SON DAKİKA
Hava Durumu

Ekonomiyi bekleyen büyük tehlike!

Yazının Giriş Tarihi: 24.12.2011 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.12.2011 00:05

Açıkçası, Türkiye ekonomisinin fotoğrafını çekmek açısından oldukça yararlı bir deneyim oldu benim için. (Zirve Sonuç Bildirgesi)

Açılış konuşmalarının dışında perakende sektörüne yönelik ilginç tartışmaların olduğu iki çalıştay da gerçekleştirildi.

Zirve'ye Türkiye'nin çeşitli kentlerinden 300'e yakın perakende sektör temsilcisi katıldı. Ağırlıklı olarak market işletmecilerinden oluşan katılımcıların, konuşulanları pür dikkat dinlemesi ve dünyada, Türkiye'de, sektörlerinde neler oluyor-bitiyor anlamaya çalışması dikkat çekiciydi.

Nasıl anlamaya çalışmasınlar ki!

Bir taraftan dünya ekonomik krizle boğuşuyor, bir taraftan da Türkiye diken üstünde ekonomisini ayakta tutmaya çalışıyor.

Zirve'de ağırlık olarak tartışılan yıllardır bir türlü çıkarılması(!) başarılamayan "Perakende Yasası", yaygın adlandırmayla "Market Yasası" oldu.

Açılış bölümüne katılan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, kendisinden önceki bakanlar gibi yasa çalışmalarını uzun uzun anlattı ama salondan ayrıldıktan sonra bol bol konuşulduğu gibi yasanın çıkmasından kimsenin umudu yok!

PERDER'in kurucusu ve Makro Marketler Zinciri sahibi Şeref Songör başta olmak üzere Zirve'yi katılan sektör önderlerinin üzerinde en çok durduğu konu ise, Türk perakende sektörünün önümüzdeki yıllarda büyük oranda yabancı sermayenin eline geçme riski taşıyor olmasıydı.

Bu öylesine önemli bir konu ki, stratejik hataların bedelinin büyük olması yüksek olasılık. Ekonominin can damarları arasında yer alan perakende sektöründe, ürünler tüketiciye ulaşana kadar önemli bir tedarik zincirinden geçiyor. Dolayısıyla büyük sermayenin tüketiciye sunacağı ürünleri belirlemesi hayati önem kazanıyor.

Daha açık yazalım, alışveriş merkezlerine gittiğinizde ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere raflara yöneliyorsunuz. Hangi ürünlerin bu raflarda bulunacağına bu büyük marketler karar veriyor. Olasıdır ki, büyük yabancı sermaye markaları ürün tedariğinde kendi yerel markalarını tercih edecektir.

Haliyle Perakende Zirvesi'ne katılan market zincirleri sahiplerinin zihninde sektördeki varlıklarını nasıl sürdürmeleri gerektiği konusunda soru işaretleri büyüktü.

Bir kısım sektör temsilcisi markalarını ve zincirlerini büyütüp yabancılara satma hayali görürken, salondan bu beklenti içerisinde olanlara yönelik bazı itirazların yükselmesi doğrusu not edilmeye değerdi.

Ama tartışmalar sırasında görüldü ki, yurtdışında sıkça örneği görülen, perakende kooperatifçiliğinin ve dayanışmasının eksikliği en önemli sorun.

Market açma yarışına giren zincir sahiplerinin güçsüz sermaye yapılarıyla yürümeleri ve fiyat yarışına odaklı zayıf rekabet anlayışını değiştirmedikleri sürece Türkiye perakende sektörünü büyük bir tehlikenin beklediğini Zirve sırasında net biçimde gördük.

KOBİ statüsü bile taşımayan sektör firmalarının yaşadıkları finansman sıkıntılarıyla birlikte ilk cazip yabancı sermaye teklifine balıklama atlamaları şaşırtıcı olmamalı.

Son 10 yıl içerisinde Türkiye piyasasına giren ve hızla güçlenen Carrefour, Metro, Tesco, MediaMarkt, Electro World, Darty gibi büyük yabancı sermaye zincirlerine yenilerinin de eklenmesiyle Türk ekonomisinin büyük ölçüde etkileneceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok.

Türk sanayi üreticisinden, tarım üreticisine kadar geniş bir yelpazenin tüketiciyle buluşmak için büyük sancı yaşayacağı, binlerce ürünün fiyatlarını yabancı sermayenin belirleyeceği sancılı bir döneme girilecek.

Açıkçası, böylesine hassas bir süreçte sektör temsilcileri yüksek sesle sık sık devletten destek beklediklerini açıklarken, bu desteğin tek başına yeterli olmayacağını, insan kaynağı yönetiminden inovatif çözümler geliştirmeye kadar işletme mantıklarını kökten değiştirmeleri gerektiğini de anlamaları gerekiyor.

Keza büyük bir tehlike yola çıkmış vaziyette...

Metro Macaristan'ı yöneten Mustafa Kalkandelen'in ABD'nin devasa market zinciri Wal-Mart'ın krizin ardından ülke dışına çıktığını ve küresel bir operasyona başladığını aktarması ilginç bir bilgiydi.

Wal-Mart, ABD'de 3 binin üzerinde mağazaya sahip ve yurtdışında da girdiği piyasalarda marketleri süpürerek satın alma operasyonlarına başlamış. Bunu Kuzey Afrika'da gerçekleştirmiş ve gözünü şimdi Avrupa piyasasına çevirmiş.

'Wal-Mart Effect'olarak bilinen bir kavram var. Yani Türkçesi, 'Wal-Mart etkisi'...

Bu etki de şöyle işliyor: Öldürücü fiyat politikasıyla açtığı her mağazanın çevresindeki esnafı iflas ettiriyor. Ayrıca elemanlarına da az para ödüyor...

İflas edecek esnafın artık bakkal olmayacağını anlamanız gerekiyor. Onların yerlerini alan küçük yerel market zincirleri de yok olup gidecek...

Yazımızı perakendecileri uyaran Şeref Songör'den alıntı yaparak bitirelim:

"2003-2011 arasında yaptıklarımız gibi devam edersek, 2012′den itibaren emin olun bu iş böyle devam etmeyecek."

Twitter.com/ozcanyazici

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.