SON DAKİKA
Hava Durumu

Harput 'Derin Bursa'nın kurbanı oldu!

Yazının Giriş Tarihi: 10.05.2011 15:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.05.2011 15:41

Bu yazıda izninizle biraz spekülasyon yapacağım...

Daha başlangıçta kalın harflerle belirtmeliyim ki, ne kimseyi hedef almak amacım, ne de kimseyi suçlamak ve zan altında bırakmak...

Ne de birilerine arka çıkmak, derdim...

Amacım Bursaspor etrafında son aylarda yaşananları alt alta koyarak sizlerle birlikte düşünmek.

Herkes istediği kanaate varmakta özgür...

Bursa ve Bursaspor tarihini bilenler açısından son 15 yıl hep sıkıntılar, zorluklar ve kaoslarla geçti ama son yaşananların fitilini ateşleyen her şey neredeyse Bursaspor'un şampiyonluğuyla başladı...

Şampiyonlar Ligi maçlarına yetişmesi için Atatürk Stadı'yla ilgili yenileme kararı alındı.

Büyükşehir'in desteğiyle stada kısa sürede ek tiribünler yapıldı; birçok bölüm yenilendi...

Sonra Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi maçları başladı.

Süper Ligte bir ara sendelese de takım ilk yarıyı başarılı sayılacak bir yerde tamamladı.

Şampiyonlar Ligi'nde ise, "hayallerin çok ötesinde" sonuçlar alındı. Bir puan ve atılan iki gol teselli hanesine yazıldı.

Derken bir sabah Bursaspor'un Özlüce Tesisleri'ne yapılan polis baskınıyla uyandık. Savcılık'a çeşitli zamanlarda yapılmış suç duyuruları üzerine tesislerde, kulüp muhasebesinde aramalar yapıldı, bilgisayarlara incelenmek üzere el konuldu.

Bu süreçte Başkan İbrahim Yazıcı gözaltına alındı ve saatler sonra "pardon" denilerek serbest bırakıldı ve arananın bir başka İbrahim Yazıcı olduğunu öğrendik!

Bu arada, kulübün girişimleriyle arama kararları durduruldu, itiraz edildi yeniden arama kararı çıkarıldı ve bir bilek güreşidir aldı yürüdü.

Bütün bunlar olurken stadın yenilenmesi, harcanan paralar, ödemeler, faturalar iddialar da aldı başını yürüdü.

Savcılık soruşturmasının ise aradan geçen 3-4 aylık süreye rağmen ne aşamada olduğu, nelerin araştırıldığı meçhul kalmaya devam etti.

Perde arkasında yaşanan mücadele, Şubat ayının sonlarında 4-1'lik Gaziantepspor yenilgisinin hemen ardından Mesut Mestan'ın futbol şubesi sorumluluğundan alınmasıyla yeni bir boyut kazandı.

Kulüp Müdürü Osman Nuri Biçer'le Mesut Mestan kavgaya tutuştu ve Biçer eşyalarını toplayarak istifa dilekçesini yönetime sundu ve tesislerden ayrıldı.

Bu arada, Yönetim Kurulu Üyesi Mesut Mestan'ın yürütülen soruşturma kapsamında savcılığa gittiği ve ifade verdiği ortaya çıktı. Toplanan Divan Kurulu'nda suçlamalar ve iddialar havada uçuştu.

Kulüp Yönetimi Mesut Mestan'ı Ahmet Toprak ve Sedat Topaloğlu'yla birlikte 17 Mart'ta ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na sevk etti. Ancak aradan bir aydan fazla süre geçmesine rağmen Disiplin Kurulu'nun da ne karar verdiği belli olmadı.

Gelişmeler üzerine Yönetim Kurulu Üyesi Öztürk Yazıcı başkanlığında çok sayıda avukattan oluşan bir Hukuk Kurulu oluşturulduğu duyuruldu.

Bundan birkaç gün sonra da İbrahim Yazıcı Adliye'ye giderek suç duyurusunda bulundu ve dava açıldı. Bunun sonucu da henüz bilinmiyor.

Kayseri deplasmanında kulüp ikinci başkanı Haluk Özkıyıcı, maçtan önce Bursalı gazetecilere "Bu son deplasman yemeğimiz. Beşiktaş karşılaşması da son maçım" dedi. Özkıyıcı, maç sonrasında açıklamalarına devam etti:

"Kayserispor deplasmanı son deplasmanım demiştim. Aynı şeyi yine söylüyorum. Söylenen her şeyin altında bir şey aramanız gerekmiyor. Mesaj almak isteyen almıştır. Ben aldığım telefonlarla bunun mesaja çevrildiğini hissettim. Değerlendirmeyi kim nasıl yapıyor bilmiyorum ama biz yönetim olarak birlik beraberlik içerisindeyiz. Yaşadığımız olaylardan dolayı sinirlerimiz de bozuk, stres içerisindeyiz. Etraftan gelen baskılar, kulüp üstünde dolaşan bir takım şeyler bizi üzüyor. Bu üzüntü ile insanlar farklı yerlerde farklı şeyler de söyleyebilir. Ama ben yine aynı şeyi söylüyorum. Bu deplasman benim için son deplasmandı."

