SON DAKİKA
Hava Durumu

Futbol Federasyonu'nun 'kırılma anı'

Yazının Giriş Tarihi: 13.05.2011 01:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.05.2011 01:56

Bilmiyorum!

Ama tanıdığını söyleyenler, öyle anlatıyorlar...

Çok mülayimmiş bir de...

Bakın bunu da bilmiyorum...

Muhtemelen, yönetimindeki üyeler de öyledir!..

Ama Bursaspor'la ilgili aldıkları karardan sonra onlar hakkında edindiğim bir bilgi varsa o da futboldan hiç anlamayan bir grubun Türkiye futbolunu yönettiğidir...

Şeker gibi, mülayim, çok okumuş çocuklar, iş güç sahibi, ağır oturaklı, kelli felli insanlar ama gelin görün ki futbolu bilmeden futbolu yönetiyorlar...

Sorsanız, bülbül kesilirler, federasyon binasına doldurdukları bürokrat yığınını arkalarına alarak mevzuatı döktürürler...

Talimatnameleri 'fıkrasına' kadar size arz-ı endam ederler...

UEFA kriterlerini tek tek sayarlar; sınavdan geçer not almak için ders kitabını ezberleyip okula giden ortaokul öğrencileri gibi, sayar sıralarlar...

Her şeyleri ezber olduğu için, Türk futbolunda yaşananlara bakışları da ezberden öteye geçmez...

Tüm ezberlerinin ve ezberletenlerin kaynağı da bellidir... (Bilenler bilmeyenlere anlatsın)

Bulundukları yerdeki varlıkları da sembolik ve temsilidir...

Bir bakarsınız, Riva civarındadırlar, bir bakarsınız Antalya civarında seminer oyununda, kitabi bir toplantıda endamlarını görürsünüz.

İş yaşamlarının arasına sıkıştırdıkları anlarda Türk futboluyla ilgili "kafa yorarken" rastlarsınız, kameralar karşısında...

Eşrafı toplar, avanelerle birlikte salon toplantılarında boy gösterirler...

Türk futboluna "verdiklerinden" çok, "aldıklarıyla" yaşarlar...

Şimdi bu yönetici topluluğu Türkiye'de futboldaki şiddeti bitirecekmiş!..

Hadi canım!..

Bakın bu grubun futboldan anlamadığını ve bırakın bugün Türkiye'de futbolda yaşanan şiddet olaylarını sona erdirmeyi, mevcudiyetleriyle şiddeti daha da artıracaklarını yaptıkları kendi açıklamalarıyla anlatmaya çalışalım.

Federasyon'un sitesinden aldığım Bursaspor-Beşiktaş maçıyla ilgili açıklanan resmi kararın metni üzerinden devam edeceğim... Parantez içindekiler bana aittir...

****

Kararı açıklayan TFF 1.Başkanvekili Lutfi Arıboğan şunları söyledi: Spor dışında da, insanların, toplumların yaşamlarında kırılma anları vardır. Ancak biz sporda ve özellikle futbolda bu kırılma anlarını daha sık yaşarız. Bu kırılma anları maçın, liglerin, şampiyonlukların kaderini belirler. İşlerin daha iyiye veya daha kötüye gidip gitmeyeceği bu kırılma anlarına verilen tepkilerle belli olur.

(Aldığınız bu kararla, sayenizde emin olunuz daha kötüye gidecek. Siz bu şansınızı daha da kötüye gitmesi yönünde kullandınız. Cumartesi gününden itibaren İstanbul basınında terennüm eden "bu bir kırılma anıdır" lafazanlığını resmi açıklamanıza da sokarak kanaat ve fikir kaynağınızı da  göstermiş oldunuz.)
 
Geçtiğimiz hafta da "Türk Futbolu ve Şiddet" konusunda da bir kırılma anını yaşadık. Futboldaki şiddetin sadece bir karşılaşmanın değil, büyük bir şehrin yaşamını nasıl etkileyebileceğini, şehirde ne gibi büyük zararlara yol açabileceğini gördük.

