Makus talih...

'Kötü giden-uğursuz' anlamındaki bu tanımlama, pek çok ebedi yazıda yer alarak, halk dilinde de kullanılıyor. Sözgelimi  'siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz' telgrafının, Mustafa Kemal'den Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü'ye, gönderilen en büyük hediyelerden biri olduğunu biliyorsunuz.

Ancak, o gün, yendiğimiz 'makus talih' bugün, makus vaziyet olarak, her alanda sürüyor. Gün geçmiyor ki, bir ateş yüreklerimize düşmesin...

Lige ara verilince, doğal ki gözlerimiz, ulusal futbol takımına kilitlendi ya, böylesi acılı günlerde, insanımızın hoş sonuçlara ihtiyacı artıyor. Bizden daha genç bir kadroya sahip ev sahibi Hollanda, attığı 2 gol ile buna izin vermedi...

YANLIŞ NEREDE?

Öyle çok noktada ki, hangi birini yazmalı?

'Batılılaşma' fikrini yanlış algılayan zihniyetler, batıl-ı seçerek, her alanda taklide yönelmiş bir kez... Kötü fotokopiler sayesinde, ayakta durmaya çalışan ülkem, halen Avrupa'nın kapısında yatıp kalkmayı, marifet sanıyor sözgelimi...

Bilimde, teknolojide, tıpta, sanayide, çok bildiğimizi sandığımız tarımda, ancak 'tu kaka' diyerek ödül aldığımız edebiyatta, sanatın her dönemecinde, Ata sporu diye gururlandığımız güreşte, sporun pek çok karesinde, milyonlarca dövizi savurduğumuz futbolda, koşamamak-mehter marşı ile yürümek, ne acı...

Bir zincir bu...

TESADÜF...

'Şampiyon olacağız' diye hedef koyup, küme düşmek; orta sıraları düşlerken, en tepeye tırmanmak; 'madalya gelmeyecek ama' açıklamasından sadece birkaç saat sonra, buz dansında dünya ikincisi olmak; Türkiye'ye özgü olsa gerek.

Garip değil mi ?

Hiç kimseyi-kurumu-otoriteyi  iğnelemek değil amacım.

Yıpratmak değil ki düşüncem; dikkati biraz da 'planlama' üzerine çekebilmeyi tercih ederim çünkü...

Gelinen noktada, gördüğümüz şu ki; hesapsız-kitapsız; anlayacağınız hedefsiz-plansız  bir spor yönetimin sonucu bunlar.

Her şey pamuk ipliğine bağlı sanki...

BAŞARMAK

Mümkün oysa.

2014 Dünya Kupası düşlerimizin ilk halkası olan Hollanda maçını yazmayı düşünürken, bakınız nereye geldik?

3.bin yılın içerisinde, henüz, tutarlı bir spor politikamızın olmaması, kimliği ne olursa olsun/her iktidar değişiminde yaşanan sancılar, doğal olarak sporumuza yön ver(e)mez.Veremiyor da...

Açık denizlerde, dalgalar nereye sürüklerse, ülkem orada uygun bir liman arayışında... Derlenip, toparlanacağı bu limanda, hedefini doğru koyduğunda ve kararlı olduğunda; sporumuzdaki 'makus talih' de, mutlaka yenilecek. Yenilir...

'Ne yapmalı' çizgisinde temel formül, dünyada tek aslında  :

-         İPUK-RUB

(İste-Planla-Uygula-Kontrol et-Revize et-Uygula ve Başar)