SON DAKİKA
Hava Durumu

Sayın Vali ısrarınızdan vazgeçiniz!

Yazının Giriş Tarihi: 10.09.2011 12:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.09.2011 12:51

Alışılanın aksine sokaklarda bir futbol heyecanı ve açlığı pek sezilmiyor.

Futbol penceresinden bakınca, Bursa açısından son 5-6 ay, futbolu da aşan yönleriyle birlikte oldukça sıkıntılı geçti. Bu sıkıntının üzerine şike soruşturmasıyla ortalığa saçılan ilişkiler, iddialar da binince futbol heyecanı yaşamak için neden hiçbir gerekçe kalmadığını anlıyoruz...

Ülke futbolunun girdiği bu karanlık tünelde uzun bir yolculuk mu yapılır, yoksa yakında tünelin ucundaki ışık görünür mü bilmem ama bu keyifsizlik halinin Bursa açısından önümüzdeki aylarda devam etme riski çok yüksek görünüyor.

Malum, fikstür çekildi ve 22 Eylül'de Bursa'da Bursaspor-Beşiktaş maçı oynanması gerekiyor.

Bursa Valisi Şahabettin Harput, geçen sezondan kalan hesabı fikstürün de cilvesiyle bu sezon başında kapatmak istiyor.

İki takım taraftarı arasında yaşanan husumeti bitirmek için Vali Harput, Beşiktaş taraftarının Atatürk Stadı'na alınacağını, gerekirse güvenlik güçlerinin her türlü önlemi alacağını açıkladı. Keza, Federasyon'a verilen Valilik garantisiyle de cezalarda indirime gidildi.

Bu pazarlıklar başlı başına tartışılacak konular...

Ama şimdi acil sorunlarımız var...

Malum olanları yinelemeden buradan Vali Şahabettin Harput'a çağrıda bulunmak istiyorum:

Sayın Vali, maç tarihi yaklaşmadan ve sizin açınızdan geri dönüşü imkansız bir merhaleye ulaşmadan "bir gerekçeyle" bu ısrarınızdan vazgeçiniz. Makul olanı seçiniz, Beşiktaş taraftarını Bursa'ya getirmeyiniz.

İyi niyetli girişimlerinizden sonuç almak için uygun "hava ve iklim" ve uygun "saha ve zemin" koşulları ne yazık ki bulunmuyor. Bazı sorunları çözmek için tek merkezli ve yalın bir iyi niyet girişimi bazen yeterli olmuyor.

Devletin pazusunu göstermesiyle bu öfke ve düşmanlık bitmez. Aksine, "temeli ve karşılığı olmayan" bir "inat", bu konuda husumet yaşayan ve daha üç beş ay önce yaşanmış olayların sıcaklığı içerisindeki insanları daha da öfkelendiriyor.

Evet, doğru olan ve hatta olması gereken bir şeyi söylüyorsunuz.

Ama her doğruya, her zaman düz bir hat ve düz bir mantık üzerinden ne yazık ki ulaşılamıyor...

Taraftarlık duygusu içerisinde ve etrafında kümelenen psikolojik ve sosyolojik birikintinin hikayesi öyle kestirmeden "ben dedim olacak" kolaycılığı ve basitliğiyle çözülebilecek ve kavranabilecek gibi gözükmüyor...

Bize yorumlamak, analiz etmek ve hepsinden önemlisi uyarmak düşüyor...

Bazı şeyleri görebilmek için ne bir bilim adamı, ne bir sosyolog, ne de bir spor uzmanı olmaya gerek yok. İnsanlar öfke dolu ve eğer gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatmamışsanız, bu öfkeye ilişkin epey örneğe rastlamanız mümkün.

Ve keskin bir psikoloji ortamdaki insanlara "sevelim, sevilelim, hepimiz kardeş olalım; sporda düşmanlığa yer yok" gibi sözlerin hiçbir etkisi olmuyor.

Hele hele onlarca taraftarın cezaevinde olduğu bir ortam ve mağduriyet duygusunun zirvede olduğu koşullarda, "Ben Beşiktaş taraftarını getireceğim, stadın içine sokacağım, ele güne karşı göstereceğim" fikri ve duygusuyla oluşturulacak fotoğrafa güçlü destekçiler bulamayacaksınız.

Aynı zamanda bu size artı puan yazmayacağı gibi maç günü stad çevresinde ve hatta kentte oluşacak olağanüstü hal koşullarının aklı başında hiçbir spor otoritesi ve sosyolog tarafından takdir edilmeyeceğine ve "evet tamam bu sorun çözüldü" demeyeceğine emin olabilirsiniz.

Devletin otoritesi, güçle ve zorla sağlanmaz. Güç, ancak bir durumu  bastırmaya yarayabilir ama sorunun özünü ve kökenini ortadan kaldırmaz. Bursa-Beşiktaş maçının ya da maçlarındaki sorunu zor ve bastırma çözemez.

İçinde bulunduğumuz toplumsal psikoloji dikkate alındığında Beşiktaş taraftarının kente ve haliyle stada alınması, sokak nümayişlerinin yeniden yaşanması riskini taşıyor. Böyle bir durumun hangi noktaya kadar uzanacağını ve nerede bastırılabileceğini bugünden kestirmek imkansız.

Hiçbir şekilde ummuyorum ve tahayyül bile etmek istemiyorum ama insanların can güvenliğine yönelik oluşacak ciddi riskler ve sonuçların, gelinen noktadan sonra bırakın Bursa-Beşiktaş takımları arasındaki gergin ilişkilerin onarılmasını Bursa kenti için oluşacak tahribatın başkaca girişimlerle onarılamayacak mertebeye sıçraması içten bile değil.

Onun için sayın Vali, sizin birinci önceliğiniz sorumluluğunu üstlendiğiniz kentteki can ve mal güvenliğini sağlamak.

Ne yazık ki kartopu gibi büyüyen bu sorunu şu an itibariyle ne sizin iyi niyetli girişimleriniz, ne kulüp yöneticilerinin çağrıları, ne de biz gazeteciler çözebiliriz. Gazeteciler birlikte ağız birliği edip, "yapmayın etmeyin diye yazsak" bile çözebilecek durumda değiliz...

Bu gerginlik, bu sorun nasıl aşılacak bilmiyorum. Kimsenin de elinde sihirli bir formül olduğunu da sanmıyorum. Ama bildiğim bir şey varsa, zorla oluşturulacak hiçbir fotoğrafın sorunun çözümüne katkı sağlamayacağıdır.

Beş ay önce düştüğünüz ya da düşürüldüğünüz tuzağı bu kez kendi ellerinizle yaratacağınız bir hatayla büyütmeyin.

Eğer "aman olay çıkmasın" diye olağanüstü hal koşulları yaratılacaksa yazık Bursa'ya; değmez oluşacak görüntüye. Üstelik maç sonrasına devredecek yeni bir psikolojik bakiye ortaya çıkacak. Kartopu yuvarlanmaya devam edecek ve çözmek isterken sorun biraz daha büyüyecek.

Birinci öncelik can ve mal güvenliği ve elbette oluşacak kötü görüntüyü (imaj) engellemek. Sanırım bu kentin bir numaralı kamu görevlisi olarak bu da sizin öncelikli göreviniz...

Gerisini ise şimdilik zamana ve geleceğe bırakmak en iyisi...

NOT: Bu yazı Yeni Dönem Gazetesi'nde yayınlanmıştır...

twitter.com/ozcanyazici

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.