Futbolun çıkmaz sokağı...

Yöneticilik, zor zanaattır.

Ve aslında bir sanattır; herkes icra edemez !

Tipik bir Amerikan fıkrası der ki :

-         Adam 'AT' sözcüğünün dokuz dildeki anlamını biliyormuş. Ama, binmek için gidip İNEK satın almış...

Ortada at yok, inek ne çok; malumunuz...

***

Bilmek başlangıç; yapabilmek esastır...

Bir kentin damarlarında dolaşan kan, yeşil beyaz ise, o camianın hak ettiği çıta de epey yükseklerdeyse; işin gücün bu olacak bakalım...

Bilimsel temelleri/verileri es geçmeden, acele etmeden üstelik, sistematik yapıyı kulüp bünyesine taşıyacaksınız...

Hata etmemek adına, takım değil; ekip anlayışında olmanız da bir başka şart...

Hatırlatayım isterseniz yeniden;

'Ben' sendromu yıkar geçer. 'Biz' dayanışma kültürünü yükseltir.

Emin olun; kazanır(sın)ız...

***

Şimdi Daum zamanı...

Vakit elbette var da; yiten fırsatları yad etmek, dönülmez akşamın ufkudur artık.

O da, bir dilim beyaz peynir, iki duble rakıdır sohbetlerde; neş-e de, keder de vardır içinde. Unutup, ders almak lazım gelir...

Uzun süre Daum'un pozitif demeçlerini dinlemek zorundayız.

Başka yolu yok; ki doğrudur !

Hangi süreçte neyi bilecek Daum ?

Doğal ki; yapıştırıcı/birleştirici rolünü ortaya koyacak en başından. Yenilgilerden dem vurup, eskiye 'tu kaka' diyecek hali yok.

Lig kurası zaten başına bela.

İlk iki maçın puansız olacağını daha önce ifade etmiştik. Yine edelim; agresif oyun anlayışı ile sahada yer alan Galatasaray'ı, bugün itibarıyla tribündeki üstünlüğümüzün dışında, Bursa'da  çözecek güç, kudret, oyuncu, ekip var mı ?

***

Koşar adım 3 milyon nüfusa giden kentimde, Bursaspor için bir teknik direktör bul(a)mamak traji-komik. Türkiye sınırlarında dahi yoktu ki, ithal etmek zorunda kalındı.

Acı !

Ve bir o kadar da, her şeye yeniden başlamak için, fırsat da olabilir sanki.

Ne yani, bu takımı, amatör kümelerimizde görev yapan bir antrenör hazırlasaydı lige, daha kötü sonuç mu alırdı Bursaspor ?

Gariplik  sadece Bursaspor'da yok ki; bakınız ulusal futbolun çıkmaz sokaklarına...

Yetmişbeş milyonu geçen ülkemde, ulusal futbol takım için antrenör yok. Öyle mi ?

Neden bir takımın teknik adamı, aynı zamanda ulusal takıma da baksın ? Neden? Yazık hepim(n)ize...

Federasyon 'daha çok yabancı' girdabında debelenirken, salt kulüplerin Avrupa başarısını düşünüp 'sorun yok' minvalinde...

Oysa, takımların yarısı yabancı ve devşirme. Ulusal futbol takımı nasıl başarılı olacak ki ? Var mı öyle bir denklem ?

Sonra; hızla değer kaybeden Türk futbolunu kurtarmak için, bu sokaklarda şuursuzca çözüm bulduğunu sanacaksın.

Yok yaaa !

Burası; bilmediğiniz dillerin konuşulduğu çıkmaz sokak. Buradan başarı çıkmaz. Haberiniz ola...