Bursa’yı boylu boyunca gezen Nilüfer Çayı, neden Porsuk Çayı gibi olmasın? Çayın geçtiği köyleri gezerken duyduğumuz yegâne cümlelerden biri. Eskişehir’de uzun yıllar evsel ve endüstriyel atıkların döküldüğü bir yer olan Porsuk Çayı, Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen döneminde temizlenerek şehre kazandırıldı. Yıllardır Porsuk Çayı’nın etrafı yürüyüş, oturma ve dinlenme alanı olarak kullanılıyor. Kimse burnunu kapatarak çayın yanından geçmek zorunda kalmıyor.

Balat tarafından başladığımız, Nilüfer Çayı’nı takip ederek köyleri dolaştığımız geziyi burnumuzu kapatarak yapmak zorunda kaldık. Balat girişinde Nilüfer Çayı’nın Hasköy’e doğru uzanan akışında sorun çıktığı için tamamlanmayan, yıllardır âtıl vaziyette kalan beton iskeletleri çirkin tablonun başlangıcıydı. Arkada Şehir Hastanesi’nin bir ucunun göründüğü, tarihi köprüden yarısı Hızlı Tren çalışmasının sürdüğü tıraşlanmış ormana bakarken belki de son kez tarihi bir köprüyü fotoğraflamış olacağımızı düşündük. Çünkü sokak köpeklerinin mesken tuttuğu bu köprü, vahşi endüstrinin gözünde bir taş yığınıydı sadece ve yok olması gerekiyordu.

Nilüfer Çayı’nın kirliliğinden söğüt ağaçları kurudu
Bursa’nın ranta açılmış kırsal mahallelerinde irili ufaklı çok sayıda sanayi tesisinin yanında bir fırın bulmakta zorlanırken en az 2-3 emlakçıyla karşılaşıyorduk. Hasköy’ün kahvesinde çay içerken muhtar Levent Aşçı’dan dinledik. Nilüfer Çayı’nı temizlemek amacıyla bölgedeki atık suların çaya verilmemesi için Hançerli Köyü’nde Nilüfer Atıksu Arıtma Tesisi bulunuyor. Atık suların bu tesise bağlanması için kanallar kazıldı. Aşçı, “Bazı yerlerde 16 metre derinliğe kadar indiler. Onun etrafını da mıcırladılar. O mıcır ovadaki suyu da aldı götürdü. Pompayla 7 metreden su alabiliyorduk ama o yapıldıktan sonra hepsi gitti. Nilüfer Çayı’nı temizleyecekti ama yer altı sularını da götürdü beraberinde” sözleriyle anlatıyor. Muhtar Aşçı, sanayi atıklarından özellikle mermer fabrikalarının atıklarının Nilüfer Çayı’na gittiğini söylüyor. Aşçı, “Toprağa salıyorlar. Dereye yakın olanlar bağlantı yapıyor ama zaten göremiyorsun nereye saldığını” diyor. 9 günlük tatillerde, fabrikalar kapalı olunca, dere temiz akıyor.
Aşçı, “Biz çocukluğumuzda içiyorduk, hayvan otlatıyorduk. Çamaşır orada yıkanırdı. Şimdi canlı yok. Kıyılarda söğüt ağaçları kurudu” diyor. Demirtaş, Balıklı, Gürsu, Kumlukalan, Kestel taraflarındaki boyahaneler, fabrikalar dereye batıranlar. Batı’da organize sanayi bölgesinin atıklarını Doğanköy ve Yolçatı arasından geçen, Dedeköy ve Hasköy’den geçerek Nilüfer Çayı’na uzanan Urlaz Deresi taşıyor. Aşçı, “Acayip pis bir su geliyor” diyor. Bursa büyüdükçe içine alıyor, Hasköy’ü de içine aldı.

Kaçak sanayileşme son 5 yılda yüzde 85 oranında arttı
Aşçı, bölgede yer altı suyunun vahşi sanayi tarafından nasıl kullanıldığını da anlatıyor: “Adam bir tarım arazisine kaçak bir tesis kuruyor, sondajını yapıyor, suyunu alıyor. Bizim araziye Devlet Su İşleri ruhsatlı tarımsal sulama amaçlı suya izin vermiyor. Ötekini kimse görmüyor.” Bursa Su Kolektifi üyesi Caner Gökbayrak, Aşçı’nın söylediklerini doğrulayarak, “Bir boyahanede yasal kuyu varsa 3 tane de kaçak kuyu vardır. Suyu çekerler, hatta kirlettiği suyu da geri basanlar bile var. Yer altı sularını, toprağı zehirliyor” diyor. Gökbayrak, 2019-2024 arası son 5 yılda, İstanbul Yolu’nun doğu tarafında kaçak sanayileşmenin yüzde 85 oranında arttığını da vurguluyor. Yani Gökbayrak pandemide yaşanan suskunluğun fırsatçılara halen daha ortam sağladığını söylemek istiyor.
Nilüfer Çayı’nın içerisinde ne ararsan var, bir nebze çöplük
Hasköy’den ayrılarak Balabancık Köyü’nün kahvesine oturuyoruz. Orada Osman Şen’in Nilüfer Çayı hikayelerini dinliyoruz. Şen, 6 yıl önceye kadar tarlalarını çaydan suladıklarını, ağaçlar zarar görünce bıraktıklarını söylüyor. Şen, “İçerisinde ne ararsan var. Bir nebze çöplük. Köpüklü, deterjanlı su geliyor. Fabrikalar çalışmasın pazar günü ve bayramlarda temizleniyor. Rengi dahi değişiyor. Sözde temizlenecekti. Hançerli Köyü’nde arıtmada temizlenecekti. İçerisinden bir kamyon geçer” sözleriyle anlatıyor. İshale hattının kenarına mıcır dökülmüş, mıcır drenaj etkisi yaratmış, su yer altında yol bulmuş, gitmiş. “35 sene öncesine kadar Nilüfer Çayı’nda halı yıkardık. Yüzdüğümüzü biliyorum. Biz orada yüzmeyi öğrendik” diyen Şen, ekliyor: “Neden Eskişehir'deki Porsuk Çayı gibi olmasın?”

