Devlet başa

Salgın sonrası kriz hem dışarıda hem içeride uç veriyor.

Baş göstereceği kaçınılmaz olan kriz global bir köye dönüşen dünyada içeriyi de yakacak dışarıyı da...

Eninde sonunda salgın bilim insanlarının özverili çabalarıyla bertaraf edilecek edilmesine de... Ne zaman sonlanacağına dair belirsizlik kaygı ve endişe yaratıyor.

Öncelikle de çarkları neredeyse durma noktasına gelen sanayicinin yatırım planlarını olumsuz yönde etkiliyor.

Ülkeye yön veren ana sanayinin yüzde 20- 25'ler seviyesinde çalışması geleceğin hiç de parlak olmadığını gösteriyor.

İşsizliğin pik yapacağına dair işaretler şimdiden alınıyor.

Çarklarını döndüremeyen işveren çareyi tazminatlı tazminatsız istihdamı daraltmakta arayacak.

Her ne kadar kayıtlı işçinin ilk üç ayı devlet güvencesindeyse de sonra ne olacak.

Kamu bankaları talimatla özel ve tüzel kişiler için bir kısım iyileştirmeler yapıyor ise de yeterli değil.

Yapılan iyilik sadece ötelemek.

Ya sonra...

Özel bankalar ise damat beyin telkin ve tehditlerine pek aldırış etmiyor.

Ekonomik tedbir paketlerine destek veriyor gibi görünseler de icraatta yani kredi musluklarını açmada nazlı davrandıkları görülüyor.

Kara günler için ayrılması gereken akçelerin ak günlerde yaldızlı işlere harcanması sonucu elini rahatlıkla kasasına atamadığı için yurttaşından medet uman devlet ya borçlanarak ya da para basarak yaralara sadece merhem oluyor ise de ..

Acısının devalüasyon olarak yurttaşın sırtına yükleneceğini görmek için kahin olmak gerekmiyor.

Salgının yol açtığı ekonomik daralmanın ekonomik ve sosyal bir yaraya dönüşmemesi için istihdamı güvence altına alan hatta istihdamı teşvik eden politikalar üretilmesi şart.

İşçi, işveren ve devletin bir araya gelerek yanlarına da akademik odaları alarak üretecekleri radikal çözümler hem moral hem de ekonomik açıdan toplumsal rahatlama sağlayacak.

İstihdam için sağlanan desteklerin yanı sıra  üretim daralması ve pazar sorunu yaşayan sanayiciye deana girdi kalemlerinde  akılcı ve gerçekçi iyileştirmeler  şart.

"İcracı bir kimlikle tedbir ve tedaviyi ortaya koymak çok önemli" diyen Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED)  Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan'ın ayak sesleri duyulan krize dair Korona Ekonomik Kurulu oluşturmak gibi yerinde öngörüleri ve akılcı çözüm önerileri var:

"Çalışmaların zorlayıcı tedbirlerle yapılması yerine ortak bir uzlaşmayla işçi, işveren ve ilgili kurumların bir araya gelmesiyle yapılmasının yerinde olacağını düşünüyoruz. Sosyal, psikolojik ve toplumsal travmaların yaşanmasının önüne geçmek için kamu, özel sektör, işçi ve işveren örgütleri olarak daha fazla sorumluluk alınması gereken bir dönemdeyiz. Sağlık, sosyal ve ekonomik alanda yaşanacak travmaları ancak birlikte hareket etmemizden alacağımız güçle çözebiliriz. Başka çıkış yolu yok."

Yara çok büyük.

Giderekde açılıyor.

Çalışanlar, patronlar ve devlet, gemide herkes var.

Hedef rotayı şaşırmadan hep birlikte limana varmak.

Bağırıp çağırmak yerine yara kangrene dönüşmeden toplumun endişe ve kaygılarını da giderecek güvencelerle tüm sektörleri ilgilendiren ana sorunları ele alacak biçimde tedbirleri genişletmek gerek.