SON DAKİKA
Hava Durumu

Türkiye'de yaşamak; Dünyanın en tehlikeli işi

Yazının Giriş Tarihi: 16.09.2014 12:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.09.2014 12:00

Gün geçmiyor ki bir trafik kazası, iş kazası, doğal afet ya da diğer yollarla insanlarımızı yitirmeyelim. Son birkaç yıla göz attığımızda, benzerlerine gelişmiş ülkelerde rastlanılamayacak olaylarda yaşamını kaybeden insanlarımızı anımsayacağız.

9 Eylül 2014 günü İstanbul'da bir çay bahçesinde oturan bir grup kadının üzerine ağaç devrildi, iki kadın yaşamını yitirdi. Ülkemizde hayatta kalabilmek belki de bir şans!

6 Eylül 2014 tarihinde İstanbul'da bir inşaat şantiyesinde asansör düştü, on işçi öldü. 3 Eylül tarihinde de İstanbul Avcılar'da, bir aracın çarpması sonucu üst geçit çökünce iki kişi yaşamını yitirmişti.

13 Mayıs 2014'te Soma'da 301 madencimizi kaybettiğimiz katliamı unutmadık, unutmayacağız. Aslında zamansız, nedensiz yitirdiğimiz canlar o kadar çok ki hangi birinden söz edelim. Sadece birkaç örnek daha vereceğiz;

11 Mayıs 2013 tarihinde Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleştirilen bombalı saldırıda 52 yurttaşımızı kaybettik. 28 Aralık 2011 tarihinde Roboski'de sınırı geçmeye çalışan köylüler TSK tarafından "terörist" sanılarak bombalanmış ve 34 köylü (çoğu genç ve çocuk) öldürülmüştü. Bu iki saldırının sorumluları da hala ortaya çıkarılmadı.

3 Temmuz 2012 tarihinde Samsun ilimizde meydana gelen sel felaketinde ölen 12 kişiyi de unutmadık. 5 Eylül 2012 tarihinde Afyon'da cephanelikte meydana gelen patlamada da 25 asker yaşamını yitirmişti. Olayın nasıl meydana geldiği ve sorumlular hala ortaya çıkarılamadı.

Ülkemize "özgü" ölümler konusunda verilecek örnekler çok daha fazla. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası 171'i işkencede olmak üzere 299 kişinin cezaevlerinde ölmesi, arasında çocuk yaştakilerin de bulunduğu 50 kişinin idam edilmesi unutulacak gibi değil. 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta 35 aydın ve sanatçının yakılarak öldürülmesi ülkemizin utanç sayfaları arasında ilk sıralarda yer alıyor. 1938 dersim katliamı, 12 Eylül öncesi K.Maraş ve Çorum katliamları, 1990'lı yıllarda G.Doğu'da işlenen binlerce "faili meçhul" cinayet de bu ülkede yaşamanın ne kadar tehlikeli bir iş olduğunu gösteren örnekler arasında.

Kürt sorununun inkar edilmesi sonucu PKK'nın başlattığı eylemler ve yaşanan kirli savaş, son 30 yılda 40.000'den fazla insanımızı (Türk ve Kürt) kaybetmemize neden oldu. Umarım barış süreci çözümle sonuçlanır ve bu tür ölümler bir daha yaşanmaz.

Türkiye'de ölüm listesinde ön sıralarda yer alan diğer bir olay da trafik kazaları. Trafik kazalarından her yıl yaklaşık 4.000 kişiyi yitiriyor olmamız da hayatta kalmanın bir rastlantı olduğunu gösteren örneklerden biri.

Ülkemizde övünç değil, utanç kaynağı olan bir olay da iş kazaları. Son 10 yılda 10.000'in üzerinde işçi iş kazası sonucu yaşamını yitirdi. İş kazalarında Avrupa'da 1. ve dünyada 3. sıradayız. 2013 yılında 1235 işçinin yaşamını yitirdiği belitiliyor. Bunların 294'ü inşaat işçisi. 2014 yılında da bugüne kadar 270'in üzerinde inşaat işçisinin öldüğü biliniyor. Yani, ortalama olarak her gün bir inşaat işçisi ölmekte.

Kuşkusuz ki ülkemizde yaşanan "sıra dışı" ölümler bunlarla sınırlı değil. Ancak salt bu örnekler bile yeterince korkutucu ve ülkemiz adına utanç verici. Peki neden ülkemiz çoğunlukla kötü ve utanç verici olaylarla anılıyor? Bu sorunun tek bir yanıtı yok, ama en önemli nedenler eğitim ve demokrasi eksiği ile insana değil paraya/sermayeye değer veren neo liberal kapitalist sistem.

Umarız kısa sürede insana değer veren, demokratik, eşitlikçi, sosyal bir devletimiz olur ve bu ülkede yaşamak tehlikeli değil, keyifli bir hale gelir.

Zor ama olanaksız değil, başka bir Türkiye mümkün.

twitter.com/aserdaresen

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.