SON DAKİKA
Hava Durumu

'Sen kazandın ama ben haklıydım'

Yazının Giriş Tarihi: 20.08.2014 06:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.08.2014 06:29

İlk önce aday belirleme sürecinde koskoca parti örgütünü bir kenara bıraktı; tartışmadı, tartıştırmadı...

Zaten kısa olan propaganda döneminin önemli süreci adayı tanımak ve tartışmakla geçti. Bu süreçte atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti.

Arkadan koşturmak nafile bir çabaydı.

İkinci olarak, seçmenine 'tıpış tıpış sandığa gideceksiniz' demesi demokratik kişiliğine ağır darbe indirdi. Tayyip Erdoğan'la uğraşırken, giderek O'na mı benzemeye başladı ne?

Atalarımız ne demiş?

"Atları yan yana bağlarsanız ya suyundan ya da huyundan kaparlar"

Delinin biri yataktan düşmüş; kalkmış yerine yatmış. 10 dakika sonra tekrar düşmüş.

"İyi ki az önce kalkmışım, yoksa üstüne düşecektim" demiş...

Devlet Bahçeli ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim başarısızlıkları ve değerlendirmeleri bana bu fıkrayı anımsattı...

Siyasetin dili ve düzeyi çok ama çok düştü...

Unutmamalı; adlarının önünde ne olursa olsun, zorbaların en büyük zaferi, buyruğundakileri de kendi kılığına büründürmesidir!

Koca koca siyaset adamları, gazeteciler, iş adamaları, sendikacılar bilimum cümle alem "edepsiz", "aşağılık" tanımlamalarına uğrayan bir kadın gazeteci olayı vuku bulurken ses çıkaramadılar ya da çıkarları için çıkarmadılar...

Son günlerin tekerlemesine gelince; ağzını açan bazı gazeteci ve siyaset uzmanlarının bozuk taş plak gibi dinlemek zorunda kalıyoruz: "Bu ülkede iktidar değil, muhalefet sorunu var."

Evet, bu değerlendirmede doğruluk payı olmakla beraber bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Saddam, baba-oğul Esad'lar, Mübarek, Kaddafi, El Beşir, Bin Ali gibi liderler çok ama çok mu başarılılar ki, doğru dürüst muhalefet çıkmadı...

Afedersiniz, "Ermeni, Rum", "Ben Türküm", "Sen Alevisin", "Sen Zaza'sın", "Ben Sünni'yim" demiş... Telefonla; haber attırmış, gazeteci kovdurmuş, gazete patronu azarlamış, TV programı sansürlemiş, köşe yazarını işinden etmiş. Twitter'ı, YouTube'u kapattırmış. Büyük ihaleleri istediğine vermiş.

Buradan muhalefet beceriklidir, başarılıdır değerlendirilmesi asla çıkarılmamalıdır. Ama asıl sorun iktidar sorunudur. Muhalefetin güçleneceği her alanı boğacaksın, boğduracaksın, ülkeyi Ortadoğu'nun baskıcı sistemlerin düzeyine düşürecek sonra da dönüp koro halinde bağıracaksınız.

Ve bu ülkede iktidar sorunu yok, muhalefet sorunu var demek abesle iştigal etmektir.

Türkiye "hibrit" yani "melez" demokrasiyi bile arar duruma düşerken sağlıklı muhalefet nasıl oluşacak?

Gazetecisi, iş adamı, sendikacısı bertaraf edilirken demokratik muhalefet nasıl olgunlaşacak?

Prof. Dr. İlber Ortaylı bir yazısında şöyle bir değerlendirmede bulunmuştu: "Toplumsal değişme ve hukuk düzeni kolay kurulamıyor; fakat bu kurulamayacak demek değil. Dünyanın her köşesinde birbirinden farklı toplumlar var, aralarında eşitlik ve paralellik olacağını düşünmek beyhude. Ama Ortadoğu toplumlarının uzun geçmişlerine, aşiret toplumlarının kendi içindeki geleneklerine ve bir asırdır filizlenen modern aydın takımına güvenerek bazı gelişmelerin mümkün olacağını pekala ümit edebiliriz."

Bizde umut etmek zorundayız; dışa bağımlıda olsa önemli bir sermaye grubu, eğitilmiş insan kalitesi, kör topal da olsa demokrasi deneyi ve kem kümde etse demokrasimiz ayarında aydını olan ülkeyiz.

Sonuçta seçim sürecine, seçimin eşit ve adil yapılma biçimine baktığımda, Bertholt Brecht'in bir sözünü anımsadım.

"Sen kazandın ama ben haklıydım".

twitter.com/yazicimuhsin

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.