SON DAKİKA
Hava Durumu

Neşet Ertaş: Ölmedim yaşıyorum!

Yazının Giriş Tarihi: 25.09.2012 05:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.09.2012 05:54

O gün, Neşet baba ile yaşadığımı, 2007 yılında Ozan Yayıncılık tarafından basılan "Avrupa'da Mülteci Olmak/Karanlıktaki Gölge" adlı kitabımda şöyle anlatmıştım:

...Neşet Ertaş'ın da özgün türküleriyle renk kattığı gecede gurbetçilerin, sarhoşluğun etkisiyle düştüğü zavallı durumu gözlemledi. Özellikle de Ertaş gibi değerli bir sanatçıyı 'pavyon ortamına' maruz bırakmalar gecenin en trajik anını oluştururken, alkol duvarını aşarak densizliklerini ayyuka çıkaran hemşerilerinin bu davranışlarını Neşet Ertaş'ın olgunlukla savuşturduğuna tanık oldu!

Gündüz saatlerinde bir dergi için Neşet Ertaş'la mini bir röportaj yapma fırsatı da bulmuştu.

Daha ilk soruyu yöneltmeden Ertaş kükremişti:

"Ben koskoca Türk Halk Müziği sanatçısıyım. Yüzlerce beste yaptım, yüzlerce türküm söylendi başkaları tarafından... Sen beni tanımıyor musun da, 'derlemeleri hangi yörelerden yapıyorsun?' diye soruyorsun? Karşında Muharrem Ertaş'ın oğlu Neşet Ertaş var!"

Karşısında Neşet Ertaş vardı gerçekten; ama o Türk Halk Müziği eserlerinin, yöresel özellikler taşıdığını ve dilden dile, ağızdan ağza söylenip günümüze ulaştığını, bu işe gönül vermiş müzik adamlarının da bunları derleyip, yorumladığını biliyor; Ertaş'ı da o sanatçılardan biri sanıyordu; o ana kadar! Meğer Neşet Ertaş türkülerini kendisi yaratıp, söylüyor ve birçok sanatçının da seslendirmesini sağlıyormuş.

"Yahu öyle çok eseri başka sanatçılar tarafından söyleniyor ki, ben de onu derleme yapan halk müziği sanatçıları kategorisinde değerlendirdim. O kadar sinirleneceğini nereden bilebilirdim" diye anlatmıştı bana daha sonra Mateqi.

Ertaş'ı sinirlendiren sadece o soru olmamış. Sakinleştikten sonra Mateqi'ye anlattığına göre, 5-6 yaşlarında eline aldığı bağlaması ile 60 yıldır müzik yaptığını ve son nefesine kadar müzik yapmaya devam edeceğini de belirtti. Ama en çok da TRT'de eserleri hakkında 'Rahmetli Neşet Ertaş'tan alınan eser' diye söz edilmeye başlanması ağırına gitmiş!

"Görüldüğü gibi ben ölmedim ve yaşıyorum. Son nefesime kadar Türk Halk Müziğine hizmet etmeye devam edeceğim!" diye anlattı.

TRT'de kendisi için yapılan bu tanımlamaya çok üzüldüğünü de sözlerine ekleyen Ertaş'ı süzmüş, söyleşinin başında gösterdiği tepkinin aslında bundan kaynaklanmış olabileceğini düşünmüştü. Neşet Ertaş anlatmış, o not almıştı.

"Saz ve bağlama ustası babam Muharrem Ertaş'ın yanından ayrıldığımda 13-14 yaşlarındaydım. O gün bu gündür, müzikteki yolculuğumu tek başıma sürdürüyorum. Bu süre içinde Türk Halk Müziği'ne sayısız eser kazandırdım. Her ne kadar eserlerimin birçoğunun bana ait olduğu bilinmese de, hakkımda öldüğüme dair mevzular geçse de, ben sevenlerimle buluşup onlara müziğimi ve sanatımı sunmanın mutluğunu yaşıyorum ve yaşayacağım! Sanatçıyı sanatçı yapan insan sevgisidir!"

Neşet Ertaş, insanı sevenin her şeyi sevebileceğinin de altını çizdi: "Temel sevgi insan sevgisidir! İnsan analarımızdır bizi doğuran! Biz insan olduğumuz için bize insanoğlu derler! Bütün dünyadaki insanların canı aynı candır ama ayrı candır! Biz bu canlar içerisinde ayrı birer ruhuz; göz denen pencereden, kendimize göre bakarız dünyaya! Bu garibanın aciz sözü, sıradan bir söz sanılmasın sakın! Müziğe başlayıp, eline mikrofon alan sanatçıyım diye ortalıkta dolanıyor! Sanatçı olmak o kadar kolay değil! Emek gerek, ter dökmek gerek, uzun yıllar gerek sanatçı olabilmek için. 25 yıl, 30 yıl mücadele etmek gerek! Ben hayatımda hiç eğitim almadım... Müziği hissederek, duyarak ve yaşayarak öğrendim ve yaptım, yapmaya devam ediyorum! Felsefem insan sevgisi üzerine kurulu! Sevgi haktır!"

***
Evet, o gün Göteborg'da beni azarlayan ve hakkındaki "öldü" söylentilerine isyan eden Neşet Ertaş, bu kez gerçekten de Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Büyük bağlama ustası, gerçek insana Allah'tan rahmet, sevenlerine ve dostlarına, türkü dünyasına baş sağlığı diliyorum...
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.