SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa neden susuz kaldı?

Yazının Giriş Tarihi: 05.12.2025 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.12.2025 11:43

Bursa'da su sorunu tek bir nedene bağlı değildir. Ne de bir yılda ortaya çıkan bir durumdur. Yıllarca uygulanan yanlış su politikalarının sonucudur.

Beş yıldır su sorunuyla ilgili yazılar yazıyorum. Yazmaya da devam edeceğim. Ama susuz kalmanın nedenlerini özetlemek gerekir. Öncelikle Bursa'nın su kaynaklarına ve kaynakların nerelerde kullanıldığına bakalım.

1- Uludağ'ın su kaynakları;

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in açıkladığı gibi 32 su şirketi Uludağ'ın su kaynaklarını kullanıyor. Kestel ve İnegöl'e bağlı köylerden su satın alıyor. Yıllarca tüketilen su kaynaklarının yanı sıra neredeyse 10 yıldır kar yağışının tutmadığı, kar suyuyla beslenmeyen bir dağ var. Bu şirketler Uludağ'dan gelen kaynaklardan can suyu bırakmak zorundalar. O can suyunu da üst kesimlerde bulunan köyler kullanıyordu, eğer bir baraj, bir maden ocağı, bir HES ya da artık bir sanayi bölgesi demeyi de eklemek gerekiyor ki yapılmadıysa.

Bursa'nın doğu kesiminde bulunan Balıklı Dere, Gökdere gibi Uludağ'dan beslenen birçok dereye su ulaşmıyor. Aynı zamanda bu derelerin 'yenileme' adı altında betonla kaplanması ve toprakla bağının koparılması da henüz fark edilemeyen bir su sorunu olarak karşımızda duruyor. Belediyeler eliyle derelere yapılan bu zülum 'iyi' bir şeymiş gibi topluma aktarılıyor.

Ankara yolunun altından ovayı dolaşan derede su akıntısı, fabrikaların atık sularından ibaret. Çoğunun arıtılmadan dereye bırakıldığı atık sular en bilinen mahalle olarak söylemek lazım ki Panayır Mahallesi gibi bölgelerde kokuya ve hastalıklara sebep oluyor.

2- Göllerdeki su kaynakları;

Bursa'nın önemli su kaynağını oluşturan İznik Gölü ve Uluabat Gölü. Çevre köyler tarımsal sulama amaçlı göllerin suyunu kullanıyor. Bunun yanı sıra Uluslararası Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi (RAMSAR) kapsamında olmasına rağmen göllerin etrefını saran birçok fabrika/ sanayi tesisi tarafından suları kullanılıyor.

Cargill, İznik Gölü'nün suyunu emen bir canavar gibi yıllardır duruyor. Gemlik Gübre yılda 8 milyon metreküp gölden su çekiyor. Asil Çelik, Ormo, Döktaş, Hektaş, Sirena Marina, Varaka kağıt fabrikası, Olea Armonia... Hiçbir engele takılmıyorlar.

Uluabat Gölü'nün dibinde çamur birikimi var, etrafında sazlıklar çoğalıyor.

Uluabat Gölü'nün suyu ise yıllardır Deri OSB'ye aktarılıyor.

Gölleri besleyen su kaynakları üzerinde maden ve taş ocaklarının yer alması göle gelen su kaynaklarını hem kirletiyor hem tüketiyor. Göllerde su azaldıkça tabanında çamur oluşuyor. Yine farkedilmeyen geleceğin halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor.

3- Barajlar;

Bölgesel barajlar hariç Bursa'nın içme suyu olarak kullanılan artık 3 barajı bulunuyor. Doğancı Barajı, Nilüfer Barajı ve son yapılan Çınarcık Barajı. BUSKİ verielrine göre 54 adet sulama göleti bulunuyor. Kasım ayı itibarıyla barajların doluluk oranı yüzde 0 seviyesine düştü. Günlerce konuşulan su kesintileri yağışlar geliyor diye kesildi ama barajlar dolmadı.

BUSKİ'nin sitesinde önceden daha detaylı bir tablo ve veri varken şimdi sadece bu görsel mevcut.

Barajları dolduran nehirler, zaten tarımsal sulama ve madencilik faaliyetleri gibi nedenlerle tükenmiş durumda. Barajların dolması için yağmur duasına çıkılsa da aylardır yağmur damlasının düşmediği Bursa'da sele neden olmadan sakin sakin günlerce yağacak yağmur veya eriyince suyunun toprağı doyurabileceği bir kar yağışı barajların dolması için ancak umut olabilir. Ki barajların doluluk oranı son 10 yıldır ortalama olarak yüzde 30-40 bandındaydı.

Çınarcık Barajı ise, 20 yılda kente kazandırılamayan bir sorun haline geldi. Geçmiş dönem AK Parti Büyükşehir Belediyesi'nin hızlı tren hikayesine dönüştürdüğü bir vaat olarak yıllarca bekledi. Çınarcık barajını doldurması beklenen ki aynı zamanda Uluabat Gölü'nü de besleyen Emet Çayı ve Mustafakemalpaşa Çayı tükendi.

Çınarcık Barajının yapımında sanayiye su aktarmak yokken halktan önce TEKNOSAB 'su vermezseniz yeraltı su kaynaklarını kullanırız' tehdidiyle 75 milyon metreküp su kullanım izni aldı. Geçmiş yıllarda bunun 13 milyon metreküpünün TEKNOSAB'a aktarıldığını dilekçelere resmi kurumlardan gelen yanıtlardan biliyoruz. Şimdi daha fazlasını da istese Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, verilemeyeceğini belirtmişti.

