SON DAKİKA
Hava Durumu

Eymir'i yok edelim de altını kim yiyecek?

Yazının Giriş Tarihi: 12.12.2024 10:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.12.2024 11:06

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban gelecekte altın yemeyi mi düşünüyor? Eymir köylüleri altın madenciliğinin nasıl yapıldığının farkında olduklarından tarım alanlarını ve doğalarını korumak için yaz aylarında köylerinde altın aranmasına karşı eylem yapmışlardı. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin dün yapılan (11 Aralık) Aralık ayının ilk toplantısında Çevre ve Sağlık Komisyonu tarafından köyde yapılan altın arama çalışmaları gündeme getirildi.

Meclise sunulan önergede; Eymir, Sülüklügöl, Kurşunlu, Süpürtü, Babaoğlu, Küçükyenice köylerini etkileyecek alanda, bölge halkının geçim kaynağı olan tarım topraklarının zarar göreceği, su kaynaklarının kirletileceği konusunda endişelere yer veriliyor. Önergeye yönelik hazırlanan raporda; Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü tarafından 2017’den beri bölgede arama ve etüt çalışmasının yapıldığı, alandaki rezervin ekonomik değerinin olup olmadığının tespiti için çalışmaların yürütüldüğü, rezerv tespiti yapıldıktan sonra çalışmanın Maden ve Petrol İşleri Müdürlüğü’ne devrinin yapılacağı belirtiliyor.

Rezerv arama ruhsatı ocak ayında bitiyor. MTA eğer süreyi uzatmak istemezse bir ay sonra bölgede altın arama çalışmaları sonlanmış olacak. Sonrasında CHP Grup Sözcüsü Yücel Akbulut’un Meclis’te dediği gibi rezerv bulunması halinde muhtemelen çıkarılması için faaliyetlere geçilecek. Akbulut, Türkiye’de altının çıkarılmasının siyanürle yapıldığını belirterek, bölge insanının doğanın tahrip edileceği, ağaçların kesileceği, toprak ve suyun kirleneceği, bölgede tarım ve hayvancılığın biteceği endişelerini taşıdığını söyledi. Akbulut, “Bölgedeki insanlar altın aranmasını dahi istemiyorlar. Çalışmanın derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Bölge insanıyla birlikte elimizden geldiği kadarıyla bu çalışmalara karşı koyacağımızı bildiriyoruz. Temsili olarak bu komisyon raporunu destek vermek amacıyla grup olarak reddediyoruz” dedi.

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, bölgedeki altın aramasını savunan bir konuşma yaptı. 45 kilometrelik bir alanı kapsıyor. MTA tarafından Sülüklügöl’de ilk çalışma 1978 yılında gerçekleştirilmiş. Bölgede şimdilik siyanürlü bir çalışma yok, çoklu maden aramaları gerçekleştiriliyor. Taban, altın çıkarılıyormuş algısı oluşturulduğunu savunarak, yanlış bilgilerle halkın galiyana getirildiğini iddia ediyor ve ülkedeki yer altı kaynaklarının çıkarılması için gerekirse köylülerin bölgeden taşınmasını ve köylerin yok edilmesini savunuyor.

Taban, nüfus artışının daha da kötüye götürdüğü şehirleşmeye köylerin yok edilerek bir yenisinin daha eklenmesine destek verdiğini böylelikle belirtmiş oluyor. Taban’ın sözlerini olduğu gibi aktaralım:

“Bugün ülkemizin kalkınması adına yer altı zenginliklerimizin çıkarılmasını ben anormal karşılamıyorum. Bugüne kadar bu ülkede petrol yok, doğalgaz yok denildi. Bizler böyle bir zenginlik varsa bu zenginliklerin çıkarılmasını, halkımızın refaha için kullanılmasını istiyoruz. Zaman zaman mahallenin, köyün kaydırılması, taşınması söz konusu olabilir. Böyle bir süreç yaşanacaksa o bölgenin insanlarıyla konuşulur, hak kaybı oluşturmadan bunlar yapmaya çalışılır.”

Taban’ın konuşmasına Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz “Siz Türkiye’nin yeraltı zenginliklerinin çıkarılmasına karşı mısınız, değil misiniz?” sorusuyla destek veriyor. Harmancık Belediye Başkanı Jeoloji Mühendisi Haşim Ali Arıkan, Kanada ve Amerika’nın siyanürlü altın çıkarma yöntemini yasaklayarak Kanadalı şirketlerin Türkiye’de ortaklar bularak başka ülkeleri zehirlediklerini söylüyor. Arıkan, şu anda sahip olunan teknolojiyle çevreye zarar vereceğini, İnegöl ve Yenişehir gibi tarımın olduğu alanlarda altın konusunda hassas olunması gerektiğini vurguluyor.

Taban’ın altın çıkarılarak ülkenin refaha kavuşması sözlerine Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in sözleriyle yanıt verelim:

“Bugüne kadar altınla ilgili bütün anlaşmalarda ülkenin kazancı yüzde 2 olmuş. Yüz kilogram altından 2 kilogramı Türkiye’de kalıyor, 98 kilogramı yurt dışına çıkıyor. Sadece çevreye zarar vermediği gibi ekonomik olarak da bize getirisi yok.”

Yeraltı sularının kirleneceğini de bir kez daha belirterek şu bilgiyi aktaralım; bölgede, yağmur suları solda Küçükyenice dere yatağına, sağda Süpürtü dere yatağına akarak Hasanpaşa Deresi’nden Boğazköy Barajı’na akıyor. Boğazköy Barajı ucu Sakarya Nehri’ne akan Göksu Çayı üzerinde bulunuyor. Sadece altın madeninin çıkarılacağı 5 köy etkilenmeyecek, Sakarya ilini kadar uzanan, Boğazköy Barajından tarım alanlarını sulayan, o tarım alanında büyüyen ekini yiyen herkes etkilenecek. Bozbey’in söylediğini de eklersek; ovası alüvyon zemine sahip Bursa’da 155 civarında yeraltı suyunun çekilip, çeşmelere verildiği, o çeşme suyunu kullanan her birey tehdit altında.

Orhaneli Termik Santrali’ni örnek gösteren Mustafa Bozbey’in son sözlerini de aktaralım:

“Faydacı baktığımız zaman enerji üretiliyor ama sonuç zarar. Orhaneliler'e müthiş şekilde zarar veren bir tesis. Yaşanmışlara bakarak sonucu baştan görürsek buna önlem almak zorundayız. ‘Biz izin vermeyeceğiz’ demek, yarın orada düşündüklerinin geriye dönüşünü sağlamak demektir. Bunun önüne geçmemizin yolu bu.”

Yeraltı zenginliklerimizi köylerin, tarım alanlarının yok olması pahasına çıkaralım, çıkaralım da ülkeye kalan yüzde 2’lik altını kim yiyecek?

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.