SON DAKİKA
Hava Durumu

Duaçınarı'nın hazin sonu!

Yazının Giriş Tarihi: 19.02.2018 10:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.02.2018 10:27

Duaçınarı Bursa'da bir semt adı. Duaçınarı adının nereden geldiğini anlamak için 1300'lere Ulucami'nin yaptırıldığı tarihe gitmek gerekir. Eski tarih ne kadarı gerçek ne kadarı rivayet bilinmez.

Hikâye şöyle anlatılır;

Osmanlı Devletinin dördüncü padişahı Yıldırım Bayezid Han, Niğbolu Savaşı öncesi bir adak adar. Savaşı kazanırsa elde ettiği ganimetlerle 20 cami yaptıracaktır. Neticede savaş kazanılır, ganimetler başkent Bursa'ya ulaşır. Fakat elde edilen ganimetler 20 cami yaptırmak için yeterli değildir. Dönemin âlimlerine danışan padişah, 20 cami yaptırmak yerine 20 kubbesi olan tek bir cami yaptırmaya karar verir. Böylelikle Ulucami'nin yapımına başlanır.

Ulucami'nin yapımı sırasında yaşanan olaylardan biri Yıldırım Bayezid'in damadı Emir Sultan ve Somuncu Baba arasında geçer. Yıldırım Bayezid'in damadı halk arasında Emir Sultan olarak tanınsa da Türkistan'ın Buhara şehrinden Mekke ve Medine'yi dolaşıp Bursa'ya yerleşen Muhammed Şemseddin adında halkın sevgisini ve saygısını kazanmış evliya bir kişiliktir.

Yine halk arasında Somuncu Baba olarak tanınan başka bir evliya, Ulucami'nin yapımında çalışanlara somun yapıp dağıtır. Emir Sultan Somuncu Baba'nın kerametini anlamış olacak ki bir gün elindeki çömlekle Somuncu Baba'nın fırınına gelir. Ekmeklerle birlikte çömlekteki yemeğin de pişirilmesini ister.

Somuncu Baba, küreğin üzerine koyduğu çömleği fırına sürmeye çalışır ama nafile! O küçük çömlek fırına bir türlü girmez. Somuncu Baba, geride durup seyreden Emir Sultan'ın yüzüne bakar:

"- Anladım... Bu işi ancak sen başarabilirsin!"

Emir Sultan çömleği kolayca fırına sürer. Ama fırının içinde ateş yoktur ve soğuktur. Soran gözlerle Somuncu Baba'ya bakar. Somuncu Baba:

"- Bekle... Az sonra pişer!" der.

Karşılıklı gösterilen kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirlerini tanıyıp dost olurlar.

Nihayet Ulucami'nin yapımı biter. Açılışı damadının yapmasını isteyen Yıldırım Bayezid bir Cuma günü kalabalık cemaate seslenir:

"- Ya Emir! Kapıları sen aç ve cemaate vaaz edip namaz kıldır. Şehirdeki en velî kişi olduğun için bu şeref sana aittir!"

"- Hayır Sultanım! Bu şerefi Şeyh Ebü Hamideddin-i Aksarayi hazretlerine vermelisiniz! O benden daha üstündür"

"- Bu zat kim ola ki?"

"- Belki duymuşsunuzdur Sultanım... Somuncu Baba derler bir ekmekçi koca vardır. Ulucami işçilerine de ekmek satmıştır. İşte bu zat O'dur!"

Bu durumdan hoşnut olmayan Somuncu Baba, Emir Sultan'a "Ne ettin Emirim, bizi ele verdin, belli ettin!" dese de caminin açılışını yapar. Somuncu Baba, Fatiha suresini yedi ayrı şekilde tefsir etmesiyle halkın sevgisini ve hayranlığını kazanır. Açılıştan sonra Somuncu Baba'nın caminin üç kapısından da aynı anda çıktığı ve herkesin onun elini öptüğü söylenir.

Ancak Somuncu Baba evliya kişiliğinin ortaya çıkmasından dolayı Bursa'yı terk etmeye karar verir.

Bir anlatıya göre Somuncu Baba Ulucami çıkışında ortadan kaybolur.

Somuncu Baba'yı aramaya başlayan Bursa evliyaları ve ermiş kişiler, Bursa'nın dışında yakalayıp geri döndürmek için ikna etmeye çalışırlar. Somuncu Baba'nın ikna olmaması üzerine 33 evliya Duaçınarı'nın olduğu yerde bulunan çınarın altında dua ederler.

Başka bir anlatıya göre ise aralarında Molla Fenarî, Emir Sultan'ın da bulunduğu şehrin evliyaları Somuncu Baba'yı şehri terk etme kararından vazgeçirmeye çalışırlar. Somuncu Baba'yı ikna edemeyen âlimler son bir iyilik isterler. Bursa için dua etmesi istenen Somuncu Baba bugün Duaçınarı olarak bilinen yere bir çınar diker ve dua eder.

Osmanlı Devleti'nin sembolü sayılan çınar, kökleri kuvvetli, gölgesi geniş ve çok değerli bir ağaçtır. Ancak 'Dua Çınar'ının akıbeti belediyecilik anlayışımız ile son bulmuş. Yıllar evvel ağaç belediye ekiplerince yol açma çalışmaları sırasında hasara uğratılmış fakat sonrasında içten çürüdüğü için tamamen kesilmiş.

Geçen hafta haberlerde şöyle bir cümle duyduk:

"Ana haber programlarını 30 dakika izleyin, zannedersiniz ki bu millet, hırsızlıktan, tacizden, bu millet çocuk istismarından, çirkin işlerden başka sanki hiçbir şey yapmıyor gibi yarım saat içerisinde ne hale gelirsiniz? Kendinizden ve milletinizden nefret eder hale gelirsiniz."

"Uyuyan dev uyandırıldı onun özgüvenine saldırıyorlar" diye de ekliyor AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal. Cinayet, tecavüz, hırsızlık, kaçakçılık, yolsuzluk, taciz, elini kolunu sallayarak serbestçe dolaşan çocuk istismarcıları, önüne geçilebilecek iş cinayetleri...

Sadece bir kişinin özgüvenine saldırı değildir. Özgüvenden yoksun kişilerin oluşturduğu topluluk, bir toplumun içten çürümesinin en açık göstergesidir.

Dış güçlere esip gürleyen, iyi kafa tutan yozlaşmış siyasetin unutmaması gereken toplumun içten çürümemesidir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.