Anadolu’da da dünyada da emekçinin kaygısı aynı…
Ekmek kavgası… Hakça paylaşım… Güvenli çalışma…
“Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin.”
Bu sözler, Zonguldak’ta meydana gelen bir göçükte arkadaşlarını kaybeden bir maden işçisine ait..
Aşağıdaki sözler de:
İşçi sınıfına gözdağı vermek için 11 Kasım 1886’de idam edilen işçilerden Spiers’in;
“Bizi asarak işçi hareketini, milyonları, yoksulluk içinde çalışan milyonlarca işçiyi kendisine çeken bir hareketi yok edeceğinize inanıyorsanız, durmayın bizi asın! Burada bir kıvılcımı yok edeceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda her yerde başka kıvılcımlar çakacaktır. Bu, içten içe yanan bir ateş. Bu ateşi söndüremezsiniz.”
Ateş, sanayide, insan haklarında gelişmiş ülkelerde sönmeye yüz tuttu ama…
Sömürünün egemen olduğu üçüncü dünya ülkelerinde için için yanıyor.
Emek bayramı, işçi bayramı ya da bahar bayramı adı ne olursa olsun 1 Mayıs:
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü,emeğin, emekçinin, emeğe saygı duyanların bayramı…
Günlerdir hatta yıllardır ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuyor.
1 Mayıs Taksim’de kutlansın mı kutlanmasın mı?
Kutlansın ne olur?
Emekçinin orada kaybettiği canları var.
Anıları var.
O anılara saygı için, yitirilen canları anmak için kutlansın.
Efendim provokasyon olurmuş…
Önlem al… Kolluk güçlerin var. İstihbarat ağın var.
Devlet babaya düşen evlatlarının huzur içinde, güvenle özgürce yaşamasını sağlamak değil mi?
Emeğin temsilcileriyle TÜRK-İŞ’le DİSK’le HAK-İŞ’le yanyana durup adına yakışır bir İşçi Bayramı kutlansa…
Omuz omuza kolkola gelinse…
Dahası TİSK, MESS destek verse…
Germeden gerilmeden dertler dile gelse, şarkılar söylense, türküler çığrılsa, şiirler okunsa …
Muhalefetiyle, iktidarıyla, sendikasıyla elele tutuşulsa halaylar çekilse…
İşçinin çocuğu işçinin karşısına copla kalkanla çıkarılmasa…
Elbette ki tarihsel derinlikleri olan günümüze değin canla, kanla, mahpuslukla ödenen bedeller var.
İlk kıvılcımı ABD’de çakılan bir ateş.
Sabıkalı bir geçmiş.
Kapanmak bilmeyen bir yara…
Emek hep sömürülmüş.
Oysa kol çalışmadan üretim gerçekleşiyor mu?
Emek olmadan tencerede çorba kaynıyor mu?
Bir özeleştiri yapılsa, saygı sevgi çerçevesinde yeni bir yol açılsa taşları barışla döşense…
Masmavi gökyüzünde bembeyaz barış güvercinleri uçsa..
Üzerimize karabasan gibi çöken simsiyah bulutlar dağılmaz mı?
Yaşasın 1 Mayıs.
Birlik Mücadele ve Dayanışma Günümüz kutlu olsun.