SON DAKİKA
Hava Durumu

Hayata dair mektuplar

Yazının Giriş Tarihi: 14.01.2023 11:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.01.2023 11:31

Son kez eski usulde mektup yazmamın üzerinden otuz küsur yıl geçti. Telefonun, hele de cep telefonunun bu kadar çok kullanıldığı bir dünyada, bildiğimiz anlamda mektup sadece cezaevlerinde yazılıyordur büyük olasılıkla. Herkes yararlanabiliyor mu, bilmiyorum ama, oralardan bile arada bir telefon edilebiliyormuş artık.

Oysa, hoş bir duygudur mektup yazmak. Tek başına bir köşeye çekilip, yazacağın kişiyle paylaşmak istediğin duygularına, düşüncelerine odaklanırsın. Karşılıklı konuşmalarda araya giren kesintiler de olmadığından; huzur içinde mektubu bitirip, gönül rahatlığıyla arkana yaslanabilirsin. Şimdi gençlere ve hatta çok da genç olmayanlara 'sevdiklerinize birer mektup yazın' desem, çok mu komik olur?

12 Eylül döneminde, tutukluluk yıllarımda çok mektup yazdım; bugün bir değeri var mıdır bilemem, ama o gün için çok değerliydi. Pul parasından tasarruf etmek için, bize gelen mektupların pullarını dikkatlice çıkarıp, üzerlerindeki mühür izlerini de çamaşır suyu ile temizleyerek, göndereceğimiz mektupların bazılarında onları kullanırdık. (Oralarda insan daha yaratıcı oluyor!) Komünün giderlerini azaltmaya çalışırdık anlayacağınız. Hoş bir davranış olmasa da, bizi oralara kapatan darbeciler, bari mektuplarımızı da ücretsiz taşımış olsunlar, çok mudur? Bir günahı varsa onlarındır. Bunca zaman postanede bunu kimsenin farketmemiş olacağını düşünmüyorum. Muhtemel ki, farketse de göz yumardı iyi yürekli bir postacı. Selam olsun onlara!

Bugün artık aramızda olmayan, çok sevdiğim bir arkadaşımla o yıllarda başlayan ve yaklaşık beş altı yıl süren bir yazışma serüveninin mektuplarını halâ saklıyorum. Başka yazıların, başka hikâyelerin konusu olabilir belki bir gün.

"Nerden çıktı bu mektup konusu?" diyeceksiniz. Şöyle; zaman zaman yaptığım gibi, eskilerimi karıştırırken, yarım kalmış  bir mektup buldum notlarımın arasında. Tam 34 yıl önce, askerlik dönüşü yazılmış. Kars'ta, "sakıncalı er" olarak iki kış geçirilmiş, 18 aylık bir askerlik bu. O süreçte ve geçmişte çok şey paylaştığım, çok sevdiğim bir arkadaşıma yazılmış bir mektup. Aradan geçen bunca  yılda çoktan unutmuşum, benim için de ilginç bir anı oldu.

Kars otogarından İstabul'a gelişi anlatırken, başka bir eksene geçip, uzun bir tren yolculuğunun hikaye edildiği bir mektup. Haydarpaşa'da o arkadaşın omzuma dokunan eliyle uyanıyorum ve mektup da orada bitiyor. Daha doğrusu yarım kalıyor. Muhtemelen, o arada telefonda görüşmüş olmalıyız ki, o mektubu tamamlayıp göndermeyi anlamlı bulmamışım. Öncelikle bir fotoğrafını çekip, mektubun muhatabı olan arkadaşıma gönderdim. Aynı günün akşamı bir görselle birlikte geldi cevap; arkadaşım bir şarap açmış, eşiyle efkâr dağıtmakta. Uzun söze gerek yok ne de olsa. Kendisine sevgiler gönderiyorum bir kere daha.