Nilüfer Çayı’nın bir nebze çöplük olduğunu Çaylı Köyü’nden geçen dereyi gözlemlerken ve Hürriyet Köyü’ne giderken Runguş Köprüsü’nden atılan çöp yığınıyla tanık oluyoruz. Derenin kapkara suyu köpüklü ve pet şişelerle dolu akıyor. Hançerli’deki Nilüfer Atıksu Arıtma Tesisi’ne bağlantı için kazılan kanalların yüzeye çıkan yerlerde kapaklarını açarak bakıyoruz. Su akıyor mu akmıyor mu? Akan bir su sesi gelmiyor. Rotamızı Hürriyet Köyü’ne çevirirken Balat’ın girişinden itibaren sayısız tabelasız sanayi yapılaşmaları peşimizi bırakmıyor.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle pislik yoktur!
Hürriyet Köyü Muhtarı Ahmet Kaçar’dan da aynı şikayetleri dinliyoruz: “1970'lerde dereye mendilimi koyar su içerdim. Dere temiz olsa Bursa'ya yetecek kadar balık olur. Lodos ters essin akşamleyin kokudan duramazsınız. Dünyanın hiçbir yerinde böyle pislik yoktur.”
Dönüşte Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ tarafından Hançerli Köyü'nde Nilüfer Çayı'nın temizlenmesi amacıyla yapılan atıksu arıtma tesisini ziyaret ediyoruz. Köylülerin henüz bağlantısının yapılmadığını söyledikleri atıksu arıtma tesisini BUSKİ yetkililerine soruyoruz. Yetkililer tersini söylüyorlar. 2019 yılında devreye alınan Nilüfer Atıksu Arıtma Tesisi’ne bağlı mahalleleri şöyle; Osmangazi’de Çağlayan, Ahmetbey, Nilüfer, Aksungur mahalleleri; Nilüfer ilçesinde Balat, Balkan, Badırga, Büyükbalıklı, Başköy, Ahmetyesevi, Gökçeköy, Çaylı, Hasanağa, Kayapa, Konaklı, Maksempınar, Kurtuluş, Yolçatı Mahalleleri; Mudanya’da Çağrışan, Bademli, Mürselköy, Akköy, Dereköy, Küçükyenice, Balabancık, Yaylacık, İpekyayla, Çekrice, Dedeköy, Mirzeoba, Orhaniye, Çınarlı, Hançerli, Hasköy.

Doğu Atıksu Arıtma Tesisi
Arıtma çamurları dereye bırakılmamalı, yakılarak yok edilmeli!
Bursa’da organize sanayi bölgelerinin arıtma tesisleri hariç BUSKİ bünyesinde 21 tane atıksu arıtma tesisi bulunuyor. 21 tesis arasında ikincil arıtma (Atıksuyun aktif çamur veya eş değer sonuçlar veren diğer işlemlerle arıtıldığı biyolojik arıtma kademesidir) niteliğinde Karacabey ve Orhaneli’de bulunan tesisler dışındaki tüm tesisler, ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi niteliğinde.
Bursa Su Kolektifi’nin atıksu arıtma tesislerinin deşarj noktalarını incelemelerinin ardından ortaya gözlem ise Badırga’daki Deri Karma Organize Sanayi Bölgesi Atıksu Arıtma Tesisi deşarjının en yoğun kirlilik yüküyle birlikte Nilüfer’e bağlanan dereye akıtıldığı. Diğer taraftan Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda olan fakat işletmesi Kuzu gruba verilen Doğu Atıksu Arıtma Tesisi’nin kirli deşarj yaparken, insanların görebileceği yerde olan Batı Atıksu Arıtma Tesisi’nin olması gerektiği gibi temiz arıtma yaptığı. Kolektif, bu gözlemiyle arıtma tesislerinin şirketlerin çıkarlarına teslim edilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Kolektif, örnek olabilecek tesis olarak DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi’ni gösteriyor. Tesis yakma bölümünde arıtma çamurlarını da yakıyor. Tesisin hedefi; atık suyu tümüyle temizleyerek hiç deşarj yapmadan atık suyu arıtıp fabrikalara proses suyu olarak kullandırmak. Kolektif, bu hedefle, “Demek ki suya ihanet etmeden, onu kirletip can verme özelliğini yok etmeden de sanayi ve kanalizasyon suları arıtılabilir. Arıtma çamurlarının deşarj suyuna karıştırılarak derelere boşaltılmasına izin verilmeden arıtma çamuru buharlaştırılarak, yüksek derece ısıyla yakılarak yok edilebilir” diyor.

DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi