Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri Özgür Özel çok hümanist... Fevkalade iyi niyetli bir insan.
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın açtığı telefon bir değer taşıyor.
Ben geçmiş olsun telefonunu dikkate alıp telef sözcüğünün geri alındığını düşünüyorum.”
Normalleşme için bir adım daha mı?
“Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li telef olup gidecek” söyleminin henüz mürekkebi kurumadan…
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel’e yumruklu bir saldırı gerçekleşiyor.
Hem de ulusal barış uğrunda canını feda etmeyi dahi göze alan,
Barış Güvercini Sırrı Süreyya Önder’in sonsuzluğa yürüyüşünün ardından düzenlenen uğurlama töreninin çıkışında…
Masmavi bir ilkbahar gününe buruk yürekleriyle uyanan ülkem;
Osman Kavala, Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ, belediye başkanları, meclis üyeleri, belediye yöneticileri, gazeteciler, sivil toplum temsilcileri, avukatlar tutuklu yargılanırlarken, iki çocuğunu önce kurşunlarla olmadı bıçak darbeleriyle hunharca katleden, şartlı salınarak ve elini kolunu sallayarak son beş yıldır da aramızda dolaşan caninin saldırısıyla karanlıklara boğuldu.
Apart otelde kalabilen (!) söz konusu yaratık meğer yemek kartı için Cumhuriyet Halk Partisi’ne başvurmuşmuş ancak partili olmadığı için vermemişlermiş. Onun için de sinirliymişmiş. CHP’nin gençleri sokağa çağırmasına da bozulmuşmuş. Planlamadığı halde Özel’i görünce kendini tutamamışmış…
Bir sürü zırva!
Elbetteki hem parti özelinde hem de devletçe sağlanan korumaya dair zafiyet söz konusu…
Tasarım, plan, figüran, rol ve gösterimin oluşumuna dair de ipucu ve gözlemler var.
Asıl olan ise
Ortalığa saçılan ayrıştırıcı dil, kötücül söylem.
Gün geliyor eyleme dönüşüyor.
Oysa;
Makamlar kimsenin babasının malı değil.
Memleket bir ailenin, zümrenin kontrolünde de değil.
Bugün sen yarın bir başkası…
Çağdaş demokratik sistemlerde süreç böyle yürüyor.
Ama…
Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığına adaylığını ilan etmesi…
Toplumun geniş kesimlerinde karşılık bulması…
Ankara mahfillerinde paniğe yol açtı.
Sinirler gerildi.
Açık bir savaş başladı.
Kazananı (!) kim olur bilinmez ama kaybedeninin yurttaş olduğu kesin.
Çünkü,
Güvenini de, parasını da, geleceğini de, umudunu da yitiriyor giderek.
Toplumsal umudu diri tutmak için saldırının nedenlerini iyi okumak, sonuçlarını doğru analiz etmek gerek.
Bu görev de kesinlikle Cumhuriyet Halk Partisi’ne düşmektedir.
Dahası hukuki sürecin CHP’liler eliyle inceldiği yere kadar sürdürülmesi de elzemdir.