Malum, seçim süreci hızla işliyor...
Kulislerin ardı arkası kesilmiyor; kim kimi destekliyor, kim aday olacak, kim olmayacak; kimin şansı var, kimin yok!...
Ama ben bugün bu hareketli gündeme bir parantez açıp, biraz spora yönelmek ve Bursaspor üzerine bir iki şey yazmak istiyorum...
Aslında Bursaspor derken de, ağırlıklı olarak Ertuğrul Sağlam'ı yazacağım...
Doğrusuyla yanlışıyla, eksiğiyle fazlasıyla bir 'Ertuğrul Sağlam Analizi' yapmaya çalışacağım...
Beni bu yazıya ve böyle bir analize yönelten etken son Ankaragücü maçından sonra Sağlam'ın Lig TV'ye yaptığı açıklamalar oldu...
Bu açıklamalara ve perde arkasını sorgulamaya geçmeden önce işin başında not düşmemiz gerekiyor.
Ertuğrul Sağlam, Bursaspor'la birlikte adını Bursaspor ve Türk futbol tarihine unutulmaz biçimde yazdırdı; Bursaspor'la şampiyonluğa ulaştı ve onlarca yıldır "olmaz" denilen bir başarının altına imza attı.
İyi de Bursaspor nasıl şampiyon oldu?
Timsah'ı kim şampiyon yaptı?
Yönetim mi?
Taraftar mı?
Futbolcular mı?
Ertuğrul Sağlam mı
Kim?
Taraftarın deyimiyle "Adam gibi adam, Ertuğrul Sağlam" mı, Sağlam'ın deyişiyle "karakterli futbolcular" mı, futbolcuların deyişiyle "muhteşem taraftar" mı, yoksa kimsenin bir şey diyemediği ve şampiyonluğa gidilirken bile yumruklaşmalarla medyanın gündemine gelmeyi başaran yönetim mi?
Bana kalırsa bu kombinasyon içinde Sağlam ve futbolcuların pozisyonu bir adım önde gözüküyor.
Burada durup, hemen "Sağlam analizimize" dönelim...
Lig TV'ye yaptığı açıklamadan söz etmiştik. Ne demişti Sağlam?
"Bir Anadolu takımının şampiyon olması mucizeydi. Bizi de dahil ederek söylüyorum, bundan sonra bir Anadolu takımının tekrar şampiyon olması mucize üstü mucize olacak."
Sağlam, bununla da yetinmiyor ve devam ediyor:
"Önümüzdeki seneler üçüncülük şampiyonlukla eşit hale gelecek."
Buradan sadede geliyor Ertuğrul Sağlam:
"Bizim kulüp içerisinde ve şehirde çok ciddi yapılanmamız gerekiyor. Böyle bir yapılanma olursa devam ederim, ama olmayacaksa da kimseyi kandırmanın bir anlamı yok. Olmuyorsa da herkes kendi hedefleri doğrultusunda kendi yoluna bakar."
Sırayla gidelim...
Mucize, zor bir olayı başarmayı anlatmak için sıkça kullanılan "mecazi" anlatımdır; ama Sağlam'ın anlatımı ve diğer cümleleriyle birleştirilerek ele alındığında üzerinde durulmayı hak eden bir olgu ortaya çıkıyor.
Mucize, doğaüstü şeyleri anlatmak için kullanılır. Olması imkansız, şaşılası bir durumu vurgular...
Biz, "Bursaspor mucizesini" bugüne kadar hep, ortaya çıkan "sonucu" tanımlamak için kullandık, öyle algıladık.
Bu mucizeyi yaratanın da hep Sağlam'ın "disiplini, adaleti, güveni, inancı, istikrarı, karakterli futbolcuları" gibi etkenleri olduğunu düşündük.
Yani "bilinçli bir iş sürecinin" yarattığı sonuç olarak bu mucizeyi kabullendik...
Oysa Sağlam'ın vurguları "sonucu" değil, bizzat olayın "bütününü" bir mucize olarak gösteriyor...
Artık ya Sağlam'ın bir "futbol felsefesi ve teknik başarısından" söz etmeyi bir kenara bırakmalıyız, ya da Sağlam "bundan sonra bir Anadolu takımının tekrar şampiyon olması mucize üstü mucize olacak" sözünden neyi kastettiğini daha net açıklamasını beklemeliyiz.
Sağlam, "Adaletli bir futbola olanak tanınmaz ve Bursaspor'un ve bir başka Anadolu takımının şampiyon olmasına izin verilmez mi" diyor..