(Gördüğümüz esas sizin basiretsizlik ve yönetim beceriksizliğinizdir. 7 yıldır süren bir husumeti sona erdirmek üzere -üstelik içerisinde Bursa ve Bursaspor'u yakından bilen iki yöneticiniz olmasına rağmen- hiçbir girişim içerisinde bulunmamanızdır. Şehri bu tahribat içerisine sokan sizin iki takım taraftarını ve yaşananları algılayıp bunları gidermeye yönelik 7 yıl boyunca serçe parmağınızı bile oynatmamanızdır.)

Bu olaylar Türkiye'nin her şehrinde yaşanabilir, telafisi veya tamiri mümkün olmayan daha büyük tahribatlara yol açabilirdi.

(Ya, demek öyle! Her kentte yaşanabilirmiş. Evet, öyle ama sizin için kentin adı önemli değil mi? Telafisi mümkün olmayan tahribatlara yol açabilirmiş birde! Ne olmuş? Bursa'da polisle bir grup arasında arbede yaşanmış. Peki İstanbul'da Beşiktaş-Bursaspor arasında ne olmuş. Dört Bursasporlu bıçaklanmış. Peki, bu Federasyon ne yapmış, Beşiktaş'a 2 maç, Bursaspor'a 1 maç seyircisiz oynamama cezası vermiş. Stadın dibinde 4 taraftar bıçaklanmış ve o maçı bu federasyon oynatmış. Bundan daha büyük tahribat olabilir mi? Dört kişi ölümle burun buruna geliyor, kırılma anı olmuyor, taşlı sopalı Bursa sokaklarında bir arbede yaşanıyor telafisi mümkün olmayan tahribatlara yol açabilirmiş! Beşiktaş'a 8-10 maç ceza vermek için o zaman hangi mevzuat sizi engelledi. Yoksa 'kırılma anı' ruhsallığına girmenizi engelleyen başkaca 'kırılganlıklarınız mı' vardı?)

Şunu da belirtmeliyiz... Olayları Bursa ve Bursaspor özelinde görmüyoruz. 

(Bakın, en duygulandırıcı tespit işte burası. Utanmanıza gerek yok; daha açık konuşun. Dürüst olun! İçinizdeki Bursalılar'ın mahcubiyetini yaşamayın... Eğer bu söylediğinizde samimi olsaydınız pazardan mal kaçırırcasına bir karar alma telaşına girmez işin özünü anlamaya çalışırdınız. Eğer samimi olsaydınız, eğer futboldan anlıyor olsaydınız, eğer Türkiye'yi tanıyor olsaydınız, ve gerçekten de bu olayların Türkiye'nin herhangi bir kentinde de olabileceğine samimi bir biçimde inansaydınız, kitabi bir çözüme yönelmez, bir kenti ve bir takımı deney tahtası gibi kullanmaya kalkmazdınız. İstanbul'un sokaklarında dolaşırken bulamadığınız mücadele azmini, 'kırılma anı' lafazanlığına sığınarak basiretsizliğinizi ve cahilliğinizi Bursa'ya teşmil etmezdiniz. Milyonluk bütçelerin üzerinde oturuyorsunuz ama ben bir tek bir sosyolojik araştırma yaptırdığınızı, bunları kulüp yönetimleriyle paylaştığını duymadım. Ha, tabii ya, devre aralarında ve yaz aylarında Antalya'nın klimalı toplantı salonlarında, eşrafınızla seminerlerde buluşuyordunuz değil mi?)

Yaşananlar Bursaspor, Beşiktaş veya herhangi başka bir camianın başına gelebilirdi.

(Eee, söyledik ya işte, İstanbul'da Bursaspor taraftarlarının başına geldi; bıçaklandılar diye...)

Türk futbolunda gelinen nokta, futbolumuzun içinde bulunduğu atmosfer maalesef gerilmiş bir yay gibi... Gerilen yay serbest kaldığında okların kimi vuracağı, kimlere zarar vereceği belli değil...

