Enerji önemli…
Ajda Pekkan’ın Eurovision için seslendirdiği “Petrol” şarkısını 50 ve üzeri yaşlarını sürenler çok iyi anımsarlar.
Sen gelmeden önce her yer karanlık
Dünya ıssız, dünya durgundu, bilmem niçin
Her yerde aradım tatlı bir ışık
Bir ateş bu gönlüm, ısıtmak için
Sen gelince sanki bir güneş doğdu
Aydınlık günüm gecem, artık çok güzel hayat
Sanki her şey birden bambaşka oldu
Sensiz ne kadar zormuş, meğer ne güçmüş hayat
Enerjisiz olmuyor kuşkusuz ama petrol gibi kömür gibi enerji üreten fosil yakıtlar da doğada karbon salınımını arttırıyor.
Onun için arayış temiz enerjiye yönelik.
Avrupa ülkelerinin genelinde toplumlar kısmen ikna olsa da güneş ve rüzgâr enerjisi kadar temiz olduğu öne sürülen nükleer enerji üzerine tartışmalar hala sürüyor.
Dünyada ve Türkiye’de nükleer enerjiye dönüşüm tartışmalarının ortaya çıkmasındaki odak noktalar petrol, kömür ve doğalgaz fiyatlarının artması ile Rusya’nın doğalgaz kaynağı açısından güvenilmez oluşu…
Son zamanlarda Türkiye’de enerjide dışa bağımlılığı azaltmak ve daha ucuz enerji kullanımını gerçekleştirmek amacıyla nükleer enerjinin gerekliliği ön plana çıkıyorsa da nükleer enerji kaynağını kurma ve kullanma yönünde olumsuz eleştiriler de zihinleri bulandırmıyor değil.
Türkiye’nin fay hattı üzerinde olması, nükleer silahlanma ve nükleer kazalar doğal olarak kamuoyu üzerinde tedirginlik yaratıyor…
1957 yılında İskoçya’da yaşanmış olan “Windscale Nükleer Reaktörü Kazası”, 1979 yılında ABD’de yaşanmış olan “Three Mile Island Nükleer Santral Kazası”, 1986 yılında Sovyetler Birliği’nde (şimdiki Ukrayna) yaşanmış olan “Çernobil Nükleer Santral Kazası” ve son zamanda deprem ve tsunami sonrasında Japonya’da yaşanan “Fukuşima Nükleer Santral Kazası” sonrası yaşananlar zihinleri bulandırıyor…
Dünyada halen 416 nükleer reaktör faal, 23’ü beklemede ve 61’i de yapım aşamasında. Nükleer santraller çok pahalı yatırımlar. Nedeni ise güvenlik önlemlerinin maliyetinin yüksek olması... Dünyada halen elektriğin yüzde 60’dan fazlası fosil yakıtlardan elde ediliyor. Yüzde 30’a yakını GES, RES, HES.
Nükleer elektrik santrallerinin payı ise yüzde 9.
O halde bu ısrar neden?
“Giderek karmaşıklaşan küresel enerji denklemi içinde hem çevresel hem de ekonomik faktörlerin dengelendiği yeni çözümler arayışı içindeyiz. Yeni nesil nükleer teknolojiler yoğun bir şekilde tartışılır hale gelmiştir” diyen BUSİAD Enerji Uzmanlık Grubu da “Bursa Yeni Nesil Nükleer Teknolojileri Konuşuyor” konulu bir panel düzenledi.
Moderatörlüğünü Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve BUSİAD Enerji Uzmanlık Grubu Üyesi Prof. Dr. Akın Etemoğlu’nun üstlendiği panelde Doç. Dr. Senem Şentürk Lüle, Dr. Tarık Öğüt, Dr. Reşat Uzmen ve Dr. Hüseyin Ayhan yaptıkları sunumlarla yeni nesil nükleer teknolojilerin önemini vurguladılar, olumlu olumsuz yanlarını ve ekonomik boyutunu değerlendirdiler.
Panelde ilk sunumu yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Senem Şentürk Lüle’ye göre konunun güvenlik tarafı önemli.
Günümüzde 4. Nesil santrallerin gündemde olduğunu ve burada güvenliğin öne daha çok çıktığını kaydeden Lüle, nükleer santrallerde “Güvenlik-Emniyet-Güvence” üçlüsünün mutlaka sağlanması gerektiğini söylüyor ve Nükleer Düzenleme Kurumu’nun etkinliğinin artırılması gerektiğinin altını çizerek özellikle nükleer atık konusunda ulusal bir strateji belirlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Yeni nesil reaktörlerden de bahseden Prof. Dr. Lüle, bu reaktörlerin avantajlarını, geliştirilmiş yakıt verimliliği, en aza indirilmiş atık üretimi, ekonomik rekabet gücü, daha güvenli ve yayılma direnci yüksek olarak tanımlıyor.
TORYUM
Konuşmasında enerji üretiminde toryum elementinin kullanılmasının önemine dikkat çeken Thor Atom A.Ş. Genel Müdürü Dr. Reşat Uzman yakıt temini ve yakıtın bertaraf edilmesi konularına değinirken, kendilerinin ilgilendiği sistemde, Türkiye’de rezervi fazla olan toryumun kullanılmasının daha doğru olduğunu öne sürüyor.
Dr. Uzman, Türkiye’de 1 milyon tona yakın toryum rezervi bulunduğunu ve toryumun nadir elementlerle birlikte olduğu için çıkarılmasının karlı olacağına da vurgu yapıyor.
“MİLLİ REAKTÖR YAPMALIYIZ...”
Panelin en çarpıcı konuşmacısı ise yeni fikirlerden üretim aşamasına kadar, mühendisliğin her alanında merak, yaratıcılık, heyecan, titizlik ve ekip çalışması ile yaklaşım” vizyonuna sahip FİGES’in de kurucusu olan Thor Atom A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tarık Öğüt’dü .
Öncelikle kendilerinin de aktif olarak görev üstlendikleri MİLGEM Milli Savaş Gemisi projesinin düşünceden eyleme geçiş ve yurt dışına ihraç edilmesine dek geçen sürece değinen Öğüt,
“1994 yılında MİLGEM fikri ortaya çıktı, 1918 yılında 4 MİLGEM Gemisi Pakistan’a, 2020 yılında 2 MİLGEM Gemisi Ukrayna’ya ihraç edildi.
2025 yılında Malezya 3 MİLGEM Gemisi,Romanya ise Fransız Naval Grup ‘dan vazgeçip MİLGEM Gemisi almaya karar verdi..” diyerek tarih tarih açıkladı.
Nükleer enerjiye kendisinin de önceden karşı olduğunu belirten Öğüt araştırdıkça, bilgisini derinleştirdikçe iddiaların sadece bir algıdan ibaret olduğunu gördüğünü söylüyor ve ekliyor;
“MİLGEM öyküsünden sonra bir öykü daha yaratmamız lazım o da nükleer reaktör öyküsü”
Bilgi birikimi, inanç ve gayret gösterildiğinde Türk insanının başaramayacağı hiçbir şey olmadığını vurgulayan Öğüt, Thor Atom A.Ş.’yi 2023 yılında kurduklarını belirtiyor.
Ve Türkiye hedefinin de 2030 yılında yeni nesil Milli Nükleer Reaktörü enerji üretmek olması gerektiğinin altını çiziyor.
Unutmadan dünyanın en büyük nükleer güç santral inşaat sahasının şu an yapımı süren Mersin Akkuyu olduğunu da ekleyerek yazıyı bitirelim.