SON DAKİKA
Hava Durumu

Heyecan, adrenalin ve kaoslar diyarı Türkiye (!)

Yazının Giriş Tarihi: 08.03.2012 11:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.03.2012 11:50

Bununla ilgili en iyi saptamayı da bir süre önce Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun eski Eşbaşkanı Hollandalı Joost Lagendijk yapmıştı.

Gazeteci Nevin Sungur'la evlenerek eniştemiz olan Lagendijk, bir röportajında "Türk olsaydım delirirdim" diyerek aslında her şeyi özetlemişti. 

Her gün bir başka olay, her gün bir başka tartışma konusu ve her gün, diğer günü aratacak, gelecek iyi günlerin özlemini artıracak bir coğrafya burası!

İsveç'te gazetecilik yaptıktan yıllar sonra İstanbul'a yerleşen gazeteci arkadaşım Dilek Yaraş'a bir gün, "Burada ne arıyorsun Allah aşkına, gitsene İskandinavya'da huzur içinde yaşa, baksana memleketin her tarafı karmakarışık" demiştim de, "Orası çok çok sıkıcı, burada her gün yeni bir gündem var, Türkiye bir gazeteci için öyle çok malzeme içeriyor ki, ne yapacam orada?" diye yanıt vermişti.

Gerçekten de öyle...

2 yıl İsveç'te yaşamış biri olarak bu açıklamanın altına ben de imzamı atarım. İsveç tarihinde 2 sarsıcı olay yaşanmış. Biri 1986'da faili meçhul cinayete kurban giden Başbakanları Olof Palme, diğeri de Dışişleri Bakanı (ben de isveçteyken-2003) Anna Lindh cinayeti.

Oysa bizde öyle mi?

Başbakan bir açıklama yapıyor, pat ertesi gün muhalefet lideri kürsüden ip atıyor, ana muhalefet liderinin skandal videoları kasetleri ortalığı sarsıyor, diri diri toprağa gömülenler mi, yakalananların yanlışlıkla serbest bırakılması mı... Trafik ve PKK terörü ise işin cabası. Patlayan bombalar, faili meçhul cinayetler, intiharlar, tecavüzler, kadınlara uygulanan şiddet, çocuklara cezaevinde tecavüz...

Resmen korku, macera ve şiddet dolu canlı bir film gibi hayatımız Türkiye'de!

Bir başka gazeteci arkadaşım Zafer Opsar Twiter üzerinden tez konusu olacak bir saptama yapıp, takipçileriyle paylaşıyor:

"Neden bir Hz Mevlana ya da diğer tasavvuf ehli buyuk insanlar kin, nefret ve öfkeden bahsetmez de, Necip Fazıl 'kin davaciligi' öğütler++ Ve neden başbakan bu buyuk insanların hoşgörüsünden, humanizminden ornek vermez de 'kininin dâvâcısı gençliği' ornek verir Necip Fazıl'dan"

Zafer, başbakanın kin ve nefret ektiğini belki de bundan beslediğini çarpıcı şekilde aktarmış.

Oysa bizim ozanlarımız, düşünürlerimiz ve Anadolu İslam tasavvufu hep dostluk ve barış üzerine, kardeşlik ve iyilik üzerine telkinlerde bulunmuş. Mevlana da böyle, Yunus Emre de Hacı Bektaşi Veli, Karacaoğlan... Ve yakın zamanlardan, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi, Nazım Hikmet, Aşık Veysel ve diğerleri...

***

Türkiye kaos ülkesi...

TV haberlerini izlemeye korkuyor insan...

Namus cinayetleri bir yana, ara yolda giderken, basit bir tartışmanın ardından gariban bir hurdacıyı ezip geçen cani sürücüyü izlediniz mi haberlerde?

Peki ya o sürücünün yakalandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına ne demeli?

Cinayet sadece silahla işlenmiyor ki, o sürücünün yaptığı cinayete teşebbüs değil mi?

Sahi, bir de yargılanmayı bekleyen tutuklu gazeteciler var Silivri'de değil mi?

Pek değerli başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Mardin Artuklu Üniversitesi'nde Kürt kadınlara sesleniyor ve özellikle çocuğu dağda olan annelerin seslerini yükseltmeleri gerektiğini belirtiyor. Başbakan Erdoğan, Kürt kökenli annelerin PKK'nın gerçek yüzünü görmelerini istediklerini vurguluyor ve "Çekin artık ellerinizi çocuklarımızın üzerinden, demenizi bekliyoruz. Onun için 13 yaşındaki çocukların ellerine silah veren, kendi içinde alçakça, vahşice öldüren, hamile kadına kurşun sıkanlar artık bu topraklardan silinmeli" diyor.

Çok doğru diyor, sonuna kadar haklı başbakanımız, fakat polise taş attıkları için yakalanarak Pozantı cezaevine adi suçluların koğuşuna tıkıldıktan sonra tecavüze uğrayan öteki çocukların annelerini ikna edebilmek kolay mı sayın Başbakan?

Bir yanda PKK, öte yanda kontrolsüz, orantısız ne yaptığı anlaşılamayan bir devlet! Aynı devletin Başbakanı bunları söylerken o devletin kollu kuvvetleri, güvenlik güçleri, uçakları masum köylülerin üzerine bomba yağdırabiliyor!

Kadınlar, çocuklar göz göre göre ölüyor, öldürülüyor, gazeteciler yargısız ve infazsız içeri tıkılıyor, Başbakanımız tümünü terörist ilan edebiliyor!

Bu ne yaman çelişkidir böyle!

Evet, burası Türkiye... Macera, heyecan, kaos ve intikam ve hırs ve acımasızlık ve kin sarmış dört bir yanımızı, hiç bu kadar karamsar olmamıştı bu satırların yazarı.

Karanlık yarınlara ışık olsun diye ne desem boş... 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.