(Peki güzel kardeşim; hiç merak ettiniz mi bugüne kadar bu atmosfer niye yay gibi gerildi; kim gerdi? Bu yay gerilene kadar siz ne yaptınız, ne tür çözümler geliştirdiniz. Kenarda oturup beklediniz. Eğer futboldan anlasaydı kurul üyeleriniz ve adalet dağıtsaydınız oturduğunuz koltuklarda, kimsenin yayı gerilmezdi. Güç, kudret sizin elinizde; İngiltere'de, İspanya'da gerilmeyen atmosfer ve yaylar, sizin marifetinizle bu ülkede gerildi ve ne yazık ki gerilen yayı dün Bursa için serbest bıraktınız ve Bursaspor'u vurdunuz)

Bugün burada yönetim kurulumuzda Bursa veya Bursaspor'u cezalandırmak için değil, Türk futbolunun bu kırılma anında nasıl davranmamız gerektiğini değerlendirdik.

(Bence değerlendirememişsiniz. Kafanız çorbaya dönmüş ve işin içinden çıkamayınca ipi elinize alıp, Osmanlı usulü çözümü bulmuşsunuz: Sallandıracaksın birisini, bak bir daha yapıyorlar mı, misali... Hadi yüreğiniz yetiyorsa açıklayın, hangi kriterlere göre karar aldınız ve aldığınız bu karar hangi etkenlere dayanıyor ve ne tür sonuçlar doğurmasını tartışarak 'değerlendirdiniz'... Açıklayın da biz de cehaletimizi giderelim ve yay gibi gerilmiş atmosferimiz dağılsın!)

Vereceğimiz kararların bir kulübü veya şehri cezalandırma olarak değil, Türk futbolunda yükselen şiddete karşı bir mesaj olarak algılanmasını istiyoruz.

(Hakikaten bu kararın altına ve özellikle bu cümlenin altına imza atmış olan Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyeleri futbolu bilmiyorlar ya da açıkça bizimle alay ediyorlar! Ya da her ikisi birden... O zaman mesaj yayınlayın kardeşim, ceza kesmenize gerek yok! Bakın, tekrar söylüyorum, Cumartesi günü Bursa'da yaşanan olaylar ya da başka kentlerde yaşanan benzeri olaylar birer sonuç. Eğer gerçekten bunları önlemek istiyorsanız sonuçlara değil kaynağa odaklanmanız gerekir. Ama bunu yapacak ne cesaretiniz, ne yeteneğiniz, ne bilginiz, ne de samimiyetiniz var. Özetle, baltayı elinize alıp çıktığınız bu yolda ve açıkladığınız bu kararla verdiğiniz mesajı çok iyi algıladık.)

Türkiye Futbol Federasyonu olarak şiddete karşı her önlemi almaya çalışıyor, Şiddet Yasası gibi düzenlemelerle olayların önünü almaya çabalıyoruz... Şiddete karşı verdiğimiz mücadelede bir kırılma anındayız... Bu andan sonra her şey iyiye veya çok daha kötüye gidebilir.

(Evet, karalıkta el yordamıyla bir karar aldığınız için ne yaptığınızın farkında değilsiniz. İyiye gitmeyeceği aşikar ama ne kadar kötüye gideceğini yine sizin 'üstün başarılarınız' belirleyecek. Bu ve benzeri 'kaliteli' kararlarınızla kötülüğün derinliğini belirleyeceksiniz!)

Bu anlarda Türk futbol ailesi olarak vereceğimiz tepkiler geleceğimizi de belirleyecek. Türkiye Futbol Federasyonu olarak bugün açıkladığımız tüm önlemleri ve cezaları daha önceki kararlar, cezalar ve verilen tepkilerden bağımsız olarak bu bakış açısıyla değerlendirmenizi rica ediyoruz.

(Asıl biz rica ederiz. 110 saat boyunca yorduk, uykusuz bıraktık sizi! İyi de esas Türk futbol ailesi olarak bizim değil sizin vereceğiniz tepkiler geleceğimizi belirleyecek. Sizin açıkladığınız kararlar, içine girdiğiniz hal ve tutumlar sorunları, sıkıntıları gidermeye, çözmeye dönük değil, tersine betonlaştırmaya yönelik oldu. Önceki kararlarınızla kıyaslamayacaksak, bizim için bu kararlarınızı benzersiz ve emsalsiz kılan ne? İsterseniz Antalya'da bir seminer tertip edin de Bursa ahalisi olarak akalım, bize bir güzel anlatın da anlayalım! Çünkü başka türlüsünü başaracak ne yeteneğiniz, ne beceriniz, ne de cesaretiniz var.)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.