SON DAKİKA
Hava Durumu

‘Sadece oturup deliliğin ve zulmün geçmesini bekleyemezsin’

Yazının Giriş Tarihi: 01.11.2025 08:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.11.2025 09:42

“Sadece oturup deliliğin ve zulmün geçmesini bekleyemezsin. Ayağa kalkıp savaşmalısın.”

ABD’li ünlü sinema oyuncusu Robert De Niro, halkına böyle sesleniyor.

Bir süredir sıklıkla kameralar karşısına geçen De Niro, ABD halkını Donald Trump’ın “çılgınlıklarına” karşı çıkmaya, direnmeye çağırıyor.

Çok alametler belirdi, bildiğimiz dünyanın sonuna çoktan geldik, epeydir yerküremiz “karmaşa, kaos ve belirsizlik” iklimine, bir nevi türbülansa girdi…

İtalyan Marksist filozof ve siyaset teorisyeni Antonio Gramsci, “Hapishane Defterleri” adlı eserinde şöyle diyor: “Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor: Şimdi canavarların zamanı.”

Ve devam ediyor Gramsci: “Bu ara dönemde çok çeşitli hastalıklı semptomlar ortaya çıkıyor.”

Yer kürenin hangi coğrafyasına baksanız bugünlerde fotoğrafta göreceğiniz şey küresel ve yerel canavarlar!

Dünya, “yeni doğana kadar” eskinin yıkıntılarıyla dolu bu ara dönemde “canavarların tahakkümünde” hastalıklı semptomlara maruz kalıyor.

Bu semptomların bugünlerde en çok ve en şiddetli yaşandığı yerlerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor…

Trump, ikinci dönemine başlar başlamaz temsilcisi olduğu “sermaye sınıfının” çıkarlarını koruyabilmek için “radikal solcular” tanımlamasıyla muhalefetin tümüne savaş açtı, ne yasa takıyor ne anayasa tanıyor…

MAGA hülyalarıyla yüzü maskeli ICE görevlileri (Immigration and Customs Enforcement - Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi) elemanları sokak ortasında, evlerde, okullarda insanları kaçırıyor, terör estiriyor…

ABD ordusu uluslararası hukuk yokmuş gibi davranarak okyanusun ortasında bir başka ülkenin teknelerine, gemilerine saldırıyor, büyük bir “arsızlık, cüretkarlık” eşliğinde insanları katlediyor…

Trump, canı nasıl isterse ona göre ülkeleri ekonomik, askeri olarak tehdit ediyor…

Bizzat ülkesinin medyasına, üniversitelerine, siyasi rakiplerine saldırıyor; kafasının tasını attıranları “radikal solcu” ilan edip, yok etmeye, sindirmeye çalışıyor…

Tam da “ülke çıkarları kılıfı ve sahtekarlığı” perdesiyle temsilcisi olduğu sınıfın çıkarlarının bayraktarlığını yapıyor.

ABD, 36 trilyon doları aşan borç stokuyla küresel iktisadi emperyal üstünlüğünü her geçen yıl kaybediyor, içerde-dışarıda derinleşen ekonomik krizin maliyetini ülkesindeki en “yoksullara ve mağdurlara” yıkıyor; sağlık, gıda ve konut yardımlarını ya sona erdiriyor ya da ciddi oranda kısıtlıyor.

ABD, tarihinin en kaotik, en buhranlı dönemine girerken, Trump’ın düğmesine bastığı otoriterizme karşı halk “direnişi” keşfediyor, siyasi ve sivil direniş “öncüleri, mevzileri ve kanalları” oluşmaya başlıyor.

Elon Musk, Peter Theil, Mark Zuckerberg, Jeff Bezos, Sam Altman gibi tekno-otokratları arkasına alan Donald Trump, bir kral gibi “sınırsız ve sorumsuz” hal içinde ülkesinin, toplumunun ve hatta dünyanın üzerine bir kabus gibi çökerken, ABD halkı aylardır dipten yükselen “huzursuz ruh halinden” giderek patlamaya dönüşen bir “direniş ve başkaldırı” ruh haline evriliyor.

