SON DAKİKA
Hava Durumu

Tunçbilek'ten Soma'ya

Yazının Giriş Tarihi: 14.05.2020 07:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.05.2020 07:05

Soma'da çalışan madenciye annesi yemek yapar; "hadi oğlum ye" der. Oğlu annesine şiddetle kızarak "bana hadi deme anne" diye çıkışır. Annesi üzülür yemek her ikisine de zehir olur.

Anne bir süre sonra sorar;

"Ne oldu oğlum neden bu kadar içerledin?"

"Anne ocakta hiç boş bırakmıyorlar çavuş o daracık ocakta çamaşır selelerine kömür doldurmamız için hadi hadi diye bağırıyor."(Hadi yöresel bir terim ve çalış çalış anlamına geliyormuş)

Meğerse emekçiler hadi sözcüğüne çok içerlermiş.

Aralarında kendi oğlu da bulunan anne 301 işçi şehit olduktan sonra anlatıyor bunları ve ardına da ekliyor;

"Ne yapalım ekmek parası ruhları şad olsun mekânlarıcennet. Nurlar içinde yatın emek şehitleri..."

Çocukluğumda yaz tatilimin önemli bir bölümü ile bazı bayramları Tunçbilek'te oturan halamlarda geçirirdim.

Tunçbilek adını madenden alan Kütahya'nın Tavşanlı ilçesine bağlı bir beldeydi.

Eniştem rahmetli Garp Linyitleri İşletmesi'nde çalışıyordu.

Evleri Madenciler Mahallesi'nde bahçe içinde tek katlı bir lojmandı.

Sadece onların değil işletme de çalışan tüm emekçilerin evleri aynıydı.

Lokalleri vardı. Müdürlerin, memurların, emekçilerin sosyal buluşma noktasıydı. Sinema salonları vardı. Vizyon filmler izlenirdi. Ekonoma adı verilen kantinleri vardı.GLİ tarafından verilen kuponlarla alışveriş yapıyorlardı. Futbol sahaları vardı. Linyitspor'ları vardı.Hemen yanıbaşında emekçi çocuklarına tahsis edilen bir lokal daha vardı.

Lokalde kitaplık vardı, tenis ve bilardo masaları ile langırt sehpaları da vardı.

Bir de eniştemden duyduğum ama tam olarak ne iş yaptığını bilmediğim sendikaları vardı.

Her hafta işletmenin araçları evlerin önünde bulunan sandıklara kömür bırakıyordu.

Cumartesi günleri Tavşanlı'da kurulan pazara işletme tarafından tahsis edilen otobüslerle gidiliyordu.

Hepsi de maden işçisiydi.

Ocaklarda çalışıyorlardı.

Sendikaları vardı. Sosyal güvenceleri de ...

Vardiya usulü ve yasalara uygun çalışıyorlardı. Elbette ki madenci olmak zordu. Koşullar ağırdı.

Ama mutluydular. Ücretlerini düzenli olarak alıyorlardı. İtilip kakılmıyor, danışman bozuntuları tarafından yerlerde tekmelenmiyorlardı.

Soma'da yaşanan faciada  301 madencimizi yitirişimizin 6'ncı yılı nedeniyle bir açıklama yapan TMMOB Bursa İKK Sekreteri FerudunTetik'i dinlerken o günlere gittim. Emekçiler içinde aile efradı için de güzel günlermiş.

Maden ocaklarının parça parça özel sektöre devrinden sonra olanı biteni anlatıyordu Tetik;

"Ülkemizin en büyük felaketlerinden birisi olarak tarihe geçen Soma Maden Faciası'nın 6. yılında, kaybettiğimiz emekçilerimizi saygıyla anıyoruz.

6 yıl önce yaşanan felaket, sömürü hırsının ve neoliberal politikaların maden işletmelerini getirdiği durumu gözler önüne sermişti. Yıllar boyunca uygulanan özelleştirmelerle kamu madenciliğinin yok edilmesinin, işçilerin sendikasızlaştırılmasının ve köleci çalışma sisteminin dayatılmasının madenleri işçiler için ne kadar güvensiz yerler haline getirdiğini gördük. Uzun bir geçmişe dayanan madencilik bilgi ve birikiminin yok sayılarak teknik bilgi ve alt yapı olarak yetersiz, deneyimsiz şirketlerin kar hırsıyla işlettikleri madenlerin taşıdıkları tehlikeleri acı biçimde deneyimledik."

301 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce ailenin yıkıldığı facianın davası 3 yıl sürdü, Yargılama sonucu ibretlik:

Şirket sahibi beraat etti. 6 ila 22 yıl arasında değişen miktarlarda ceza alan 14 kişiden pek çoğu tahliye olurken, geri kalanları da geçtiğimiz ay yasalaştırılan infaz indiriminden faydalandırıldı.

Yetmedi ,üzerine Soma'daki maden faciasının sanığı Muğla Milas'ta 3 işçinin öldüğü göçük davasında bilirkişi yapıldı, iyi mi?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.