SON DAKİKA
Hava Durumu

Arkan bir gevşemeye görsün!

Yazının Giriş Tarihi: 26.07.2015 12:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.07.2015 12:38

Patates üreten bir çiftçi ürettiği patateslerin büyüklüklerine göre üç ayrı çuvala yerleştirilmesini ister ve bu amaçla bir işçi tutar. İşçi ne yapması gerektiğini öğrenir ve çalışmaya başlar. Ancak ikinci gün öğleden sonra çiftçiye giderek bu işi yapmak istemediğini söyler ve ekler.: "Çünkü elime aldığım her patates için düşünmem gerekiyor, bu küçük mü(?), büyük mü(?), orta mı(?) diye. Bu iş çok zor ve yorucu.

Ortaçağ zihniyeti ile bugün Türkiye'yi yönetmeye çalışanlar işi bırakan işçi gibi davranıyorlar...

***

Denizli'de araştırma yapmak için kamp kuran bir grup üniversite öğrencisi, kamp yakınına tüneyen bir Denizli horozunun sabahın erken saatlerinde yüksek sesle ötmesinden çok rahatsız olmuşlar...

Sabahın köründe ortaya çıkan horoz, önce dikleniyor, sonra dakikalarca ötüyormuş... Tabi ekipte ne uyku ne de huzur bırakmıyormuş.

Sonunda sabırlar tükenmiş, susturmak için başlamışlar horozu kovalamaya...

Horoz önde, gençler pesinde, mahalle arasına dalmışlar...

Kovalamacayı gören, fakat bir anlam veremeyen yaşlı dede, seslenmiş:

-"Hey, evlatlar!.. Bu zavallı horozu niye ürkütüyorsunuz?"

-"Dede, sabahın köründe ötmeye başlıyor, kampı ayağa kaldırıyor. O yüzden başını keseceğiz!"

-"Yazıktır evladım yapmayın!" demiş ihtiyar, "bırakın, ben onun sesini keserim, bir daha da rahatsız etmez sizi..."

Gençler bunun üzerine kovalamayı bırakmışlar.

Ertesi sabah, hafif  'gak-guk' sesleri dışında horozdan kayda değer hiçbir ses çıkmadığını görünce de şaşırıp dedeye koşmuşlar:

-"Yahu dede, ne yaptın da bu horozun sesini kestin?"

İhtiyar gülmüş:

-"Kıçına zeytinyağı sürdüm. Horoz kabararak ötmeye yeltendiğinde, gerisi tutmuyor ki kuvvet alsın. Ancak 'gak-guk' edebiliyor."

Kıssadan hisse:

Arkan sağlamsa, istediğin kadar kabarır, diklenir, sözünü dinletirsin.

Arkan bir gevşemeye görsün, ancak 'gak-guk' edersin...

Türkiye Ortadoğu politikasına girerken Denizli horozu gibi öterken şimdi ihtiyarın aldığı önleme uğramış gibi...

***

Adam sevgilisinden şüpheleniyormuş. Bu kadın bana ihanet ediyor diyormuş, ama bir türlü suçüstü yapamıyormuş.

Birini önermişler, göreve başlarken;

-"Hiç merak etme! Bana zehir hafiye derler. Bir haftaya varmaz sana raporu getiririm."

Aradan bir hafta geçmiş, hafiyeden bir haber yok...

-"Yahu ne oldu?"
-"Takipteyim!"

On beş gün geçmiş, hafiyeden yine haber yok:

-"Ne oldu bizim iş?"
-"Takipteyim."

Hafiye bir ayın sonunda çıkagelmiş:

-"Tamam, o iş!"
-"Nasıl tamam?"
-"Anlatayım da dinle!"
-"Aman anlat!"

Zehir hafiye cebinden raporu çıkarıp, başlamış okumaya...

-"Kadın evden çıktı... Peşindeyim. Kadın dolmuşa bindi... Peşindeyim. Kadın berbere gitti... Peşindeyim. Kadın berberden gitti... Peşindeyim. Kadın bir apartmana girdi... Peşindeyim. Evden çıktı... Peşindeyim. Köşe başında durdu... Peşindeyim. Bir araba geldi, içinde bir yakışıklı adam var... Peşindeyim. Adamla samimi oldukları anlaşılıyor... Peşindeyim. Şişli'ye geldik... Peşindeyim. Bir apartmana girdiler... Peşlerindeyim... Üçüncü katın ışıkları yandı... Peşindeyim. Apartmanın karşısındaki bir inşaata çıktım, elimle koymuş gibi buldum... Peşlerindeyim! Burası yatak odası... Peşlerindeyim! İçki içip dans etmeye başladılar... Peşlerindeyim. Önce elbiselerini, sonra çamaşırlarını çıkardılar ve perdeyi kapayıp yatağa girdiler..."

Zehir hafiyenin raporunu büyük bir dikkatle dinleyen koca, ellerini dizlerine vurup hayıflanmış:

-"Ah şu şüpheyi bir içimden atabilsem, baksana perdeyi kapamışlar!.."

Siyasal iktidarın daha düne kadar İŞİD'le olan ilişkisini özetleyen bir değerlendirmesi gibi...

***

Titanik'in salonlarından birinde her akşam bir sihirbaz gösteri yapıyormuş...

Adam gerçekten çok ustaymış ama bir sorunu varmış. Salonun bir köşesinde bulunan papağan, tam ne sihirdir ne keramet noktasına gelindiğinde sihirbazın hilelerini açıklıyormuş...

-"Kartı gömleğinin yeninden içeri attı!' diyormuş."

Ya da:

-"O şapkanın içinde tavşan var" diye haykırıyormuş çirkin sesiyle.

Sihirbaz fena halde kızıyormuş bu papağana. Ama papağan kaptanın papağanı olduğundan bir şey yapamıyormuş.

Derken Titanik buzdağına çarpıp batmış, sihirbaz gemiden kopan bir kapının üzerine çıkarak kurtulmuş.

Ertesi sabah bir de ne görsün: Papağan da aynı kapının üzerinde sessizce durmuyor mu!

Üç gün üç gece o kapının üzerinde öylece bakışmışlar. Ne sihirbaz bir şey
söylemiş ne de papağan...

Ama en sonunda papağan olmuş konuşan:

-"Tamam, pes, gemiye ne yaptığını anlayamadım!"

Biz de toplum olarak diyoruz ki, tamam üç yıl açılım saçılım siyaseti güttünüz de birden şavaşa tutuşmanızı anlayamadık!

@yazicimuhsin

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.