SON DAKİKA
Hava Durumu

'Arap Baharı' dendi, kanlı kış çıktı!

Yazının Giriş Tarihi: 16.09.2015 11:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.09.2015 11:17

Yani anlayacağınız az gelişmiş bir toplumdurlar. Yukarıda saydığımız özellikleri taşıyan toplumları iliklerine kadar sömürerek zenginleşenler ise gelişmiş günümüzün modern toplumlarıdır.

Günümüzde az gelişmiş toplumlardan modern toplumlara yönelik büyük bir göç dalgası var. Dalga dalga vuran bu göçler, dalga kıran şekilde önlenmeye çalışılıyor.

Özellikle Afrika kıtasından, Afganistan, Pakistan, Yemen, Suriye, Irak, Ürdün, Mısır vb. ülkelerden milyonlarca insan yerlerini yurtlarını terk ederek yollara düşüyorlar.

Dünyanın en yoksul ülkelerinin yeraltı ve yerüstü tüm zenginlikleri bir şekilde modern toplum dediğimiz ülkeler tarafından yağmalandığını görüyoruz. Bu ülkeler yerli işbirlikçileri bularak yoksul ülkeleri iliklerine kadar sömürüyorlar.

Yoksul ülkeleri yağmalamak için iç savaşlar, çatışmalar, darbeler, ülkeler arası savaşı, terörü vb. her türlü belaları açıyorlar.

Tek koşul kendi ülke çıkarları.

"Arap Baharı" diye tezgâhlanan oyunda, Libya, Irak ve Suriye gibi ülkelerin her türlü kaynaklarını uluslar arası sermayeye açmaktı. Bu uğurda diktatör diye Saddam ve Kaddafi öldürüldü. Suriye'de ise iç savaş acımasızlığı ile devam ediyor.

Terörden, iç savaştan, IŞİD belasından kaçanlar yığınlar halinde batı devletlerinin sınırlarına yığılmaya başladılar.

Binlerce insanın Ege-Akdeniz'de boğulmasının onlar için küçük bir haber değeri taşıyor sadece...

Fransa için Libya'nın kaliteli petrolünü yağmalanması önemlidir. Bugün Libya halkını çektiği acı onların umurunda bile değildir.

Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Yemen gibi ülkelerin işbirlikçi hanedanları Suriye'de Sünnilik anlayışı doğrultusunda iç savaşı desteklerken, yerlerinden yurdundan olan bir tek insana kapılarını açmazlar. Zaten açsalar da halklar bilir, o ülkelerin açık cezaevi olduğunu...

Günümüzün dünyasında her yerdeki insan dramından hepimiz sorumluyuz. Ya modern toplumlar, yoksul ülkelerin yeraltı+yerüstü zenginliklerinden ellerini çekecekler ya da göçmen dediğimiz insanların sorunlarıyla ilgilenecekler.

İşin en önemli yanı ise, azgelişmiş ülke insanları kendi kaynaklarını savunacak ne yerli bir sermaye grubuna, ne de ulusal bilince sahip orta sınıf vardır. Ne de emek-sermaye çelişkisini yaratacak sınıf mücadelesi vardır.

Sömürüye karşı elde tek kalan ise dindir. İliklerine kadar modern toplumlar tarafından sömürüldüklerini görüyorlar ama yine onların tezgâhladığı dinsel tepkiyle onlara yem oluyorlar.

IŞİD aslında batı dünyasının yarattığı ve kontrolü destek verdiği bir yapıdır. Ortadoğu Müslüman ülkelerini böylelikle bitirmeyi hedeflemişlerdir.

IŞİD ileri gelenler ne diyor; "Allah bize İsrail'e karşı değil, Şia-Alevi kesime karşı savaşmamızı istiyor"

Kısa bir soru; Şimdi, Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Suriye, Lübnan, İran ve batılı ülkelerin tamamı IŞİD'e karşı ise bu kadar silah ve parayı nereden buluyorlar?

Bir başka soru; IŞİD militanları İsrail hastanelerinde tedavi edilip tekrar Suriye'ye neden gönderiliyor?

Bir başka soru daha; Tırlarla hala IŞİD'e ve onların işbirliğine girdiği yapılara silah gönderilirken, ABD'nin zorlaması ile havadan onları vurduğumuzu söylüyoruz. Bu çelişkiyi nasıl açıklayacağız?

Kısa soruların yanıtları verilmedikçe insanların dramlarını, acılarını timsah gözyaşları dökerek geçiştireceğiz.

Ve yerli siyaset esnafı kendi halklarının ensesinde bööyyük devlet adamı edasıyla boza pişirmeye devam edecekler...

@yazicimuhsin

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.