SON DAKİKA
Hava Durumu

Gelelim İsmet Paşa'nın günahlarına...

Yazının Giriş Tarihi: 14.11.2019 13:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.11.2019 13:55

Kafamı yıllardır kurcalayan birkaç soru vardı ve 10 Kasım günü o sorular tekrar aklıma geldi. Bu yazıda o sorulara yanıt aramaya çalışacağım.

İsmet İnönü nasıl biriydi sizce? Bazı kesimler, Atatürk'e bir şey diyemediklerinden, onu sert bir şekilde eleştirirken, diğer bir kesim de Atatürk kadar olmasa bile bana abartılı gelen büyük bir sevgi beslerler İsmet Paşa'ya..

İnönü, Atatürk'ün en güvendiği isimlerden biriydi kuşkusuz, ülkeyi de gençlerle birlikte önce ona emanet etmişti. Ya da Genç Türkiye Cumhuriyeti ona kaldı... Peki İsmet İnönü kendisine kalan veya verilen bu emaneti doğru ve Atatürk'ün hedeflediği şekilde koruyabildi mi, yoksa yanlışları var mıydı? Bu yanlışlarına değiniyorum. Bu yanlışlarını duymak/okumak istemeyen varsa peşinen söyleyeyim yazıyı kapatsın, gitsin hoşlarına gidecek yazılar okusun. Bu yazının içeriği birçok kişinin canını sıkabilir, demedi demeyin...

Türkiye nasıl oldu da bu duruma geldi?

Ne oldu da Cumhuriyet'ten ve Atatürk'ten geniş bir kitle bu kadar çok nefret eder oldu?

10 Kasım 1938'den sonra ne oldu da, ülkeyi emanet alanlar yönetemedi, yönetmeyi beceremedi bu güzelim ülkeyi?

Siz merak etmiyor musunuz?

Nerede yanlış yaptı, Atatürk'ten sonra gelenler?

Neden, Atatürk'ün hedeflediği ve çizdiği yoldan değil de, çıkarcılığa ve menfaate dayalı iktidarlar ortaya çıktı?

10 Kasım günü ben bunu düşündüm...

Gerek Anıtkabir'de yaşanan Erdoğan tezahüratları, gerek rabia işaretinin yapılması, gerekse Sn Erdoğan'ın muhalefet liderinin elini sıkmaması, bana bunları düşündürttü?

Nasıl olur da ülkenin Cumhurbaşkanı, alenen, göz göre göre gerçekleri ters yüz edebilir?

Gerçi bu, Sn Erdoğan'ın ilk icraatı değil; Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Ramazan ayında bile mitinglerde, Ak Parti iktidarlarında yapılmayan havaalanlarını, barajları kendilerinin yaptığını söylemişti ama, bu sefer söyledikleri gerçekten de halkın cahilliğinden yararlanma açısından çok tehlikeliydi.

En son ne dedi Erdoğan Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 81. yıldönümünde Beştepe'de yaptığı konuşmada?

"Harf Devrimiyle birlikte yüzde 50 olan okuma yazma oranı sıfırlandı!"

Peki gerçek neydi; Erdoğan'ın dediği gibi yüzde 50 mi, yoksa yüzde 10 dolayları mı?

Peki Atatürk ne demişti Harf Devriminin yapılma gerekçesi için?

"Bugün yapmak zorunda bulunduğumuz çok değerli bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmek... Kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya, bütün yurttaşlara öğretiniz... Bunu yurtseverlik, ulusseverlik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki bir ulusun, bir sosyal topluluğun yüzde onu ancak okuma yazma bilir, yüzde doksanı bilmezse, bundan insan olanların utanması gerek."

Bir yanda halkının aydınlanması, bilinçlenmesi için çabalayan ilk Cumhurbaşkanı Atatürk, diğer yanda inandığı İslam dininin günah olarak kabul ettiği bir yola başvurarak halkının cehaletine güvenerek gerçekleri ters yüz etmekten çekinmeyen bir cumhurbaşkanı...

Ne demişti Hitler'in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, "Yalan ne kadar büyük olursa ve ne kadar çok tekrar edilirse, hem inananı çok olur, hem kendi o yalana inanmaya başlar!"

Yalan söylemek günahmış, yok yandaşlar bu günaha ortak oluyormuş, bunların hiçbirine değinmeye gerek yok. Çünkü her şey ortada.

Benim derdim başka; Nasıl oldu da Türkiye bu duruma geldi, suçlusu kim, kimler, onu sorguluyorum.

Hemen, 10 Kasım 1938'in sonrasına gidiyorum ve şunu soruyorum:

Mustafa Kemal Atatürk öldükten sonra ülkenin başına kim geçti?

İsmet İnönü...

