SON DAKİKA
Hava Durumu

Baba, oğul ve kutsal kutu...

Yazının Giriş Tarihi: 19.12.2013 09:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.12.2013 09:31

Hangi birini akılda tutacaz, tam da "şaşı bak şaşırır" olduk. Feleğimiz şaştı... Kafalar allak bullak, algılar yerle bir...

Öyle bir 2013 geçti ki...

Mayıs ortalarında oldu ne olduysa.

Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Sam Amca'yı ziyaretine gidip de döndükten sonra, öyle bir ekşın yaşadık ki memlekette...

O neydi öyle; toz duman, gaz, toma, altı forma üstünü sorma(!)

Yaz nasıl geçti anlamadık. Sağ olasın Erdoğan(!) İnadıyla kitleleri yollara dökerek, memleketi eşit yüzde elli parçalar halinde ikiye bölmeyi başardı...

Taraflar bu tarafa, bertaraflar öte tarafa...

Ölenler, kafası patlayanlar, kör kalanlar, komadan çıkamayanlar, yüreği yanan analar, evlat acısını yüreğine gömmüş çaresiz babalar gördük...

Biz gördük, ağladık, görmek istemeyenler Esamalandı (!)

Ve yaz bitti derken, sabah oldu erken...

Kışa merhaba dediğimiz bir Aralık günü anladık ki, AKP iktidarı meğerse tek başına değil, gizli bir koalisyon yürütüyormuş. Futbolun Efsanesi Hakan Şükür, Pensilvanya yarı alanıdan atılan uzun bir ara pasıyla kendi kalesine golünü attı. Kimin vekili olduğunu soranlara en net yanıtı verdi ve seçildiği partisinden istifra ederek ayrıldı.

Gerçekten de Şükür istifa değil istifra eder gibi terk etti AKP'yi.

Ergenekon soruşturmasını "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diye benzetmişti erk sahibi olanlar. Nedense Hakan Şükür'ün istifrası ile "Türkiye midesini temizliyor" diyen çıkmadı henüz...

Ve akabinde gelişen son ve sürpriz şafak operasyonuyla iktidar kanadının mide krampı geçirmesi de kaçınılmaz oldu.

Mayıs ortasındaki o malum ABD ziyaretinden sonra sanırım birileri düğmeye bastı gerçekten ve bu sürece kadar gelindi.

Millettin ödediği vergilerin aslında yol-suzluk, su-suzluk ve elektrik-sizlik olarak geri döndüğü de ispatlanmış oldu.

Anlaşıldı ki, tüyü bitmemiş yetimin hakkı, birer ayakkabı kutusuna tıkıştırılmış olarak bir bakan oğlunun evinden çıktı.

Meğerse olay "baba-oğul ve kutsal kutu"dan ibaretmiş.

Ee ne demiş atalarımız:

"Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste..."

Olayları bir sinema film gibi izliyoruz, giriş, gelişme sürecinin heyecanı izleyenin katarsis yapmasına pek fırsat vermedi.

Senaryoyu her kim yazdıysa repliklerini unutmak mümkün değil...

Bu daha başlangıç, dur bakalım daha neler görecez!

Filmin finali çok daha büyük sürprizlere gebe duruyor.

Mutlu son bekleyenler, boşuna heveslenmesin...

Maalesef tür filmlerde hep kötü adam kazanır...

Tabi son anda senaryo değişmezse! ;) 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.