18 Ekim'de, 50 eyalette, Washington DC'de ve dünya çapındaki şehirlerde 2.700'den fazla etkinlikte 7 milyondan fazla kişi ayağa kalkarak, “Amerika'nın kralı yoktur ve güç halka aittir. Şimdi görevimiz uyanık kalmak, birlik içinde kalmak ve direnmeye devam etmektir” diye haykırıyor ve sivil direniş hareketini ateşliyor.

NE YAPABİLİRİM?

www.nokings.org adresinde organize olan kitleler yeni direniş alanlarını ve eylem şekillerini bulmaya ve organize olmaya çalışıyor.

Şimdi buna www.defiance.org ekleniyor ve direniş giderek Trump’a karşı “meydan okumanın” tohumlarını ekiyor. Web adresinde “Ne yapabilirim?” başlıklı duyuruda kitlere ve takipçilere şu çağrıda bulunuluyor:

“Bu soruyu yanıtlamak için bir kulüp kurduk. Her ay, Trump'ın otoriter yönetimine karşı barışçıl, yasal ve meydan okurcasına mücadele etmek için size seçenekler sunuyoruz. Desteklemek istediğiniz görevleri siz seçiyorsunuz. Ardından birlikte harekete geçiyoruz.”

“Ne yapabilirim?” sorusuyla başlayan arayış, demokrasiyi Trump’ın diktatörlük eğilimlerinden korumak için “barışçıl, yasal, meydan okuyan” eylemlerde bulunmaya istekli insanları bir araya getirerek sivil bir direniş hareketine dönüşüyor.

Halen 1 milyon imzaya ulaşmayı hedefleyen bir kampanya, topluluğu büyütme girişimleri, “Beyaz Saray intikam makinesine karşı koymak” olarak tanımladıkları Trump’ın saldırılarına somut eylemleri içeren bir gündemi olan Defiance.org, otoriterliğe ve siyasi intikama karşı savunulan davaların ön saflarında yer alan ve destek sağlayan Democracy Defenders Fund (DDF - Demokrasi Savunucuları Fonu - www.democracydefendersfund.org), hükümeti, Senato ve Temsilciler Meclisi üyeleri gibi siyasi liderler üzerinde “toplumsal denetim ve baskıyı” artırabilmek için RepresentUs ile kamu ve özel sektör çalışanlarının yanlışlarını takip etmek ve bildirilmesini (ihbar hattı) kolaylaştırmak için Whisteblower Aid gibi sivil taban hareketleriyle işbirliği yapıyor.

Dünyanın her yerinde ekonomik eşitsizlikler ve adaletsizlikler artıyor, yoksulluk yayılıyor ve derinleşiyor; kapitalizm çöküyor ve sermaye sınıfı ayakta kalabilmek için Trump ve benzerleriyle her yerde “otoriterleşerek” ve giderek “totaliterleşme” işaretleri vererek ayakta kalmaya çalışıyor.

“Demokrasi, özgürlükler, adalet” yok edildikçe, toplumlar üzerinde “baskı ve basınç” arttıkça “itiraz ve direniş” kıvılcımları çakmaya, tarihin o meşhur “etki ve tepki” mekaniği de çalışmaya başlıyor.

“Ne yapabilirim?” sorusu ABD ve dünyanın her yerinde giderek kök salıyor ve yeni bir küresel direniş dalgasının işaretlerini veriyor ve kapısını aralıyor…

Robert De Niro’nun dediği gibi (https://twitter.com/MilesTaylorUSA/status/1983639021139194266):

“Sadece oturup deliliğin ve zulmün geçmesini bekleyemezsin. Ayağa kalkıp savaşmalısın.”

“Tarih ve doğanın çarkları” binlerce yıldır olduğu gibi dönmeye devam ediyor…

Karamsarlığın, umutsuzluğun kol gezdiği, hiçbir şeyin değişmeyeceğinin sanıldığı bir anda “onur, vicdan, adalet, cesaret ve özgürlük arayışı” sahneye çıkıyor ve bir anda tarihin çarkları ileriye doğru dönmeye ve toplumlar yeni bir dünya tasarımlamaya başlıyor.

Her çağın “teknolojisi ve koşulları” kendi “baskısını ve diktatörlerini” de yaratıyor, kendi “çözümlerini ve devrimcilerini” de…

Velhasıl, “bitmedi daha sürüyor o kavga / ve sürecek / yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.