitlesi yakalamıştı. Kraliyet Ailesi, aynı performansı yeni ekranlarında da başarıyla sergiliyorlar. Haftanın beş günü canlı yayın yapmak, farklı temaları, çok ince ayrıntıyla işlenmiş konsept içinde izleyiciye sunmak, ilgiyi taze tutmak her babayiğidin harcı olmasa gerek!

Sosyal medyayı akıllıca kullanmasının da bunda payı var kuşkusuz!

Bu satırların yazarı da dâhil, internete hâkim olan herkes farkında olmadan Makine'ye katkı sağlıyor. İster Twit ve mail atarak, ister anketlerini oylayarak veya telefonla arayarak ilgi ve alakanın canlı kalmasında önemli paya sahip olduğunu da anımsatmakta yarar var.

Ortada, alkışlanacak, takdirle yâd edilecek özgün iş olduğu aşikâr!

***

Ancak bunda bir başka ismin de altını çizmek gerek: Reyhan Tüysüz

Ne Okan Bayülgen'i, ne de Reyhan Tüysüz'ü yakından görmüşlüğüm vardır, (şahsen) ne tanır, ne ederim! (Zaten onlar da beni bilmez :D)

Anlaşılan o ki makine çarkının en önemli dişlilerinden biri Reyhan. Öyle olmasa, Okan onu vitrine çıkarmazdı.

Ama ben, "Reyhan Tüysüz'den şikayetçiyim" desem inanır mısınız? :p

Bu şikayetimi ve serzenişimi belirten bir mail attım geçen gün. Ancak, önceki maillerime olduğu gibi buna da tepki vermedi, haşmetmeapın yaveri Tüysüz, kayıtsız kaldı(!)

"Fare dağa kızmış, dağın haberi yok!" demeyin.

Biliyorsunuz, yüzde 90'ı beş parasız çekilen ve ardından da 3 Eylül 2010'da vizyona giren "Adı Aşk Bu Eziyetin" filmini yaptık. Bu proje öncesi ve sonrası sesimizi duyurma amacıyla çok mücadele etmiş, derdimizi kimselere anlatamamış, bir şekilde Okan Bayülgen'e ulaşmaya çalışmış, bu esnada Reyhan hanıma erişmiş, telefonla görüşmeme, durumu özetlememe, mailler atmama rağmen, ilgi ve alakasına nail olamamıştık(!)

Oysa, Okan Bayülgen'in, bizim durumumuzda olan sinemacılara destek verdiğini, programlarını açtığına tanık olmuştuk. Buna binaen biz de cesaret edip böyle bir talepte bulunduk, Fakat, İstanbul dışından olmamızdan mıdır, İstanbul'a çok yakın bulunmamızdan mıdır, (Bursa değil de belki doğuda bir yerde sinema yapmadığımız için midir) bilinmez, Reyhan Tüysüz bizi iplemedi(!)

Geçenlerde, son bir mail daha attım zatı şahanelerine ancak nuh dedi, bu ülkenin, zor koşullarında siz de sinema yapıyorsunuz oh ne ala(!) demedi :D

Olsun demesin.

Onların desteği olmadan da filmimizi çektik, vizyona soktuk, sonrasında da DVD'sini çıkarttık, piyasaya verdik. Her ne kadar birileri gibi, malum bir tanıtım yapamasak da, her ne kadar bu ülkede bizim gibi sinemacıların olduğunu henüz tam anlamıyla herkes bilmiyor ve desteklemiyor olsa da, sorun değil. Gönül isterdi ki daha geniş kitlelere ulaşalım, derdimizi anlatalım ama olmadı... Biz Okan ve Reyhan'ı alkışlamaya devam ediyoruz!

Zaten sanatçıların ömrü alkış kadar değil midir?

Alkış olduğu sürece var(ız)

Bu ülkede, şikenin karışamayacağı, kirletemeyeceği tek değer ALKIŞTIR!

Reyting öldü, yaşasın alkış...

Öyleyse alkışımız bol, Okan ve Reyhan'a da selam olsun!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.