“Lükse, toprağa rant kokulu yapıya, köprüye, saraya yatırılan paralar, insan odaklı projelere aktarılsaydı.
Hem halkı hem de politik geleceği daha sağlıklı düşünme olanağı bulunmaz mıydı?” diye soruyor Doğan Kuban ve ekliyor:
“Kentler terk edilerek, ya da eski dokularını değiştirerek yok olurlar.”
Kentin yapı stokunun ve yaşam alanlarının oluşumunda bilimsel veriler ışığında mimari çözümler dikkate alınsaydı…
Görevi nitelikli yapı tasarlamak ve dayanıklı yaşam çevrelerinin oluşturulması için katkı sunmak olan mimarlara kulak verilseydi…
Kentlerdeki çarpık yapılaşmadan, imar cinayetlerinden, düzensiz yerleşimden ve dahi imar yolsuzluklarından yakınmıyor olurduk.
Yaşananların nedeni tutarsızlık, ahlaksızlık, yasasızlık ve fırsatçı yaklaşımlarla ucuz ve güvensiz çok katlı binalar üreterek daha çok para kazanmak…
Ne ki,
Kötü apartmanlarda yaşadığı, kilitlenmiş yollarda ulaşmaya çabaladığı ve kirli hava soluduğu halde;
Günü kurtarmaya yönelik düşünceden akılcı düşünce düzeyine çıkamamış bilgisiz, ilgisiz ve bilinçsiz toplum halinden memnun…
Plansızlık ve vurdumduymazlık kent yapılanmasında neredeyse legal hale gelmiş.
Gökyüzüne yükselen dev kondular, kentsel dönüşüm, ovada ya da dağın eteklerinde mantar gibi biten kaçak konducuklar nedeniyle,
Bursa’mızı hem siyasal hem de bireysel rant uğruna göçerterek kent suçu işliyorken;
Amaçları sağlıklı ve çağdaş kentler oluşturmak olan mimar odaları gözü dönmüş rantiyeciler ve onlardan beslenen çıkar çevrelerince fiziki ve sözlü şiddete maruz kalıyorlar.
Yine de,
Her türlü dirence ve olumsuzluğa karşın Mimar Odaları yurttaşa çağdaş kentsel konforun ne olduğunu ısrarla anlatıyorlar…
“Sağlıklı ve güvenli bir çevrede afetlere ve krizlere karşı dayanıklılık için mimarlık “diyerek yerel ulusal ve uluslararası düzeyde etkinlikler düzenliyorlar.
Her yıl farklı bir tema çerçevesinde, kentlerdeki ve yaşam alanlarındaki sorunların toplum gündemine getirilmesi için Türk Mimarlar Odası' nın da kurucu üye olduğu Uluslararası Mimarlar Birliği, Dünya Mimarlık Günü ile başlayan hafta ve Ekim ayı boyunca “Mimarlık Haftası Etkinlikleri” gerçekleştiriyor.
UIA, startı 6 Ekim’de verilen ve 2025 yılı teması Dayanıklılık için Tasarım olan farkındalık etkinlikleriyle barınaktan kent ölçeğine kadar yaşam alanlarını düzenleyen mimarlara etkin kriz koşullarında eşitliği, sağlıklı, güvenli ve dayanıklı yapılı çevre üretimini anımsatıyor.
Etkinlikler kapsamında düşüncelerini açıklayan Türk Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek; nitelikli yapı tasarlama ve inşa etme sanatını icra eden mimarların her bireyin temel hakkı olan nitelikli ve dayanıklı yaşam çevrelerinin oluşturulmasına katkı sunmak gibi bir sorumlulukları da olduğunu belirtiyor ve ekliyor;
“Salgınlara, afetlere ve yapısal sorunlara açık ve güvencesiz hale gelen yaşam alanlarımızda; tarihi, kültürel ve doğal değerlerin korunarak özgün nitelikleriyle geleceğe aktarılması; uzun vadeli çevre politikaları oluşturularak bu kaynakların sürdürülebilir biçimde ve herkes tarafından eşit kullanılmasının sağlanması gereklidir.
Bu bağlamda; kentlerimiz ve yaşam alanlarımızın katılımcı, bilimsel şehircilik ve planlama ilkeleri doğrultusunda oluşturulması; kamu ve toplum yararının gözetilmesi, uluslararası anlaşmalara esas olan duyarlılıkların kamusal politikaların her düzeyinde yer almasının sağlanması ortak sorumluluğumuzdur.”
Kent insanını düşünen, doğal yapıyı korumak için çabalayan, sürdürülebilir ve yaşanabilir bir geleceğin güvencesi olan mimarları dost, mimarlığı ise sadece bir meslek değil kentlerin oluşumuna çözüm sunan akılcı bir bakış açısı olarak algılayabilirsek sadece konforlu değil dayanıklı ve kullanışlı yapılarda güvenle yaşarız.