Bu değilse, ne?
Biz, "Sağlam'ın mucize yarattığına" inandık bugüne kadar; yoksa olayın "kendiliğinden gelişen" mucizevi bir sonuç olduğuna değil!..
Buna futbol camiasında "tesadüf" diyorlar...
"Parasız saadet olmuyor" diyorsa, en azından "karakterli futbolcularına" ve kendisine haksızlık etmiş olur...
Ayrıca, daha büyük bütçeli ve Anadolu takımı olmayan bir takımda neler yaşadığını ve nasıl o kulüpten ayrıldığını da anımsamalı...
Ancak röportajın final cümleleri medyaya da yansıdığı gibi "veda sinyali" yorumlarını hak ediyor:
"Bizim kulüp içerisinde ve şehirde çok ciddi yapılanmamız gerekiyor. Böyle bir yapılanma olursa devam ederim, ama olmayacaksa da kimseyi kandırmanın bir anlamı yok. Olmuyorsa da herkes kendi hedefleri doğrultusunda kendi yoluna bakar."
Haklı olarak eleştirilerde bulunmaya başlayan Sağlam, artık eleştirilmeyi de hak ediyor.
"Sonuç ve durum" ne olursa olsun kenti saran ve eleştiriden muaf tutan "Adam gibi adam Ertuğrul Sağlam" efsunu ilelebet süremez...
Sürmeyecek de zaten...
Bunun sona ermesi için illa ki kötü saha içi sonuçları alınmasına gerek yok...
"Efsunlar" gerçeklerin görülmesini engeller; gerçekleri göremezseniz, duvara toslarsınız...
Sağlam'ın "çelişkili, kararsız" bir ruh ve zihin ikliminde olduğu anlaşılıyor...
Sağlam'ın kategorize ederek ve "mucize üstü mucize" vurgusuyla güçlendirerek dile getirdiği, "Bundan sonra bir Anadolu takımının şampiyon olması neredeyse imkansız" gibiyse, kulüp ve şehrin, istediği gibi yeniden yapılanmasının ne önemi var?
Ya Sağlam yeniden yapılanacak bir Anadolu kulübünde çalışacak ve şampiyonluğa oynamamayı önceden kabullenecek ya da Sağlam bir Anadolu takımı şampiyon olamayacağına inandığı için yeniden yapılansa da Bursaspor ya da bir başka Anadolu takımında artık görev yapmayacak!..
Elbette, kimi çapsız yöneticilerin, ne olduğu anlaşılamayan soruşturma ve polis baskınlarının, bu durumu sanki kentte hiçbir şey olmuyormuş gibi sessizce izleyen kent yöneticilerinin yarattığı tabloyu es geçmemeliyiz...
Sağlam kartlarını artık açık oynamalı...
Bursaspor'la ilgili uzun vadeli bir projesi olup olmadığını, bu projenin köşe taşlarını bilmeliyiz.
Pandora'nın kutusunu açtığına göre ve kendisine rol biçerek sarf ettiği "kulüp içerisinde ve şehirde ciddi yapılanma"dan neyi kastettiğini net biçimde ortaya koymalı...
"Bundan sonra bir Anadolu takımının şampiyon olması mücize üstü mucize" ise, kulüp yeniden yapılansa da Bursasporlu oyuncuları ve taraftarı şampiyonluğa oynamaya artık nasıl inandıracak?
Sağlam, kalan 8 haftada takımın saha içinde alacağı sonuçları beklemeden düşüncelerini "üstü örtülü ve dolambaçlı yollara sapmadan" paylaşmalı...
Aksi halde önümüzdeki haftalarda kendisi de, Bursaspor'da zarar görecek...
"Zaten Bursaspor'dan ayrılmayı haftalar öncesinden kafasına koymuştu, bunun yolunu döşüyor" denilecek...
Bugünkü koşullardan daha kötü koşulların olduğu ortamda takım şampiyonluğa giderken, bu yıl neden hem oyun kalitesi, hem de saha sonuçları açısından aynı başarının yakalanamadığı tartışılacak?
"Mucizenin" sırrını çözmeye ihtiyacımız var...
Ya da Sağlam'ın önerisine sadık kalarak, "mucizelere ve efsunlara" ihtiyaç duymayacak, gerçek bir yapılanmaya...
Bunun da Sağlam'la mı, yoksa Sağlam'sız mı olacağını hep birlikte göreceğiz...