SON DAKİKA
Hava Durumu

'Yeni Türkiye'ymiş!

Yazının Giriş Tarihi: 09.02.2023 12:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.02.2023 12:49

Ülkemiz, merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilimizle birlikte Suriye'nin kuzey batısındaki bazı kentlerinin de yerle bir olmasına yol açan çok şiddetli bir depremle sarsıldı. Onbinlerce insan enkaz altında kaldı, yaralandı, hayatını kaybetti. Felâket çok büyük. Acımız çok büyük!

Ne yazık ki, deprem alanlarına müdahale etmede, organize olmada, arama ve kurtarma faaliyetlerinde, yardımların dağıtılmasında çok yetersiz kalındı. İktidar yetkililerinin övüp durduğu, AKP'nin ‘yeni Türkiye' düzeni, bu felâket esnasında da yine iyi bir sınav veremedi.

Birçok eksikliklerine rağmen, yaşanan bir felaket anında, yurttaşının imdadına koşan 'eski Türkiye’nin bir Kızılay'ı vardı. Bir AKUT'u vardı. En hızlı bir şekilde koordine olup, bütün afet alanlarına intikal eden askerlerden, sivillerden oluşan uzmanlaşmış kurtarma ekipleri vardı. Afet durumlarında, yaralıların tedavisinde hizmet veren askeri hastaneleri vardı. Sahra hastaneleri vardı. Deprem anında, ranta kurban edilmemiş, yurttaşların gidebileceği toplanma alanları vardı. Hızlı bir şekilde dağıtılarak kurulabilen Kızılay’ın yüzbinlerce çadırı vardı meydanlarda.

Yani, demem o ki, meydana gelen afetin başından itibaren, resmi ve sivil güçleri ile vatandaşının yanında olan, yardım gönderene, yardıma alana sizden bizden ayırımı yapmayan, yurttaşı enkaz altındayken liyakatsiz kadrolarıyla, yandaş kayıran bürokrasisiyle ‘enkaz’ altında kalmamış iyi kötü işleyen bir devlet aygıtı vardı.

Evet, ‘eski Türkiye'de bir çok eksikliklerine rağmen bunlar vardı. Neredeyse çeyrek asır geçtikten sonra şimdi fersah fersah daha ileride olmamız gerekmiyor mu?

Burada ‘eski Türkiye’ düzeni için bir güzelleme yapmıyoruz. Onun da tamamen değişmesini; üreten, yaşamı emekleriyle yeniden yeniden var eden, bir ‘emekçi düzeni ’ olmasını istiyorduk. Ancak, gelinen aşamada sürekli yerdikleri ‘eski Türkiye’nin çok çok gerisinde olmamızdır vahim olan.

Depremin dördüncü günündeyiz, 'yeni Türkiye'de, devletin liyakatli kadroları yok, doğru dürüst bir afet koordinasyonu yok, sahada yeterli sayıda profesyonel kurtarma ekipleri yok.

Uzmanlar, depremde ilk 72 saatin çok önemli olduğunu söylüyorlar. Ancak bir yanda hiç ulaşılamayan köyler, başında hiç bir kurtarma ekibi olmayan enkaz altında kurtarılmayı bekleyen yüzlerce insan; diğer yanda canını kurtaran ancak aç, susuz buz kesen hava koşullarında yiyecek, içecek, çadır bekleyen yüzbinlerce insan var.

Toplum olarak acıda, felâket anında kenetleniriz. Zorda olana, darda kalana yardım etmeyi severiz. Birbirimizin kim olduğuna bakmayız. Milyonlarca insanımız felâketzedelere yardım için can atar; atıyor. Yurt içinden, yurt dışından her türlü yardımı yapmak isteyen kişi ve kuruluşlar var. Ancak,  gelin görün ki, AKP, bütün yardımları sadece kendisinin yaptığı algısını yaratmak için, kendisinin adeta bir yan kuruluşu haline getirdiği AFAD’ın dışında belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının yardım dağıtmasına izin vermiyor. AFAD ise yetersiz kadrosu ile yurttaşını kurtarmada, yardımları dağıtmada yeterli olamıyor. Eskiden, enkaz altındakilere "sesimi duyan var mı" diye bağırırken, şimdi, sağ olan kişiler, "bizi kurtaracak kimse yok mu" diye bağırıyor.

Şimdi soruyoruz: Neden her şeyi sadece kendi tekelinizde yürütmek istiyorsunuz, gün kenetlenme birlik olma günü değil mi? Felaket ortamında bile, yardım eden kuruluşlara, belediyelere sizden bizden ayırımı yapılıyor. Nedir bu? bu mu "yeni Türkiye"?

Tabii, bu günde, yaşanan bu olumsuzlukları ifade etmek durumunda olmak çok acı ve üzüntü verici bir şey. Yurttaş olarak her şeyin farkında olduğumuzu; kimsenin bizi kandırmasını, sosyal medyayı ve diğer iletişim araçlarını kısıtlayarak gerçeklerin bizlerden saklanmasını kabul etmediğimizin bilinmesini istiyoruz.

Binlerce hektar ormanımız günlerce cayır cayır yanar; yeterli araç ve ekipmanla müdahale edilmez, “kader” derler. Madenlerde, yüzlerce madencimiz ihmaller yüzünden can verir, "kader" derler. Yılların ihmaliyle, gerekli önlemler alınmayarak depremde binalar yıkılır, "kader planında bunlar da var" derler. Kendi başarısızlıklarının, beceriksizliklerinin suçunu her daim ‘kader’ diyerek tanrıya yıkarlar ve işin içinden sıyrılmaya çalışırlar.

Yurttaşlarına değer veren ülkeler, bilimle, liyakatli kadrolarıyla gerekli önlemleri zamanında alarak, afetlerde insan kaybını minimum seviyelerde tutabilirken,  bütün felaketler, rüşvetin ve yolsuzlukların olduğu, tarım alanlarının imara açılarak ranta kurban edildiği ve depremlere dayanıksız binaların yapıldığı, devleti adeta servet biriktirme aracına dönüştürmüş olan kifayetsiz yöneticilerinin bulunduğu ülkelerin yurttaşlarını vuruyor?

Bu ‘kader’ bizim insanımızın yüzüne ne zaman gülecek? Yıllar sonra daha ileri bir noktada olmamız gerekirken, ne yazık ki ‘eski Türkiye'yi arar olduk.

‘Yeni Türkiye'ymiş. Siz kurban olun 'eski Türkiye'ye!
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.