Türkiye'nin, bu güzel ülkemizin Cumhuriyet'in kader anları var ve bu kader anlarından en önemlisi, 10 Kasım 1938'di...

İçki ve sigarayı bırakmayarak sağlığına dikkat etmeyen Atatürk 57 yaşında, belki de en verimli, ülkesine daha da faydalı olacağı çağda, hayata gözlerini yumdu.

Yok zehirlenmiş, yok şu olmuş, bu olmuş. Geçin bunları, zehirlenme varsa bile bunu sağlığına dikkat etmeyerek kendi kendine yaptı.

Bakmadı kendine ve dünyaya veda etti. Geride çok önemli bir eser bıraktı: Çağdaş ve özgür bir ülke: Türkiye Cumhuriyeti...

10 yıl daha yaşasaydı ya da 5 yıl daha, ne olurdu bilemem ama sağlığı bozulmuş birinin ne kendisine ne de başkasına faydası dokunabilirdi...

Peki Atatürk ülkeyi kime bıraktı?

Gençliğe...

Peki gençlik ne yaptı?

Onun emanetine sahip çıkmadı, adeta ihanet etti...

Sadece bugün değil, 1938'den başlayarak

Günümüze kadar...

İlk gaflet ve dalalet İsmet Paşa'dan geldi...

Şimdi birileri, homurdanacak, "ayıp oluyo, haksızlık bu, yuhhhh" diyecek biliyorum ama onların vereceği tepki, bu acı gerçeği değiştirmeyecek.

Neden, hemen açıklayayım; Atatürk'ten sonra ülkeyi emanet alan İsmet İnönü, genç Türkiye Cumhuriyeti'ni 2. Dünya Savaşı'na sokmadı (belki de yaptığı en doğru iş buydu) ama yanlış politikaları nedeniyle Demokrat Parti'nin doğmasına sebebiyet verdi. Elbette bunda, dışarıdan gelen çok partili demokrasiye geçilmesine yönelik baskıların da etkisi göz ardı edilemez.

Fakat ne olursa olsun, Demokrat Parti ve Bayar-Menderes döneminde ülkenin talan edilmesine, adeta ABD'nin uydusu yapılmasına kayıtsız kalmış (Türkiye'yi küçük Amerika yapacağız sözü  Demokrast Parti'nin iktidara gelirken verdiği sözdür) ve belki de en önemlisi Köy Enstitüleri'nin kapanmasına ses çıkarmamıştı, ki bence ülkemizin ikinci kader anlarından biri de bu olaydır...

Bugün yaşadığımız birçok sorunun kaynağı da işte bu döneme dayanır. Zira, Demokrat Parti, Cumhuriyet döneminin tüm kazanımlarını har vurup harman savurmakla kalmadı, hem ekonomik hem de sosyal anlamda gelecekteki krizlerin tohumlarını attı.

İyi de ne yaptı İsmet Paşa?

"Sizi ben bile kurtaramam" demekle yetindi sadece, o kadar!

Başka ne yapabilirdi peki?

Mesela, çok partili sisteme geçilirken kontrolü elden bırakmayabilirdi. Bu güç ve dirayet vardı onda...

Ama o seçimleri kaybettiği için küsüp halkı cezalandırdı!

Demokrat Parti ülkeyi batırırken İsmet Paşa seyretti.

Taa ki, 1960'a kadar...

Ondan sonra olanlar ise tam bir trajedi...

Ülkenin gidişatından rahatsız olan ordu, İsmet Paşa'ya rağmen darbe yaptı ve generallere sözünü geçiremedi...

Peki Atatürk yaşamış olsaydı, Atatürk'e rağmen generaller o darbeyi yapabilir miydi?

Atatürk, Cumhuriyet devrimleri iyice oturmadan kontrolsüzce çok partili sisteme geçilmesine göz yumar mıydı?

İsmet Paşa neden göz yumdu?

Eğer İsmet Paşa çoğulcu demokrasiye geçişi kademe kademe yapsaydı ne Adnan Menderes arsızca davranabilirdi, ne de dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Menderes'in yanlışlarını destekleyebilirdi... Ve sonunda o idam trajedileri de yaşanmazdı.

İşte bu yüzdendir ki, İsmet İnönü başta olmak üzere sonradan gelenler Atatürk'ün bıraktığı emanete ihanet ettiler!

Bu ihanet çizelgesinde ordu içindeki generallerin günahı tartışılamaz. Özellikle de 1980 darbesi ve sonrasında olanlar, zaman zaman kabuk bağlayan yaraların iltihaplanmasına sebep oldu.

O yara tedavi edilemediği için bugün kangrene dönüşmüş durumda...

Kangren olan uzuv kesilip atılır da...

Kangren eğer vücudu, özellikle başı da sardıysa....

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.