4- Yeraltı su kaynakları;

Yeraltı su kaynakları, en kötü günler için saklanması gereken hazinelerdir. Ama yerel yönetim öyle yapmadı. Her başı sıkıştığında bir kuyu daha açtı. Tarım alanlarında isteyen su kuyusu açtı, sonra prefabrik depoları dikti. Mantar gibi türedi kaçak sanayi tesisleri depo görünümde.

Nilüfer Çayı'nın sanayi atıklı suyunu kullanamayan çiftçi, su kuyusu vurdu. Ovada su boldur diyen sanayici/ boyahaneler bir tane resmi, 4-5 tane kaçak su kuyusu açtı. Yetmedi. Kullandığı atık suyu da açtığı kuyuya geri bastı. Hem bakanlık hem il müdürlükleri hem de yerel yönetimler izledi. Yine karşımıza çıkacak bu sefer çok ciddi bir halk sağlığı sorunu. Bozbey söyledi; "Su kuyusu açtığımız yerler çöküyor, başka yerden yeniden açıyoruz." Suyun 400 metrelere çekildiğini söyleyen köylüler var. Kentin yaşanmaz hale gelmesine sebep olacak bir sorun olmasına rağmen halen daha görmezden geliniyor.

Gölbaşı göletinin yakınında bulunan yeraltı su kuyusundan sanayi tesisleri için tankerlerle su çekiliyor.

5- Deniz suyu;

Deniz suyunun kullanılması bu yıla kadar Bursa'da hiç düşünülmedi ya da gündeme getirilmemişti. Fakat Marmara Denizi temiz bir deniz değil. Müsilajın sebeplerinden biri olan Nilüfer Atık Su Kanalı, Bursa sanayisinin bütün pis suyunu Karacabey Boğazı’ndan Marmara'ya boşaltıyor. Lağım haline gelmiş bir denizin suyunun çeşme suyu olarak kullanılması gündemde. Hem maliyet açısından hem de suyun yeterli düzeyde arıtılması açısından büyük mesele olacaktır.

Su tüketimi

Mustafa Bozbey'in geçen ay açıkladığı verilere göre; Bursa'da günlük su kullanımı 520 binden 433 bin metreküpe düştü. Yine BUSKİ verilerine göre; 133 atıksu arıtma tesisi bulunuyor ve günlük 465 bin 726 metreküp atık su arıtma tesisleri kapasitesi var. Yılda yaklaşık 170 milyon metreküp atık su oluşuyor. Kentte atık suların ne kadarının arıtıldığını bilmiyoruz ama Ocak ayında yapılan bir panelde yüzde 87'sinin arıtıldığı belirtilmişti. Fakat çoğunluğunun basit arıtma yöntemi kullandığını, ileri biyolojik arıtma sistemine sahip olmadığını belirtmek gerek.

Ne yapılmalı?

Ne yapmalı sorusunun cevabı uzun olabilir ama arıtma sistemlerinden bahsetmişken öncelikle yapılması gerekenin yeni bir su kaynağı bulmak yerine, çünkü böyle bir su kaynağı yok, kullanılan suyun geri dönüştürülebilir olmasını sağlamak maliyetli olsa da en akıllıca çözüm olacaktır.

Yeni bir baraj yapmak yerine barajların, göllerin sularını kullanan sanayi tesislerinin kendi atık sularını yeniden kullanılabilir hale getirmesi gerekir. Bunun için devletin harekete geçerek bir yasa çıkarması gerekir. Ne yazık ki devlet, ileri biyolojik atık su arıtma tesisi, suyun geri dönüştürülmesi konusunda bütçe ayırmıyor, belediyelerden bekliyor. Müsilaj Eylem Planında da bunu gördük. Yerel yönetimler ise bu bütçeyi fonlardan karşılamaya çalışıyor.

Bursa sanayiye doymuş bir kent. Ekonominin kötüye gittiği bir dönemde, tekstilde, mobilya sektöründe görüyoruz ki istihdam sağlamak yerine daha büyük işsizliğe sebep olabiliyor. 'Teknoloji' adı altında da olsa yeni bir OSB yapılmamalı, var olan sanayi tesislerinin su kullanımı, özellikle yeraltı suyu kullanımı engellenmeli. Bazı sanayi tesisleri ise, BUSKİ'ye atık sularını veriyorlar. Evsel atık sular ve kimyasal atık suların birbirine karışması suyun arıtılmasını zorlaştırıyor.

Görünmeyen bir başka gerçek ise kamu binalarındaki aşırı su tüketimi. Halka tasarruf çağrısı yapmaktan ziyade kamu binalarındaki aşırı su tüketiminin önüne geçilmesi daha akıllıca olacaktır.

Tarımda vahşi sulama, kaçak su kullanımı herkesin bildiği durumlar ve yerel belediye tarafından da önüne geçilmeye çalışılıyor. Bursa çiftçisi suya az ihtiyaç duyan tarım ürünlerini kullanması yönünde teşvik edilebilir. Peyzajda yine suya az ihtiyaç duyan bitkiler, çiçekler seçilebilir. Geçmişte belediyenin deposunda çürüyen yığınla peyzaj bitkisi olduğunu biliyoruz.

Yağmur suyunu kullanabilir hale getiren çatı sistemlerinin binalarda inşa edilmesi de artık gündemde yerini almalı.

Geç kalınmış olsa da yine de şimdiden bu önlemler alınmazsa daha çok köylerde su yüzünden olan kavgaları dinleriz ve deriz ki 'Petrol savaşları bitti, artık Su savaşları başlıyor.'

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.