O gün kurgusal olarak yazmaya çalıştığım Kars-Haydarpaşa tren yolculuğu, son yıllarda nostaljik-turistik bir güzergah olarak hizmete açılmış. Şu anda bu satırları yazarken, yakın geçmişte bu nostaljiyi yaşadığımı söylesem hoş bir anı olabilirdi; ama maalesef böyle bir deneyimim olamadı henüz, belki başka  bir zaman... Ama aranızda bunu yaşamış olanlar vardır büyük olasılıkla.

Bugün burada, o yarım kalan mektubu değil de, geçtiğimiz aylarda ağır bir operasyon sorası hastahaneden evine dönüşünde, içten bir "geçmiş olsun!" dileği için, bir arkadaşıma, bugünün yöntemiyle yazdığım başka bir mektubu paylaşmak istiyorum, bir hoşluk olarak.

"Sevgili Ali,

Bir kere daha geçmiş olsun, demek istedim.

Böyle bir ifade yaşadıklarının ağırlığı yanında biraz basit kalacak gibi. Ama başka da bir şey gelmiyor elden. Aslında kendimi hayata dair söyleyecek bir şeyleri olan birisi olarak görürüm biraz; buna hakkım var mıdır bilemem. Yine de, ne desem bilemedim.

Dualar, iyi enerji göndermekse sevdiklerine, sessizce dualar gönderdik biz de, bilesin. Letafet, biraz daha realist, ama yine de onun duaları ve senin yaşama inadın olmasa, bizim dualar ne kar ederdi?

Yani, bir kere daha hoş geldin, diyorum; iyi ki varsın, bizimlesin.

Hem, Sevda hala inatla tarla bakıyor Toroslar'ın köylerinde, taş ev yapmak için.

Bir sonbaharda, akşam serinliğinde ilk misafirlerimiz olun; varendasında rakı içelim, keçi peyniri ve kır kavunu ile. "Rakı," lafın gelişi, ben rakı içemem, bilirsin; ama şarap da olur! Kavunu sen getirirsin Askeriye'den, Orhan'ın tarlasından; bir de çekirdeksiz beyaz Burdur üzümü. (Siyahı bizde de var.)

Yalnız bu kez aceleniz olmasın lütfen, kırılırım; yani sıraya başka bir ziyaret koymayın! Ben, senin kadar pratik değilim, öyle sırada başka şeyler olunca dikkatim dağılıyor, yoğunlaşamıyorum, yarım kalıyor anlatacaklarım. Hikâyelerimin ayrıntılarını atınca da, geriye pek bir şey kalmıyor. Bunu da böylece söylemiş olayım, "demedin" deme! Sevda, zaten benim bu yanımı bilir de, Letafet tanığımız olsun. Senden de bu sözü almış olayım.

Bak, çamların kokusu geliyor, kırlangıçlar (cırcır böcekleri) çatlayacak neredeyse. Akşam oluyor, dağların karanlığını delen ay ışığı da olmasa, kapkaranlık olacak gece.

Çoktan şafak söktü, birazdan güneş doğacak.  Denizin sesini bilirsin; aslında çamların da ona benzer bir uğultusu vardır: Hafif rüzgarla birlikte, doğanın sessizliğinde müthiş güzel bir uğultu. Sanki genlerime işlemiş gibi; gelip görmen, yaşaman lazım, ben nasıl anlatayım ki şimdi sana?

Eşsiz çam ormanları ve dağ manzarasında güzel bir kahvaltı yapmadan olmaz. Perhizleri bozalım bir kere daha, yumurtalar tereyağında olsun! Belki komşulardan sıcak bazlama da gelir ya da biz o işleri de çoktan öğrenmiş oluruz da, komşulara gerek kalmaz.

Artık gerisi size kalmış, kahveden sonra giderseniz kırılmayız. Zaten senin gizliden yine de ikinci bir ziyâret programın vardır, farketmedim sanma!

Dilerim, yaşamak için daha güzel nedenlerimiz olur. Sevgiyle, selam ederim ikinize de. Umarım ve de dilerim, bu yaşananlar da, geride kalmış anılar olur, sağlıkla kalın.

Bugünlerin ağırlığında, bir hoşluk olsun istedim. Sevgiyle... Yaşanmış güzel günlerin anısına..."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.