Tüm bu olaylar olurken, takım maçlara çıktı ve iyi kötü sonuçlar aldı.

Yaşanan sıkıntılar arasında İbrahim Yazıcı yönetimi Ertuğrul Sağlam'la masaya oturdu ve 3 yıllık süre için Sağlam sözleşmesini uzattığını açıkladı. Statta imza töreni düzenlendi. Törene Sağlam'ın istediği yönde örneği az görülen türde birlik beraberlik görüntüsü vermek için Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa Valisi Şahabettin Harput ve Kulüp Başkanı İbrahim Yazıcı birlikte katıldı.

Şampiyonluktan uzaklaşan takım Ertuğrul Sağlam'ın sözleşmesini uzatmasıyla güven tazeledi. Kentin yöneticilerinin de katılımıyla verilen fotoğraf sonrası 3'üncülük ve UEFA Ligi hedefiyle bu sezonun böyle sona ereceği sanıldı.

Ancak, perde arkasında süren hesaplaşma, "hesap sahipleri" açısından yeni hamleleri de beraberinde getirdi.

Cumartesi günü gördük ki, bu sürecin son hamlesi Vali Şahabettin Harput üzerinden yürütüldü.

Vali Harput, iki takımın da ligte hemen hemen iddiasız kalmasını fırsat bilerek aradaki husumeti sona erdirebileceğini sandı, inisiyatif üstlendi, ancak satranç tahtasında yanlış bir hamlede bulundu.

'Derin Bursa'nın kurbanı oldu!

Re'sen aldığı karar birilerine bulunmaz bir fırsat sundu.

Cumartesi günü toplanan grupların hal ve hareketlerinden, yapıp ettiklerinden anladık ki, o gün stad önüne son derece hazırlıklı ve belli bir amaçla gelinmiş.

"Galeyana getirilen" grubun çoğu bu kentin arka sokaklarında yaşayan itilmiş, kakılmış yoksul ailelerin çocukları. Ama birileri onları fena halde kullandı.

Karşılaşma sonrası TV'lerde ve basın toplantılarında Kulüp Başkanı İbrahim Yazıcı, Beşiktaş taraftarının maça alınmasıyla ilgili kararın Vali Harput tarafından re'sen alındığına vurgu yapması dikkat çekti.

Olayların ardından yeni gözaltılar başladı. Gözaltına alınanlar arasında Bursaspor Kulübü Genel Müdürü Osman Nuri Biçer'in de gözaltına alınması dikkat çekti.

Ve bugün yaklaşık 30 sanayici ve işadamı örgütü bir araya gelerek ortak bir bildiriyi kamuoyuyla paylaştı. Bu bildiri de bizzat BTSO Başkanı Celal Sönmez okudu.

Açıkçası, çok güçlü olmayan bu açıklamanın da "kime ve ne mesaj vermek istediği" de pek anlaşılamadı. Özetle, "Üzüntülüyüz; Bursa markası zarar gördü; umarız Bursaspor ligi üçüncü tamamlar" mesajlarından öte bir anlam çıkarılamadı.

Tüm bunları sıraladıktan sonra şimdi soruyorum; Cumartesi günü yaşanan olaylar yalnızca

"Beşiktaş husumeti ve taraftar psikolojiyle" açıklanabilir mi?

Ortaya çıkan görüntüler, saldırganlığın "kararlılıkla, inatla ve organize biçimde" yürütüldüğünü gösterdi. Amaç, Bursaspor-Beşiktaş maçının oynanmasını engellemekti ve bu amaca ulaşıldı. Maçın iptal kararının hemen ardından nümayişi yapan gruplar hızla ortadan kayboldu.

Siz gerçekten tüm bu yaşananların kaynağının "Beşiktaş husumeti" olduğuna inanıyor musunuz?

Ben inanmıyorum...

Gerçek "husumet" bu kentin içerisinde ve sis perdesinin arasında yaşanıyor.

Şimdi birileri yeni hamlelerini yapmak için Federasyon'un vereceği sert kararları bekliyor.

Bu olaylar dizinini şu sorularla tamamlamak istiyorum:

  • Kulüple ilgili savcılık soruşturmasının akıbeti ne oldu?
  • İbrahim Yazıcı'nın gözaltına alınmasındaki "yanlışlığın" sırrı neydi?
  • Mesut Mestan vakasının özü neye dayanıyor?
  • İbrahim Yazıcı'nın yaptığı suç duyurusu hangi aşamada?
  • Mesut Mestan'la birlikte Disiplin Kurulu'na sevk edilenler hakkında neden henüz bir karar çıkmadı?
  • Haluk Özkıyıcı, Kayseri'de yaptığı açıklamayla neyin sona erdiğini açıklamak istedi?
  • 7 Mayıs tarihinde Atatürk Stadı'nın çevresindeki nümayişi kim organize etti ve amaçları neydi?
  • Nümayiş sırasında "vali istifa" sloganlarını kimler attırdı? Vali istifa ederse bundan kimler ne yarar sağlayacak?
  • Kimin, kimle ne tür çıkar hesabı var? Bu kente ve takımlarına yürekten bağlı gerçek Bursasporlular'ı kimler çirkin hesaplarına "meze" yapıyor? 
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.