Bursa'nın üçüncü bayramı

'Matematik yalan söylemez' diye öğretmişlerdi ya bize. Matematiği bağlı istatistikler, genelde olmasa da, bazen gerçeği yansıt(a)mayabilir.

O başka...

Sokakta laf çoktur... Ne denir bu durumda :

-         İstisnalar, kaideyi bozmaz...

Bir ilki gerçekleştirip, galip gelmek istedi Bursa.

Ve kentine; beklenmedik bir deplasman galibiyeti hediye etti.

***

Bursaspor için Trabzonspor'u yenmenin tam zamanıydı belki de. İstekli olan taraf da, yeşil beyazlılardı üstelik.

İlk yarıda önce dengeyi kurdu, ardından gol yollarını denedi, istediği kurguyu da gerçekleştirdi ve dikkat ettiyseniz eğer, ne yazık ki hücumlardan geriye dönmekte zorlandı. Kenar yönetimin ekşiyen yüz ifadelerini görmediniz mi ?

Çok önemli bir başka ayrıntı da; yeşil beyazlıların oyun kurgusunu yönlendiren Batalla'nın, en çok hatalı pas yapan isim olmasıydı...

Ve Pinto... Oyunda anlık düşüşler gösterdi.

Gel-gitleri vardı sanki ve sanki öyle anlarda gelen fırsatları, hiç yakışmayan vuruşlar ile cömertçe harcadı. Gördünüz...

Gel gör ki, oyunda olmazsan bazen, işte o bazı anlarda gelir goller... Atarsın ve/veya yersin...

İlk yarı da olmadı...

***

İkinci yarı; tuhaf bir Trabzon izlerken, başarılı ve disiplinli bir Bursaspor izledik.

Galipmiş ve hiç acelesi yokmuşçasına, oyunu kendi sahasında kabul eden komik bir anlayışı vardı ev sahibinin. Nitekim, golü de böyle bir anda, kalesinde gördüğünde iş işten geçmişti...

Hücuma kalkmak üzereyken, orta alandaki derin boşluk ve savunmanın ısrar ile topu ayakta tutma istemi, pahalıya patladı Trabzon'a... İlk yarıda, hatalı paslarına takıldığımız Batalla, bu kez, hatasız bir uzak köşe vuruşu ile altın puanları Bursa hanesine kazandırmasını bildi.

Gol sonrasında panikleyen, ama risk de alarak; hücumda denediği 'doldur/boşalt' vuruşları, oyunun genelinde elde ettiği daha başarılı pas yüzdesi ve nihayetinde topla oynama süresindeki baskın istatistikler, hücumda etkin olamayan Trabzonspor'a yetmedi...