Öğretimden eğitime geçemeyen sistemimiz

Öğretmen oturmuş, öğrenciler ise sıra halinde bekliyorlar. Öğretmen elindeki kalıbı öğrencinin kafasına geçiriyor, kafa şekle uyuyorsa sen geç diyor. Eğer öğrenci kafası kalıba uymuyorsa doğrudan çöpe... Sorunlu... Yaramaz... Haylaz...

Bizde eğitim - öğretim ilişkisi hep yüzeysel kalmış içselleştirilememiştir.

Bu satırları okuyanlar; öğrenim yaşantınıza baktığınızda ne görüyorsunuz?
Öğrenim mi gördünüz, yoksa eğitim mi aldınız?

Yoksa bu kavramların üzerinde durmaya gerek yok mu?

Bakın sizlere öğretim - eğitim arasındaki farklardan bir kaçını vereyim. Sizler de geçmiş yaşantınızı düşünerek karar verin.

Eğitim öğretim arasındaki karmaşık ilişkiyi biraz daha net anlaşılsın diye tablo içerisinde sunmaya çalıştım. 

Bu iki kavram doğal olarak birbirlerini tamamlarlar.

Burada herkesin (anne-baba, öğretmen, yönetici, çiftçisi, esnafı, doktoru vb.) sorması gereken soru: "Temel yapı taşı hangisidir?"

Farklılığı kabul etmeyen...
Herkesi aynı hizaya ve sınava tutan bir toplumdan, yaratıcı bireyler beklemek...
Türk eğitim sistemi bize hayvanların kendi aralarında kurdukları okula benziyor.
Maymun yüzmeyi öğrenirken tırmanmayı...
Balık tırmanmayı öğrenirken yüzmeyi...
Fil tırmanmayı öğrenirken koşmayı..
Kuş hızlı yürümeyi öğrenirken uçmayı...
Unutmuşlar!!!!
Soruyu yeniden sorup yanıtını aramak gerekiyor.
Eğitim mi?
Öğretim mi?
Haydi, şöyle arkaya yaslanın ve geçmişteki öğrenim yaşamınızı düşünün...
Siz neyin etkisiyle bugüne gelmişsiniz.
Siz sınavdan sınava mı koştunuz...
Sınavdan sınava koşturuken neleri unuttunuz?
Neyi unuttuğunuzun farkında değilseniz boşverin gitsin...
Akşam tv kumandasını eline geçirdiysen...
Gel keyfim gel...
Bu memleketin hali ne olacak derken...